Sanata Olumsuz Bakış: Kim Bu Platon?

Kültür ve Sanat - 25 Nisan, 2022 - Okuma Süresi: 7 Dk.

25 Nisan, 2022

Sanata Olumsuz Bakış: Kim Bu Platon?

Sanatı esin ürünü gören, sanatçının ciddi insanlara yakışmayacak bir iş yaptıklarını öne süren; şiiri, tiyatroyu sakıncalı gören Platon neden böyle söylemiş? Gerekçeleri nelermiş? Günümüzde geçerliliği neler? Hep beraber inceleyelim.

Tragedya ve komedya türlerinde en yetkin yapıtların yazıldığı ve oynandığı dönemde yaşamış olan Platon, tiyatro sanatına karşı olumsuz bir tavır almıştır. Şiir, musiki ve resim sanatlarında eğitim görmüş olduğu halde Sokrates’in öğrencisi olup felsefeye bağlanınca sanat uğraşından vazgeçen Platon, şiiri, halk üzerindeki etkisi açısından tehlikeli buluyordu.

Platon, İ.Ö 427-348 tarihlerinde yaşamıştır. Felsefe ve bilim tarihindeki pek çok tartışmanın temellerini atmıştır. Hocası Sokrates ve öğrencisi Aristoteles ile birlikte felsefe tarihinin en etkili ismidir. Çoğu fikri hâla tartışılmakta ve önemini korumaktadır. Platon’un düşüncelerini Sokrates’ten önce ve sonra diye ayırmak onun değişen düşüncelerini daha iyi anlamak için etkili bir yoldur. 

Platon’a göre insan aklıyla hareket etmeli, dengeli ve ölçülü olmalıdır. Platon’a göre gerçek olan “idealardır”. Bu gerçekliğin ise sadece akıl aracılığıyla bilinebileceğine akıl sürer.

İnsan yaşamını görünüş dünyasından gerçeklik dünyasına yapılan manevi bir yolculuk olarak gören Platon, bu yolculukta sanatı nereye koyacağımızı açıklamaya çalışmıştır. Buradan yola çıkarak Platon’un sanatın toplumları değiştirip dönüştürebileceğini, onların fikirlerinde etkili olabileceğini kabul ettiğini görüyoruz. Platon, sanatın gücünün farkındadır. Bu yüzden sanatı tehlikeli buluyordur. Bence de sanatın toplum üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Topluma, geçmişini hatırlatır. Geleceğe yönelik bakış açıları kazandırıp onlara belirli hedefler göstermeyi amaçlar.

Şiir sanatı esin ürünüdür,

Bilinçli bir gerçek bilgisi sağlayamaz.

Platon’a göre şairler ve şiir okuyanlar, yazdıkları ve oynadıkları şeyin farkında değillerdir, konusu hakkında bir bilgileri yoktur. Onların bu yeteneği tanrıdan gelir ve bilinçli değillerdir. Bu yeteneği esin perilerine yorar.
Platon, şairlerin de sadece akılları başlarından gittikten ve kendilerinden geçtikleri zaman bir şey üretebileceklerini öne sürer. Sanat dediğimiz sadece esinle yürüyecek bir durum değildir. Sanatçının üretim yapabilmesi için dış etkiye ihtiyacı yoktur. Esin her zaman gelen bir şey değildir. Bu yüzden sanatçının kendinden yola çıkarak, kendini gözleyerek ve kendini iyi tanıyarak yaratıcılığa giden ve üretimle son bulan yolda kendine belirli yollar belirlemelidir.

Şair yazdığını bilmeyen, oyuncu da oynadığı şey hakkında bilgisi olmayan kişi değildir. Tam tersine sanatçı donanımlı olmalı, yazdığı iyi bilmeli ve toplumdan beslenmelidir.

Sanatçının yaptığı iş,

Ciddi insanlara yakışmayan bir oyundur.

Platon’a göre sanat bir taklittir. İdealar dünyasını aydınlatamaz. Sanatçı ancak ideaların bu dünyadaki görüntülerini algılayabilir. Yani asal gerçekten üç kez uzakta olanı. Sanatçıyı bir taklitçi olarak görmesine katılmıyorum. Bir ressamı ideanın yansımasını kopya etmekle yargılamıştır fakat sanatçı dediğimiz kişi taklitçi değil bir yorumlamacıdır. Gölgenin gölgesi olan görüntü de saplanıp kalamaz. Onu kendine göre yorumlar ve böyle hayat buldurur. Sanatçının amacı gerçeği birebir yansıtmak değildir. Sanatçının amacı bir masa yapıp onu kullanmak değildir. Tam tersine o masanın onda uyandırdığıyla beraber estetik kaygısı da güderek onu yorumlamaktır.

Platon’a göre sanatçı insanların gerçeğe yakınlaşmasını engeller ve onların duygularını aldatabilir. Halbuki sanatçı topluma gördüğünden farklı bakış açılarının da olduğunu göstermek ister. Olanı olduğu gibi lanse ederse sanatçının sanat yapması anlamsız olur. Buradaki amaç toplumu saptırmak, aldatmak, mutluyken mutsuz etmek değildir. Ona farklı pencerelerden de bakabilmeyi göstermek, seyirciyi düşündürürken aynı zamanda izleyicinin estetik algısına da hitap etmektir. 

Sanat, insanları coşturabilir, duygularına hitap edebilir ve fikirlerini değiştirebilir. Bu yüzden toplumda önemli bir yeri vardır. Bu onların ciddi bir iş yapmadığına değil, ciddi ve akılcı bir iş yaptıklarına örnektir. Sanatçı toplumu zorlamaz, bir şey dikte etmez. Sadece gösterir. Seçim hakkı toplumundur.

Sanat, dizginlenmesi gereken heyecanları uyarır.

 Sanatın coşturucu niteliği inkar edilemez bir gerçektir. Tarihte de hep böyle olmuştur. Sanat, toplumları ayaklandırabilecek, onları yönlendirebilecek güce sahip olduğundan ülke yönetimindeki insanlar tarafından da kullanılmıştır. Fakat “akla, sağduyuya ve erdeme dayanması gereken devlet düzeninde kişinin heyecanlarını dizginleyebilmesi gerekir” sözüne katılmıyorum. Toplumdaki her birey söz hakkına sahiptir. Sırf muhalif düşünceler ortaya çıkmasın, düzen bozulmasın diye tekdüze insan tipi yaratmak bence sığ bir düşüncedir. İnsan, duygulu bir varlıktır. Akılın önemi yadsınamaz fakat duygularımız olmasa ve bunları besleyecek unsurlar toplumda yer almazsa tek tip robotlar oluruz. Ayrıca bana göre sanat sınırlandırılamaz. Sınırlı bir biçimde yapılan sanat işlevini yerine getiremeyebilir. 

Platon, ölçülü bir insanın başına kötü bir şey geldiğinde bunu başkalarına göstermek istemediğini söyler ve sanat böyle olmadığı için insanların onu izlemesinin sakıncalı olduğunu öne sürer ve doğru bulmaz. Bunu destekleyen bir diğer örneği ise, biz kendimiz böyle davranmaktan çekiniyorken böyle davranan bir insanı alkışlamaya nasıl iğrenmezsiniz demek olmuştur. Halbuki seyirci bir sanat yapıtı ile katarsis yaşar ve sinirinden, kibrinden arınır.

 Sanatın soytarılık ve alay yolu ile insanın iyi ve kötüyü ayırt etmesini zorlaştıracağını söyleyen Platon, bence insanın aklıyla alay etmiştir. Çünkü insan duygusuna kendini kaptırsa bile aklını devre dışında bırakamaz. Sanat insana sadece düşünmesi gereken yeni kapıları arayabilir bunun sonucunda ise insan aklıyla kararını verir.

Sanat insanı eğitmek için kullanılmalı. Diğer türlü tehlikelidir.

 Platon, sanatı insanı eğitmek için kullanmak ister. Topluma iyi şeylerin yerleşmesi için sanattan yararlanmak ister ama bence sanat sadece bir araç değildir. Sanat eğiticiliğin yanında estetik kaygıyı da gütmelidir sanat sadece toplum için değil aynı zamanda sanat sanat içindir. Sanatı toplumun yararına kullanmaya karşı değilim fakat sadece tek bir gücün elinde olmasına ve onların fikirlerine yaymaya yardımcı olmasına karşıyım. Eğer bu şekilde kullanılırsa asıl o zaman tehlikeli olacaktır. Çünkü sanat sınırlanacak ve tek bir fikri yaymaya hizmet edecek, özgürlüğünü kaybedecektir. Sanattan sadece toplum için pratik bir yarar sağlamak sığ bir düşüncedir. Ben şiiri değil, Platon gibi sınırlayıcı düşünceleri tehlikeli buluyorum!

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.