İlişkilerin Kaçınılmaz Paradoksu: Kirpi İkilemi

Yaşam Tarzı - 26 Nisan, 2021 - Okuma Süresi: 4 Dk.

26 Nisan, 2021

İlişkilerin Kaçınılmaz Paradoksu: Kirpi İkilemi

Ne kadar yakın olurlarsa olsun her evin arasında bir duvar, her bahçe arasında çit vardır. Toplum içindeki insan ilişkilerini de buna benzetmek mümkün. Her birey hayatının en az bir döneminde insan ilişkilerinin karmaşıklığı, samimiyet ve hüsran üzerine kafa yormuştur. Tam da bu noktada sosyal ve toplumsal ilişkilerimize dair çarpıcı bir gerçeği gözler önüne seren bir metafor ortaya çıkıyor: Oklu Kirpi İkilemi.

                                                                   İlişkilerin Kaçınılmaz Paradoksu: Kirpi İkilemi

Oklu Kirpi İkilemi'nin temeli Alman filozof Arthur Schopenhauer'in 1851'de kaleme aldığı "Parerga ve Paralipomena: Kısa Felsefi Denemeler'' adlı eserinin ünlü 396. bölümüne dayanmakta. Daha sonraları bu anektodla Freud’un ''Grup Psikolojisi ve Ego’nun Analizi'' adlı eserinde karşılaşıyoruz. Her iki filozofun değindiği bu kavram, bugün  insan ilişkilerini konu eden önemli bir ikilem haline geldi. Şöyle diyor Schopenhauer: 

Soğuk bir kış sabahı çok sayıda kirpi, donmamak için birbirine bir hayli yaklaştı. Az sonra, oklarının farkına vardılar ve ayrıldılar. Üşüyünce birbirlerine tekrar yaklaştılar. Oklar rahatsız edince yine uzaklaştılar. Soğuktan donmakla, batan okların acısı arasında gidip gelerek yaşadıkları ikilemi, aralarındaki uzaklık, her iki acıya da tahammül edebilecekleri bir noktaya ulaşıncaya kadar sürdü. 

İnsanları bir araya getiren, iç dünyalarının boşluğu ve tekdüzeliğidir. Ters gelen özellikler ve tahammül edemedikleri hatalar onları birbirinden uzaklaştırır. Sonunda, bir arada var olabilecekleri, nezaket ve görgünün belirlediği ortak noktada buluşurlar. Bu noktada, çevrenin sıcaklığını hissetme arzusu kısmen karşılanır ama buna karşılık okların acısı hissedilmez. Kendi iç sıcaklığı çok yüksek olanlar ise ne sıkıntı vermek ne de sıkıntı çekmek için topluluklardan uzak durmayı tercih ederler. Bu uzaklıkta duramayanlara, İngiltere’de “keep your distance!/Mesafeni koru!” denir.

Amerika'yı sevmediğini her fırsatta dile getiren Freud, vahşi oklu kirpikleri gözlemlemek için Amerika'ya gitmiş ve bütün soruların cevaplarını ileride masasında duracak bir kirpide aramaya başlamış. Ona göre kişiler arasındaki çatışma, aynı kirpi benzetmesindeki gibiydi: “Schopenhauer’in ünlü donan oklu kirpi benzetmesindeki gibi; hiç kimse komşusuna fazla yaklaşmaya katlanamaz.” Öyledir bir nevi, aslında hepimizin elinde bir kalem var. Kimi çok kullanmaz kalemini, bir çizgi çekmekle yetinir; kimi sonuna kadar kalemini bırakmaz, kocaman bir duvar örer. Her şey kendimizi ve karşımızdakini hayatımızın neresine koyduğumuza bağlıdır. 

                                                                         İlişkilerin Kaçınılmaz Paradoksu: Kirpi İkilemi

Okumuş olduğumuz bu yaklaşım, ne kadar da hayatın içinden değil mi? Ailemiz, arkadaşlarımız, aşk hayatımız... Tüm bu ilişkilerimizin zaman zaman sebepsizce dayanılmaz hale geldiğini hatta bizleri boğduğunu söyler dururuz. İşte bu noktada ikilemin bize anlattığı "kişisel sınırlarımıza saygı ve mesafe" devreye giriyor.                                                     

İkileme göre ne kadar iyi niyetli olursanız olun biriyle fazla içli dışlı olur, yakınlık kurarsanız istemeden de olsa o kişiyle çatışmaya ve birbirinize zarar vermeye başlarsınız. Basitçe “ne seninle, ne sensiz'' diyebiliriz buna günlük hayatta. Oysa ki hangi ilişki olduğu fark etmeksizin asla geçmemeniz gereken bir çizgi vardır ve o çizgiyi geçmeniz ilişkinin hasar almasına; temelinin çürümesine neden olur.

"Kirpi ikilemi" bu bağlamda tüm ilişkilerde, araya konulması gereken bir mesafe olduğunu ileri sürer: Aradaki mesafeyi çok açmanın donmaya, yani yalnızlığa neden olacağını belirtir. Burada korunması gereken kişisel alanlar esastır. Yakın hissettiğimiz kişilerle ne kadar samimi ilişkiler kurmayı arzulasak da insanlar arasında gözle görülür bir bağlantı olmamasının yarattığı endişenin farkında olmamız gerekir. Ancak bu endişeler, bizi sosyal ilişkilerin dışına da itmemeli. Aslında tüm olay denge.

Nihayetinde, toplumun genelinde de insan ilişkilerinde de bu döngü söz konusu; sevdiklerimize ne kadar yaklaşıp yaklaşamayacağımız. Hepimiz bu kirpilerden biriyiz aslında. Korunması gereken mesafeyi koruyamadığımızda canımız yanıyor, acıdan kaçmak için çok uzak durduğumuzda ise yalnızlık rüzgarının boşluğunda savrulup duruyoruz. Bu yüzden esas mesele sınırlarımızı belirleyip mesafemizi doğru ayarlayabilmekte. Siz kendinizi kirpi ikileminin neresinde konumlandırıyorsunuz?

                                                                     İlişkilerin Kaçınılmaz Paradoksu: Kirpi İkilemi


 

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.