Sağlıklı Yaşam için İpuçları - HealthyCase

Sağlıklı bir hayata sahip olabilmek için kolaylıkla rutinimize ekleyebileceklerimizi ve daha dikkatli olmamız gereken birkaç konuyu ele aldığım içeriğime hadi bir göz atalım!

Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlamasına göre sağlık; bedenen, ruhen ve sosyal açıdan tam iyilik durumunun sağlanmasıdır. Kimi zaman hasta olmamakla sağlıklı olmak kavramları aynı anlamı karşılıyormuş gibi görünse de tanımımızda verildiği üzere kişinin kendini iyi hissetmesi ve tam sağlık durumunun sağlanması için zihninin ve ruhunun da huzurlu olması gerekir. Peki bu tam iyilik halini hayatımıza yansıtabilmemiz için neler yapmalı ve nelerden kaçınmalıyız?

• Öncelikle sağlıklı yaşam üzerine büyük bir etkisi olan beslenme konusunda daha dikkatli olmak gerekir.

Tükettiğimiz her şeyin farkında olmalıyız. Yediklerimizin miktarı, besin değeri ve hatta neyi ne zaman tükettiğimiz bile dikkat etmemiz gereken noktalardandır. Sağlıklı beslenme için karbohidrat, protein, yağlar, vitamin ve minerallerce zengin öğünler tercih etmek gerekir. Karbonhidratlar temel enerji kaynağımız olmasına karşın aşırı tüketimi vücutta yağ olarak depolanır. Proteinler ise yapıya katılan ve hayati moleküllerin yapısında bulunan bileşenlerdir. Enerji verici olarak kullanılan karbohidrat, protein ve yağların dışında düzenleyici görevi olan vitamin ve mineraller de beslenmede önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle vitaminler antioksidan özellikleriyle ön plana çıkmasıyla beraber çeşitli enzimlerin çalışmasına da yardımcı olmaktadır. Tüm bunlarla beraber vücudumuzun %70’ini oluşturan suyun öneminden de bahsetmeden olmaz. Başta beyin olmak üzere tüm doku ve organlar için elzem olan bir bileşiktir.

 Beslenmemizi düzene koymak, renkli ve çeşitli öğünler hazırlamak, rafine şekerden ve hazır gıdalardan olabildiğince kaçınmak, gerektiği noktada takviye gıdalardan destek almak sağlıklı yaşama dair büyük bir adım atmamızı sağlar.

•  Beslenme konusunun ardından hareketli bir yaşam tarzının bedenimiz ve zihnimiz için gerekliliğinden bahsedelim.

Hareket etmek öncelikle vücudumuzdaki işleyişin düzenini sağlar. Metabolik olayların hızlanması, kan akışının artışı ve dokuların daha iyi kanlanması,  aşırı kilo alımının ve yağlanmanın önüne geçilmesi, vücut dayanıklılığının artması gibi faydalarının yanında zihni dinç tutarak stresten uzaklaşılmasını sağlar.

 Hareketli bir yaşam tarzına sahip olmak ise sanılanın aksine çok zor bir süreç değildir. Günlük olarak yapılacak 30- 40 dakikalık yürüyüşler hayatımızda hareketi arttırmak adına yapılabilecek çok basit bir uygulamadır. Güne esneme hareketleriyle başlayıp uzun oturma sürelerinin ardından kalkıp yürümek de oldukça faydalı olacaktır. Sonraki adım olarak ise kişi, yapmaktan hoşlanacağı bir spor dalı seçip spora devam etmelidir. Kalp damar rahatsızlıkları, astım vb. kronik hastalığı olan bireylerin ise herhangi bir egzersize başlamak için bir uzman gözetiminde olması gerekmektedir. Bilinçsizce yapılan sporun yarardan çok zarar getirebileceği bilinmelidir.

• Beslenme ve spor her ne kadar zihne olumlu etki gösterse da temelde bedenen sağlıklı olmamızı sağlar. Zihnen iyi hissetmek için doğrudan etkisi olduğunu düşündüğüm konu ise “konfor alanı” kavramıdır.

Konfor alanı, bireyin kendini güvende hissettiği ancak durağan bir evrede olduğu alandır. Konfor alanında birey, stresten uzaktır ancak zihnin canlı kalabilmesi için bir miktar stres gereklidir. Bunun için zaman zaman konfor alanından çıkmak gerekir. Böylece birey daha yaratıcı, sorunlarına daha iyi çözüm getiren, yeniliklere açık ve daha dinç hale gelir.

• Sosyal bir varlık olan insanı toplumdan ayrı düşünmek olanaksızdır. Yalnızlık ve iletişimsizlik gibi durumlar bireyin ruhsal ve zihinsel sağlığını bunlara bağlı olarak da bedensel sağlığını bozar. Bu nedenle sağlıklı olmak için yapılabilecek şeylerden biri de bireyin kendini ifade edebileceği sosyal ortamlarda bulunmasından geçer.

İnsanın ilk sosyal ortamı ailesidir. Ailede kurulacak olan bağlar ve bireyin gelişimi onu tüm hayatı boyunca zihnen ve bedenen etkileyeceği unutulmamalıdır.

• Son olarak ise yaşamın her anında her canlı için bozulmaması gereken bir denge vardır. 

Canlıların fizyolojik süreçlerin tamamına baktığımızda denge ve ölçülülük kavramlarının hakim olduğunu görmekteyiz. Aslında yukarıda saydığım tüm başlıklar için de denge sağlanmadan istenilen sonuca ulaşılamaz. Hatta bir noktadan sonra bireyin zararına olacak durumlar bile ortaya çıkmaya başlayabilir. Bu nedenle özellikle beslenme ve hareketlilik başlıkları altında olmak üzere hayatta her alanda dengemizi sağlamamız gerekir.