Kahve ve Uykunun En Verimli Hali

Kahve içip üstüne kısa süreli bir uyku yöntemiyle günümüzü daha iyi yönetebilir, çok daha dinç ve enerjik hissedebiliriz. Bu yöntem, beyinde bulunan reseptörlere enerjimizi azaltan adenosinlerin yerine kahvede bulunan kafeinlerin bağlanmasını amaçlıyor. Gelin bu yönteme birlikte bakalım.

Kahve, çoğumuz tarafından sevilen ve fazla tüketilen bir içecektir. Giderek daha fazla sosyalleşilmesi, çalışma rutininin yoğunlaşması ve kahve içen kitlenin yaş skalasının artması kahve tüketiminin de artmasına sebep olmaktadır. Kahve genellikle uykuyu baskılamak, ayılmak, sohbet esnasında ve can sıkıntısını gidermek için bile severek tüketilen bir üründür. Kahvenin uykuyu açtığı ve dinç hissettirdiği bilinirken, bu özellikleri sağlayan çok daha etkili ve basit bir yöntem bulunmaktadır. Bu yöntem kısaca kahvenin içilip üstüne kısa süreli bir uyunmasıyla günün daha iyi yönetilebilmesine, çok daha dinç ve enerjik hissedilmesine yardımcı olmaktadır. Bu yöntem ile, beyinde bulunan reseptörlere enerjiyi azaltan adenosinlerin yerine kahvede bulunan kafeinlerin bağlanması amaçlanmaktadır.

Kahve vücudumuza girdiği ilk andan itibaren ne yazık ki istenilen etkiyi göstermemektedir. Yani tüketilme amacını anında karşılamamaktadır. İçinde bulunan kafein ilk önce mideye, ardından bağırsaklara iner, oradan emilimle kana karışır ve beyine iletilmektedir. Bu süreç ortalama 20 dakika sürmekte ve bu 20 dakika içerisinde uyunduğunda beyin hücrelerinde bulunan reseptörlere adenosin yerine kafein bağlanarak, gün boyu daha dinç olunmasını, işlerin daha planlı yapılmasını ve enerjik hissedilerek uykuyu baskılamasını sağlamaktadır. Böylece gün boyu ister öğrencilik hayatında ister iş hayatında olsun çok daha verimli olunabilmektedir. Adenosin, vücudun enerjisini alır ve bunun önüne geçilememektedir. Salgılanan bu adenosin beynin çok doğal bir fonksiyonudur. Reseptörlere bağlanan adenosinlere çok benzeyen kafein, beyin reseptörlerine bağlanmak için yarışa girmekte ve böylece bazılarına adenosin bazılarına kafein bağlanarak enerji çekme olayı da yarıya inmektedir. Dolayısıyla bizler de kendimizi daha iyi hissedebiliriz.

 

Kahvenin yanında, enerjimizi tüketerek bizi yorgunluğa sürükleyen adenosinleri engellemenin bir diğer yolu da uyumaktır. Zaten uyku doğal bir temizleyicidir ve uykuya sıklıkla ihtiyaç duyulmaktadır. Kahvenin içilip üzerine bir de kafeinlerin beyne iletilene kadarki geçen zamanda uyunursa reseptörler temizlenir, neredeyse yarı yarıya bağlanan kafein miktarı artarak daha fazla reseptöre ulaşır ve çok daha dinç olunur. Bu yöntemin sonuçları yapılan deneylerle de kanıtlanmıştır. Ayrıca bu yöntemin hafızayı da güçlendirdiği ispatlanmıştır.

 

Bu yöntemin bir de püf noktaları vardır. Örneğin kahveyi büyük fincanla yavaş yavaş içmek yerine küçük bir fincanda ılık içip ardından ortalama 20 dakika uyumak daha iyi sonuçlar doğurabilir. Diğer bir nokta da az uyumaktır. Saatlerce uyumanın bir faydası olmayacaktır. Bu yüzden alarm kurup birkaç denemeyle uyunması gereken süre her insanda farklı olacağı için denenmelidir. Uyku süresi 30 dakikayı geçtiğinde derin uyku aşaması başlar ve bu yöntemden istenilen verim alınamamaktadır. Sonuç olarak az kahve ve az uykuyla en yüksek iş gücü elde etmiş olunabilir.

Şimdiden herkese daha verimli günler.