Zülfü Livaneli'nin Serenad'ına Konu Olan Gemi: Struma Gemisi

Kültür ve Sanat - 01 Kasım, 2021 - Okuma Süresi: 5 Dk.

01 Kasım, 2021

Zülfü Livaneli'nin Serenad'ına Konu Olan Gemi: Struma Gemisi

Zülfü Livaneli'nin "Serenad" adlı kitabını okuduktan sonra Struma'yı araştırmadan geçemiyorsunuz. Umuda giden yolda 768 kişinin can vermesi sonucunda yer altı mezarlığına dönüşen bir gemi olan Struma'nın hikayesi için buyurun yazıma!

STRUMA

İkinci Dünya Savaşı'nın en hareketli günlerinde Alman soykırımından kaçmaya karar veren Yahudiler, gidilecek yerde hemfikirlerdi: İngiltere yönetimindeki Filistin...

Almanya'nın Yahudi karşıtı uygulamaları birçok ülkede Yahudilerin üzerinde ki baskıyı artırmıştı. Polonya'daki Nazi yasaları, o dönemde Romanya'da da uygulanmaya başladığı için Romanya'dan ayrılmak isteyen Yahudiler, Romanya gazetelerinde son derece lüks olarak gösterilen Struma'ya bilet almak için uğraşıyorlardı. Geminin yüksek ücreti aileleri zor duruma sokmuştu öyle ki aileden sadece tek bir kişinin bile olsa bu zulümden kurtulması için ellerinde ki son parayı ödemişlerdi. Hareket günü gemiye geldiklerinde karşılarında lüks bir gemi yerine eskimiş yıpranmış bir gemiyle karşılaşmışlardır.

1867 Newcastle yapımı, Panama bandıralı, Bulgar mürettebatlı eski bir gemi olan Struma, aslında hayvan taşımacılığında kullanılıyordu. Kapasitesinin 150-200 kişi arası olmasına rağmen gemiye 800'e yakın yolcu bindirilmişti. Ahırları kamaraya dönüştürülmüş olan bu eski gemideki 800 kişiye hareket günü ''Daha iyi bir gemiye geçeceğiz''  yalanları söylense de bu asla gerçek olmamıştır. Ancak insanlar o kadar çaresiz kalmıştır ki bir kayık dahi olsa, baskılardan ve ölümden kurtulmak için her türlü zorluğa göğüs germek için küçük bir umuda bile sığınmışlardı. Suda durması bile bir mucize olarak görünen ahşap döküntü, açık denizde daha iyi bir gemiye geçileceği umudu ve İstanbul Boğazı'ndan geçildikten sonra Filistin'e varma ümidi ile 10 mürettebat ve yaklaşık 790 yolcusuyla gemi hareket ettmiştir.

12 Aralık 1941'de yola çıkan Struma'nın motoru İstanbul'a ulaşamadan açık denizde çatlamıştır. Yolcuların aralarında topladıkları para ve değerli eşyalar karşılığında yakından geçen bir geminin mürettebatı gemiyi onarmaya çalışmıştır. Gemi 15 Aralık günü ikinci kez bir motor arızası yaşadığında İstanbul Boğazı'nda, Sarayburnu açıklarında demir atmak zorunda kalmıştı ve böylece Struma'nın Sarayburnu'nda 9 haftalık bekleyişi de başlamış olmuştu.

Struma İstanbul'a demir atınca Almanya tarafından yolcuların karaya çıkarılmaması için bir baskı yapılmıştı. Buna neden olarak Almanya'nın İstanbuldaki başkonsolosu, gemide salgın hastalık olduğu iddasını ortaya çıkarmıştı. Yahudi yolcular, Struma'da kaderlerine terk edilmişken Türkiye'ye yalnızca Alman hükümeti değil birçok ülke tarafından baskı yapılıyordu. Baskı yapanlardan biri de İngilizlerdi, Struma'nın Filistin'e gitmesi taraftarı olmayan İngilizler Türkiye'ye baskı yapıyordu. Bunun nedeni ise o dönemde Filistin'de kurmuş oldukları yönetimin, Yahudilerin sayısı arttığı taktirde zora gireceği fikri oluşturuyordu. Struma, Filistin'e vardığı takdirde Avrupalı diğer Yahudiler de durmayacak ve Filistin'e varmak için harekete geçmek için çabalayacaklardı. İngiltere, bu yaşanacak bu yoğun göçten ötürü yoğun bir baskı uygulamıştı. Gemi geride dönmek istese dahi geri dönemezdi çünkü Romanya geminin geri dönmesini istemiyor ve bunun için izin vermiyordu.

İkinci dünya savaşında tarafsız kalmak isteyen ve bunun için uğraşan Türkiye'nin, savaşın her iki tarafının da Yahudi mültecilere karşı bir tutum ortaya koyuyor olmasından dolayı adeta eli kolu bağlanmıştı. 1942 yılnda İstanbul'un son derece soğuk geçtiği kış mevsiminde gemidekilerin haftalarca ahırdan bozma kamaralarda kalması, yaşanan sağlık sorunlarına rağmen karaya çıkamaması tarihe ayıp bir olay olarak geçmiştir.

Zülfü Livaneli'nin Serenad'ına Konu Olan Gemi: Struma Gemisi

Gemide bulunan yolcuların durumu ile ilgili haftalar süren müzakereler sonuç vermeyince 23 Şubat 1942'de Türkiye hükümeti, motoru halen çalışmayan gemiyi Karadeniz'de Şile açıklarına çektirmiştir. Gece boyunca sürüklenen gemi, 24 Şubat sabahı büyük bir patlama sonucu batmıştır.

Uzun yıllar boyunca geminin neden battığı öğrenilememiştir. Strumadan sağ olarak kurtulan tek yolcu olan David Stoliar, İsrail Silahlı Kuvvetler Radyosu'na verdiği bir röportajda geminin Türkiye'ye ait bir torpido botunun açtığı ateş ile batırıldığı iddiasında bulunmuştur. Fakat 1960'larda Sovyet arşivlerinden çıkan belgeler Struma'nın Sovyet denizaltısı Shch-213 tarafından torpido ile vurularak battığı bulgusuna ulaşılmıştır. Aynı denizaltı, 23 Şubat akşamı Türkiye'ye ait olan kargo gemisi Çankaya'yı da batırmıştır. Sovyet denizaltısı Nazi Almanyası'na stratejik malzeme akışını önlemek amacıyla Karadeniz'e giren tüm tarafsız ya da düşman gemilerini batırması yönündeki gizli talimatı yerine getirmekte olduğu belirtilmiştir.

Yıllar sonra gemiye dalış yapan ekibin sözlerinden Serenad'da geçen bir kısım:

"Gemi sancak tarafına doğru eğilmişti. Gerçekten de bir deniz mezarı gibi görünüyordu. Ya da hikayesini bildiğimiz için bize öyle geliyordu. Başka bataklıklara dalanlar da mutlaka o gemide ölen gemicileri düşünür ama bize Struma çok farklı geliyordu. Ona zarar vermemek için hiçbir yerini kazamadık. Sessizliğini bozmadık.

Her iktidar öldürür! Kimi daha az, kimi daha çok.
- Zülfü Livaneli, Serenad

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.