Aşılar Hakkında Konuşulan Komplo Teorilerinin Bilimsel Bir Dayanağı Var mı?

Bilim ve Teknoloji - 04 Ocak, 2021 - Okuma Süresi: 5 Dk.

04 Ocak, 2021

Aşılar Hakkında Konuşulan Komplo Teorilerinin Bilimsel Bir Dayanağı Var mı?

Bugünkü yazımızda, pandemiyi bitirmedeki en büyük umudumuz, COVID-19’a karşı geliştirilen çeşitli aşıları, bu aşıların hangi yöntemlerle üretildiklerini ve gündemdeki komplo teorilerini genel hatlarıyla inceliyoruz.

Son günlerde, üretilmekte olan korona virüs aşılarıyla ilgili özellikle medya yoluyla birçok yanlış haber paylaşılmakta. Elbette henüz bu aşıların etkinlikleri 100% kanıtlanmış değildir fakat bu aşılarla ilgili ortaya atılan genetiğimizin değiştirilmek istendiği, hatta aşı yoluyla çip takılacağı yöndeki iddialar da kesinlikle yanlıştır. Bu yazımda sizlere aşı karşıtlığı, dünya gündemindeki aşılar ve çalışma prensipleriyle ilgili kısa bilgiler vereceğim.

2019 yılında Dünya Sağlık Örgütü aşı kararsızlığını küresel sağlığa yönelik en büyük on tehditten biri olarak listeledi. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de de farklı konularda aşı kararsızlığında hızlı bir yükseliş görüldü. Örneğin 2011 yılında aşılanmayı reddeden ailelerin sayısı 183 iken, 2017 yılında bu sayı 23,000’e ulaştı. Ne tesadüftür ki bu artış Türkiye’deki kızamık vakalarındaki artışla örtüşmektedir.

Yapılan araştırmalara göre COVID-19 aşısına olan güvenini ortaya koyabilecek temel faktörlerden birisi, kişinin yeni korona virüsün kökenine olan inancı. Türkiye'de virüsün yapay kökenli (bir laboratuvarda üretilmiş) olduğunu düşünen katılımcıların sadece %48'i olası bir COVID-19 aşısını yaptırmayı kabul edeceklerini belirtti. Virüsün doğal olarak yaban hayatından kaynaklandığına inanan katılımcıların ise %77’si COVID-19 aşısını yaptırmayı kabul ediyor.

Sağlık alanında halihazırda devam eden araştırmaların çok büyük çoğunluğu, COVID-19 ile mücadele için etkili bir aşı geliştirmeye odaklanmış durumda. Ancak başarılı bir aşının geliştirilmesi çözüm yolunda tek başına yeterli olmayacaktır. Bir aşının başarılı olup sürü bağışıklığının sağlanması için, toplumda yeterli sayıda insanın aşılanması gerekiyor. Korona virüs bulaşıcılığındaki bir virüsün yayılmasını önlemek için toplumun %50 ila %75’inin aşılanması şart. Bu verilere göre Türkiye’deki aşı kararsızlığı, endişe verici düzeylerde.

 Şimdiye kadar dört aşı üreticisi aşılarının virüs benzeri bağışıklık yanıtı oluşturduğunu bildirdi. Deneklerin bir kısmında baş ağrısı, kas ağrısı ve ateş gibi temel düzeyde sayılabilecek yan etkilere rastlandı ancak ciddi yan etkiler gözlenmedi. Aşıların güvenli oldukları tahmin ediliyor. Şimdi çalışmalara bir göz atalım.

  • Oxford Üniversitesinde, AstraZeneca ile, genetik olarak modifiye edilmiş şempanze nezlesi yaratan adenovirüs aracılığıyla COVID-19 benzeri bağışıklık yanıtı oluşumuna neden olan bir aşı üretilmiştir. 
  • Ülkemize geleceği açıklanan ve 11 Aralık 2020’den itibaren kullanılmaya başlanılması beklenen Çin aşısı yani Cansino Biologics’in ürettiği aşıda ise modifiye insan adenovirüsü kullanılmaktadır.
  • BionTech ise Pfizer ortaklığıyla bir RNA aşısı geliştirmektedir. Bu aşı S proteinin reseptör bağlama alanına ilişkin RNA talimatları içermektedir.
  • Moderna ise NIAID ile iş birliği içinde tüm S proteinini içeren bir RNA aşısı geliştirmiştir.

Oxford aşısının etkinliği Birleşik Krallık, Brezilya ve Güney Afrika’da deneniyor. Moderna-NIAID aşısının faz III deneyi ABD’de yapılmaktadır.

Viral Vektör

Virüsler genetik kodlarını hücrelere aşılamak için tüm engelleri aşma konusunda özel bir yeteneğe sahiptir. Doğaları gereği hastalık yapan genler içerirler ancak bu zararlı genetik kod virüsten ayırıldığında virüsün kendisini hasar görmüş hücrelere tedavi edici genetik kodlar olarak da gönderebiliriz. 

Kızamık veya adenovirüs gibi bir virüs, taşıyıcı olarak kullanılarak, vücutta korona virüs proteinleri üretebilmesi için genetik olarak tasarlanır. Bu virüsler zayıflatılırlar, böylece hastalığa neden olmazlar. İki türü vardır: hücrelerin içinde hala çoğalabilenler (replike olabilenler) ve anahtar genler devre dışı bırakıldığı için çoğalamayanlar (replike olamayanlar). Adenovirüs replike olamayanlar grubuna girmektedir. Şimdilik hiçbir lisanslı aşı bu yöntemi kullanmaz fakat gen terapisinde uzun bir geçmişi vardır. Uzun süreli bağışıklık sağlamak için güçlendirici atışlar gerekebilir.

RNA Aşıları

Bilim insanları virüsün bulaşıcı proteinlerini taklit etmek için, mRNA'nın sentetik bir versiyonunu üretiyor. Bu sentetik mRNA vücuda verildiğinde, hücreler viral proteini inşa etme talimatı alıyor. Bu sayede mRNA, virüsün moleküllerinden bazılarını kendi kendine oluşturuyor. Yani insan vücuduna virüsün etkisizleştirilmiş bir hali değil, genetik bilgisi veriliyor. Bu bilgiyle üretilen viral proteine karşı da bağışıklık gelişiyor. 

Bu proteinler, bir virüs oluşturmak için birleşemezler yani bizi hasta edemezler. Zaten insan hücreleri, viral protein kopyalarını ürettikten hemen sonra, aşıyla verilen genetik materyali yok ediyor. Yani bu aşıyla vücudumuza yeni ve farklı bir genetik kodun enjekte edilmesi söz konusu değil. Bu nedenle de mRNA aşılarıyla insan genetik yapısının değiştirilmesi mümkün değildir çünkü aşının, genetiğimizi oluşturan parçalara yönelik herhangi bir etkisi bulunmamakta.

Hala 100% etkili bir aşı olmasa bile, aşı yaptırıp yaptırmamakla ilgili kararınızı aşıyla ilgili ortaya atılan komplo teorilerinin etkilemesine izin vermemelisiniz. Yalnızca aşıların etkinliğiyle ilgili yapılan araştırmaları, doktor ve bilim insanlarının bu aşılarla ilgili açıklamalarını takip etmenizi tavsiye ediyoruz. Sağlıkla ve bilimle kalın.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.