Hayatımızdaki İletişim Engelleri

Yaşam Tarzı - 23 Ağustos, 2021 - Okuma Süresi: 7 Dk.

23 Ağustos, 2021

Hayatımızdaki İletişim Engelleri

Günlük hayatımızdaki ilişkilerimizde, farkında olalım veya olmayalım, kullandığımız bazı ifadeler iletişim engellerini oluşturur. Bu durum iletişim ağına zarar vererek ilişkiyi kötü anlamda etkiler ve karşı taraftaki kişi anlaşılmadığını hissedebilir. İletişim engellerinin bazıları sadece problem anında sorun yaratırken bazıları ise her durumda sorun oluşturmaktadır.

İletişim Engelleri

Yaşamımız boyunca sürekli olarak çevremizle ilişki kurmaktayız. Hepimiz birer birey olarak sosyal varlıklarız. Sürekli gelişen ve değişen bir dünyada sosyalleşmek ve ilişki ağını doğru bir şekilde kurabilmek, bir birey olarak bizim de gelişimimizi olumlu yönde destekleyecektir. Kimi zaman yakınlarımızın desteğe ihtiyacı olduğunda onları dinlemek ve gerekli gördüğümüz yerlerde sözel/ duygusal destek sağlamak isteriz. Bunu karşımızdaki kişiye yardımcı olabilmek adına yaparız. Örneğin, yakınımız bir problemle karşı karşıya olsun. Bu noktada ona yardımcı olabilmek ve kendini daha iyi hissedebilmesini sağlamak amacıyla çözüm önerisinde bulunabiliriz veya övüp iltifat etme girişiminde bulunabiliriz. Tüm bunları kötü bir amaç doğrultusunda yapmasak da karşımızdaki kişiye bu tarz iletişim engellerini kullandığımızda o ilişkiyi engeller ve zedeler.

Burada hatırlatalım ki, kişi önemli bir sorunla karşılaştığında bu tarz yaklaşımlar engel haline dönüşmektedir. Sorun olmadığı zamanlar iltifat etmenin veya soru sormanın bir zararı yoktur. Diğer taraftan sadece sorunla karşılaşmaksızın her zaman iletişim engeli sayılabilecek bazı yaklaşımlar da mevcuttur. Örneğin, kıyaslama yapmak veya isim takmak gibi. İlişkilerimizde etkin dinleyici olmak, göz teması kurmak ve karşımızdaki kişiye onu anladığımızı hissettirecek –mış gibi yapmamak şartı ile- tepkiler vermek (kafa sallama, hı-hı vb.) ve kendini ifade etmek iletişimde daha doğru ve etkin olacaktır.

Hayatımızdaki İletişim Engelleri

İletişim Engellerine Örnekler:

  1. Kıyaslamak- karşılaştırma yapmak: Kişinin benlik saygısını düşürerek öz güvenini zedeler. Kişi hem karşılaştırma yapan kişiden hem de karşılaştırıldığı kişiden uzaklaşabilir. Hiçbir zaman yapılmamalıdır.
  2. Emir vermek: Kişi kendisini önemsiz, değersiz hissedebilir. Korku oluşumuna zemin hazırlanır veya direnç oluşturabilir. Söylenilenin zıttı yapılmaya başlanabilir. İsyankâr davranışlar meydana gelebilir. Eşitliğin olmadığını gösterir. Hiçbir zaman yapılmamalıdır.
  3. Yargılamak, eleştirmek, suçlamak: Kişinin benlik saygısı azalırken genelleme yapmasına yol açar. Örneğin, sürekli beceriksiz şeklinde yargılanan bir çocuk, bir süre sonra “ben beceriksizim” şeklinde genelleme yapabilir. Hiçbir zaman yapılmamalıdır.
  4. Öğüt vermek, çözüm getirmek: Kişi bir sorun yaşarken, sorununu küçümseyerek “bir şey olmaz” demek veya öğüt vererek çözüm yolu bulmaya çalışmak yanlıştır. Örneğin, çocuk arkadaşıyla kavga etmiş olsun. Anne çocuğa “kavga etmek yerine o arkadaşından uzak durabilirsin” şeklinde bir çözüm önerisi getiriyor. Böyle durumda çocuk anlaşılmadığını hissedebilir. Anne bunun yerine çocuğuna, “şu an kendini nasıl hissediyorsun?” şeklinde yaklaşabilir ve daha doğru olur. Problem yaşanan anlarda yapılmamalıdır. Diğer zamanlar yerine ve kişiye göre uygunluk gösterebilir.
  5. Tehdit etmek: Korku oluşumuna sebep olur ve boyun eğme yaratabilir. Kişi mecburiyet hissi ile bir şeyler yapacağı için öğrenme olmaz ve zorunluluk oluşur. Örneğin, anne çocuğuna “eğer önündeki yemeği yemezsen parka gitmeyeceksin” şeklinde bir tepki verdiğini düşünelim. Çocuk korku ile yemeğini yese dahi o yemekten zevk alamaz ve sürekli korku yaşayan biri haline gelebilir. Şiddet içselleştirilip öğrenilebilir. Kızgınlık, öfke, isyankârlığa yol açabilir. Kişi kendisine saygı gösterilmediğini düşünebilir. Hiçbir zaman kullanılmamalıdır.
  6. Ad takmak, alay etmek, utandırmak: Kişiyi değersizleştiren, küçümseyen ve yargılayan bir yaklaşım biçimidir. Örneğin, çocuk karanlıktan korkar. Anne çocuğuna “kocaman oldun hala korkuyorsun, korkak!” şeklinde bir tepki verirse hem ad takmış hem de alay ederek çocuğunu utandırmış olacak. Dolayısıyla, bu yaklaşım tarzı kişinin öz-imgesi üzerinde olumsuz etkiler yaratır ve kişi sevilmediğini düşünebilir. Ayrıca, karşılık vermeye de yol açarak sözel, duygusal şiddetin önü açılmış olur.  
  7. Soru sormak, sınamak, çapraz sorgulamak: Yalan söyleme davranışını pekiştirebilir. Korku veya kaygı yaratabilir. Örneğin, çocuk sınava girecek ve çok çalışmış. Yine de heyecanlı ve endişeli. Aile çocuğa, “Ne kadar çalıştın sınava? Kaç saat çalıştın? 1 saatle falan olmaz bu iş, yüksek puan beklemeyelim” gibi bir tepki vermiş olsun. Bu noktada çocuk ailenin endişe ve sorularından dolayı kendi sorununu, duygularını kaçırabilir ve ailenin söylediklerine odaklanabilir. Konuşma özgürlüğü kısıtlanır. Problem oluşabilecek zamanlarda veya örnekteki gibi durumlarda bu yaklaşım tarzı benimsenmemeli, çocuğa yanında olunduğu hissettirilerek kendisini güvende hissetmesi sağlanmalıdır.
  8. Övmek, iltifat etmek, pohpohlamak: Kişi, diğer insanların beklentisinin çok yüksek olduğunu düşünebilir. İstenilen eylemi yaptırabilmek adına söylenen, içten olmayan bir hareket olarak algılanabilir. Söylenilen iltifat, kişinin kendi algısı ile uymuyorsa, kişide kızgınlık oluşabilir. Bu tarz yaklaşım alışkanlık yapabilir ve dolayısıyla kişi bu yaklaşımın eksikliğini hissettiğinde bunu eleştiri gibi algılar. Örneğin, kişi bir elbiseyi kendisine yakıştıramıyor olabilir. Annesi ise, “çok güzelsin, sana dünyadaki tüm elbiseler yakışıyor” demiştir. Bu durumda kişi, annesinin kendisini anlamadığını veya önemsenmediğini düşünebilir.
  9. Yorumlamak, tanı koymak: Kişiyi endişelendirip rahatsız edebilir. Kişi kendisine inanılmadığını ve başkaları tarafından anlaşılmadığını düşünebilir. Kişiye kendini korumasız hissettirebilir. Eğer yapılan yorum doğruysa ve herkesin içinde yapıldıysa, kişi kendini savunmasız hisseder ve bu durum ortaya çıkarıldığı için utanarak geri çekilebilir. Eğer yorum yanlış ise kişi öfkelenebilir ve o ortamı terk edebilir. Örneğin, çocuk arkadaşına kızmış ve ağlıyor. Bunu gören öğretmeni ise diğerlerine “bu hareketi sırf dikkat çekmek için yapıyor” der. Bunun sonucunda iki çocuğun arasındaki sorun çözülememiş olur ve ayrıca ağlayan çocukla ilgilenilmeyip yalnız bırakılmış olur. Problem anlarında bu tarz yaklaşımlar benimsenmemelidir.
  10. Avutmak, teselli etmek: Kişi anlaşılmadığını hisseder ve öfke duyguları ortaya çıkar. Örneğin, öğretmeni tarafından tüm sınıfın önünde cezalandırılan çocuğa, “kendini bu kadar üzme, her şey sonunda düzelir” gibi basit bir yaklaşımla yaklaşıldığında çocuk doğal olarak kızgınlık duyar ve “size göre kolay tabii!” şeklinde bir tepkide bulunabilir. Çünkü çocukla bu olay hakkında konuşulmamış, çocuğa nasıl hissettiği sorulmamış ve olay incelenmemiştir. Ayrıca, bu yaklaşım tarzı şiddeti de normalleştirebilir.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.