Dilden Düşmeyen Fizan Nerede?

Geçmişten günümüze, dilimizde dolanan uzaklığın sembolü olan Fizan nerede? Fizan'a bile giderim. Fizan'a gitsen de bulurum seni. Bu gibi sözleri duymayan, söylemeyen yoktur. E hadi o zaman gelin Fizan'a gidelim. Neredeymiş, nasıl bir yermiş birlikte gezip görelim.

Geçmişten günümüze, dilimizde dolanan uzaklığın sembolü olan Fizan nerede? Fizan'a bile giderim. Fizan'a gitsen de bulurum seni. Bu gibi sözleri duymayan, söylemeyen yoktur. E hadi o zaman gelin Fizan'a gidelim. Neredeymiş, nasıl bir yermiş birlikte gezip görelim. En azından kimler için gidilir buna göre karar veririz.

Bu sözler aslında ıssız ve imkansızlığın bir ezgisidir. Gerçek anlamda bir uzaklık söz konusudur. Libya'nın güneyinin en uzak noktasında çöllerin arasında bir vahadır Fizan. Sürgünlerin korkulu rüyasıdır. Çöl kumlarından dağlar, yükseklikler ve vadilerle çevrili olduğu için yaşam koşulları son derece zordur. Zira Fizan'da hayatta kalmak zoru başarmaktı. Oradan kaçmak ise imkânsızdı. Bu yüzden mahkûmları "sürgün" den ziyade "Fizan" kelimesini duymak ürkütürdü. Hatta Namık Kemal, Magosa`ya sürgünü zamanlarında, kendisiyle birlikte sürgün edilen Nuri Bey`e yazdığı mektubunda "Benim için telaş etmeyin. Ben Magosa'ya gidiyorum. Siz de elbette Akka' da kalmazsınız. Fizan'ı filan boylarsınız." diyerek, esas korkulacak yerin Fizan olduğunu ifade etmiştir.

 

Fizan'ı tanımamıza vesile olan Sultan 2.Abdulhamit ve bu meşhur Fizan sürgünlerin nedeni idamlık suçluları, yani devlet aleyhine olan her düşünceyi her planı o kızgın çölde buharlaştırmaktı. Asıl maksadı, suçluları cezalandırmaktan çok, etkisiz hale getirmekti.

En ilgi çekici noktası burası Fizan sadece çölden oluşmuyor. Çöl ortasında bir yaşam kaynağı, vaha. Fotoğrafta gördüğünüz üzere olağanüstü bir güzellikte. Sanki bambaşka bir muhit. Hayatta kalmanın zorluğu ve yaşam arasında kalmış ağaçlarla, yeşillerle ve tabi ki o güzel gölüyle süslenmiş bir çöl. Siyahın içindeki beyazlık adeta. Gölün etrafında palmiye ağaçları, sakız ağaçları ve kahve yetişiyor. Nüfusu 115 kişi. Suyun içindeki mineraller sayesinde kırmızımsı, yeşilimsi renkler alıyor. Aynı zamanda kaplıca olarak da sunulduğu için ilgi görüyor. Geçimini turizm ile sağlayan bu kasabada İnkaların torunları yaşıyor.

Böyle bir yerin efsanesi tabi olmazsa olmazdı. Efsaneye göre çölün ortasındaki vaha ölen sevgilisinin ardından gözyaşı döken bir kadının gözyaşlarından oluşmuş. İnka tanrıları da kadının gözyaşlarını göle dönüştürmüş. Bu yüzden eskiden İnkalar zamanında burası kutsal bir yer olarak sayılmıştır.

Üzücü olan tek tarafı ise yaşamsal bir tehdit olan küreselleşme. Günümüz şartlarında küresel ısınma nedeniyle maalesef göl küçülmeye ve suları azalmaya başlamıştır. Fizan'a yolunuz düşer mi bilmem aman düşmesin.