Frenk Patlıcanı: Domatesin Maceraları

Alışveriş - 17 Mayıs, 2021 - Okuma Süresi: 3 Dk.

17 Mayıs, 2021

Frenk Patlıcanı: Domatesin Maceraları

Domatesin hikayesini hiç duydunuz mu? Mutfağımıza sizce ne zaman girdi? Neden kırmızı domates belli bir süre tüketilmedi? Hadi bakalım...

Frenk patlıcanı. Evet yanlış okumadınız. Osmanlıda belli bir dönem domatese frenk patlıcanı denilirdi. Hatta Ahmet Vefik Paşa'nın 1876 tarihli Lehçe-i Osmani isimli eserinde “Frenk patlıcanı” çoğu kez geçer.  Ayrıca Osmanlı ve domatesle ilgili çok fazla söylenti vardır. Bunlardan biri Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethi sıralarında domates ile zehirlenmeye çalışılmasıdır. Fakat domates menşei Amerika olan bir ürün olduğu ve Osmanlı’ya gelişi 17. yüzyılı bulduğu için bu bilgi gerçeği yansıtmamaktadır. Bir de unutmamak lazım ki Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettiği tarih Amerika’nın keşfinden öncedir. Ee peki mutfağımıza asıl ne zaman girdi diye sorarsanız yine kimi kaynaklara göre 18.yüzyıl kimi kaynaklara göre de 19.yüzyıldır. İlginçtir ki Osmanlı mutfağında 18.yüzyılda sadece yeşil domates tüketiliyordu. O zamanlar yeşil domatese ‘kavata’ denilirdi. Sizce neden sadece yeşil domates tüketiliyordu?

İnanır mısınız kırmızı domates yemekten korkuyorlardı. Evet, giderek kızarmaya başlayan domatesin zehirli olduğu düşüncesi oldukça yaygındı. Çünkü Avrupa’da yaşayan zengin insanlar yüksek kurşun içeriğine sahip kalaylı tabaklardan yemek yiyorlar ve domatesi bu tabaklarda yiyen insanlar da zehirlenip ölüyorlardı. Aslında durum şöyleydi; domatesin asit içeriği nedeniyle kurşunun çözülmesine ve kurşun zehirlenmesine neden oluyordu. Zengin fakir ayırımı burada bile yapılmışken o dönemlerde fakir kesimin tahta tabaklardan yediklerinden dolayı böyle bir durumla karşılaşmadığı da kaynaklarda yazar. Kızaran domatesin hem zehirli hem de bozulduğunu düşünülen o dönemde bir de şeytan meyvesi olduğuna inanılırdı. Neden? Neden domates şeytan meyvesi olsun ki? Muhtemelen iki sebebi vardı. Avrupa’da bir dönem cadıların uçabilmesi için domates yediği söylenirdi ve yine Avrupa’da bir adam ben kızaran domatesi yerim diyerek meraklı halkı topluyor ve domatesi ısırdıktan sonra ağzından tanelerle su fışkırınca bizim meraklı halktan bayılanlar oluyor. Yani yazarken bile gülüyorum ama o zamanları düşündüğümüzde kimse aa bu domates bundan sos yapalım salça yapalım diyemiyor ki. 

Bu durumlardan ötürü kırmızı domatesin mutfağımızda yaygınlaşması 19.yüzyılı buluyor. Daha sonra Osmanlı mutfağının da vazgeçilmez bir parça oluyor. Frenk patlıcanından şeytan meyvesine, şeytan meyvesinden soframıza… Ya olmasaydı? Türk mutfağı nasıl olurdu hiç düşündünüz mü?

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Sağlıcakla..

D.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.