Dwayne Johnson’dan Kant’a: Bir Garip Tren İkilemi

Kültür ve Sanat - 01 Şubat, 2021 - Okuma Süresi: 5 Dk.

01 Şubat, 2021

Dwayne Johnson’dan Kant’a: Bir Garip Tren İkilemi
Kredi: The Trolley Problem

Kendi hayatımızla ilgili aldığımız kararların sonuçlarına bir şekilde katlanırız. Peki ya başkalarının hayatları ile ilgili olanlar? Etik anlayışınızın ve karar mekanizmanızın ne yönde işlediğini öğrenmek istiyorsanız, bu yazıda size göre bir şeyler var.

Dwayne Johnson’dan Kant’a: Bir Garip Tren İkilemiİstanbullular bilir. Kadıköy rıhtımdan GATA’ya (Gülhane Askeri Tıp Akademisi) çıkarken bir üst geçitten geçersiniz. Solunuza baktığınızda ise şimdilerde arkeolojik kazı alanı olan fakat önceden TCDD’nin vagon deposu olarak kullandığı, bir demir yolu istasyonu vardır.

Farz edelim ki orası hâlâ faal bir şekilde kullanılıyor. Siz de birazdan başınıza geleceklerden habersiz, eski, çürümeye yüz tutmuş, grafitli bir vagonun önünde Instagram’ı çökertecek fotoğraflar çekiliyorsunuz. Tam o sırada karşı taraftan, içinde makinisti olmayan ve frenleri arızalı bir vagonun bulunduğunuz yöne doğru gelmekte olduğunu gördünüz. Vagonun geldiği ray hattı üzerinde de beş işçi arkaları vagona dönük bir şekilde çalışıyorlar. Üst geçitten geçen araba sesleri nedeniyle ne işçiler vagonun geldiğini duyuyor ne de siz onları uyarmak için sesinizi duyurabiliyorsunuz. Böbrek üstü bezleriniz çıldırmış bir durumda ve adeta adrenalinin tadını ağzınızda hissediyorsunuz.

Birden yanı başınızda vagonun geldiği rayların yönünü değiştirecek bir levye fark ettiniz. Levyeyi çekerseniz rayların yönü değişecek ve bu emekçi abilerimiz asgari ücretle çekiç sallamaya devam edebilecek. Sanki o gün bütün aksilikler sizi bulmaya yemin etmiş gibi bir de baktınız ki rayların değiştiği yönde de bir işçi, kulağında son ses ‘’Too Late to Say Goodbay’’ dinleyerek çalışıyor. Yine bu işçiyi uyarma şansınız da yok. Eğer levyeyi çekerseniz beş kişi kurtulacak ve bir kişi hayatını kaybedecek. Levyeyi çekmemeniz durumunda ise beş işçinin yaşamı son bulacak. Bu durumda ne yapardınız? (Senaryonun akışı dışında bir alternatif düşünmeyin lütfen. Burada önemli olan, böyle bir durumda kaldığınızda size sunulan iki seçenekten hangisini seçeceğiniz.)

Tren ikilemi (Trolley Dilemma), ilk olarak 1967 senesinde felsefeci Philippa Foot tarafından ortaya atılmış ve ilerleyen yıllarda Judith Jarvis Thomson, Peter Unger ve Frances Kamm tarafından geliştirilmiş bir ahlaki ikilem senaryosudur.

Gelelim bu senaryonun ikinci kısmına. Şimdi az önce bahsettiğimiz üst geçidin üzerindesiniz ve yanınızda da hiç tanımadığınız, Dwayne Johnson’dan hallice iri yarı bir adam var. Yine aynı yönden sürücüsüz ve frenleri arızalı bir tren vagonu geliyor.  İşçiler, sırtları vagona dönük bir şekilde çalışıyorlar ve yine onları uyarma şansınız yok. Yanınızdaki adamı geçitten aşağı iterseniz adam rayların üzerine düşecek ve vagon bu iri yarı adama çarparak duracak. (İlk senaryoda bahsettiğimiz gibi yine her şeyin senaryoya uygun ilerlediğini düşünün lütfen. Adamı itebilecek güce sahipsiniz ve adam rayların üzerine düştüğünde vagon kesin duracak. Adamı ittiğiniz için de herhangi bir ceza almayacaksınız.) İtmemeniz durumunda ise beş işçinin yaşamı son bulacak. Bu durumda adamı aşağıya iter miydiniz?

Jeremy Bentham tarafından ortaya atılan utilitarian (faydacı), bakış açısına göre bir eylemin sonucunda maksimum sayıda kişinin iyiliği sağlanıyorsa bu eylem ahlakidir. “Kardeşim ben levyeyi de çekerim, iri adamı da iterim” diyorsanız bence Bentham ile bir çay içmelisiniz.

Öte yandan “İyilik bir görevdir.” diyen Immanuel Kant ile ortaya çıkan deontolojik bakış açısına göre evrensel doğrular vardır ve bunlar hiçbir koşulda çiğnenemez. Örneğin yalan söylemek, savaş ortamında bile yanlış bir davranıştır ve etik dışıdır. Eğer sizde beş kişinin hayatını kurtaracak olsa bile o bir kişinin ölmesini etik dışı buluyorsanız siz de bir görev insanısınız ve buradaki ‘göreviniz tehlike’.

Bu iki senaryo, farklı dil, ırk, cinsiyet, inanış, kültür gibi değişkenlere sahip kişilere sorulduğunda katılımcıların çoğu ilk senaryoda levyeyi çekeceğini ve beş işçiyi kurtaracağını söylerken, ikinci senaryoda iri yarı adamı aşağıya itmeyeceklerini söylemiştir. Çünkü levyeyi çekerek bir kişinin ölümüne dolaylı yoldan neden oluruz. İri adamı aşağıya ittiğimizde ise doğrudan bir cinayet işlemiş gibi hissedebiliriz. Buradaki karar mekanizması, bir insanın ölümünden, kendimizi aktif veya pasif olarak ne derece sorumlu tutacağımız ile ilgilidir.

Hayatımızla ilgili aldığımız kararlarda da durum bundan çok da farklı değildir. Kimi zaman olduğumuz yerde donakalır olup biteni izleriz. Kimi zaman ise var gücümüzle levyeye asılıp hayatımızın gidişatını değiştiririz. Bazen katil, bazen de kahraman hissederiz.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.