Kendiliğimizin İnşaası

Yaşam Tarzı - 22 Şubat, 2021 - Okuma Süresi: 6 Dk.

22 Şubat, 2021

Kendiliğimizin İnşaası
Kredi: unsplash

Bir kişinin nasıl düşündüğünü, algıladığını, kendini nasıl değerlendirdiğini anlatmak için kullanılan “benlik” kavramı, toplum ve toplumsal yapının etkisiyle; “öz ve sosyal kimliğimizi” oluşturmaktadır. Bu yazıda, kendi öz kimliğim ve sosyal kimliğimin nasıl oluştuğuna dair bir analiz yapmaya, kendimizi anlamaya ve anlatmaya çalışacağım.

Hayata gözlerimizi açtığımızda, toplumun en küçük yapısı olan aile kurumunun bir üyesi olmaktayız. Büyük ve karmaşık bir toplumsal yapının içine doğmak, doğduğumuz ilk andan itibaren o yapının üyesi olmak hepimiz için kaçınılmaz bir durumdur. Ailemiz, okul hayatımız, iş hayatımız kısacası içinde bulunduğumuz toplumun bir üyesi olarak, sosyal etkileşim süreçlerimizin her birinde; öğrenilmiş, kabul edilmiş, uygulamaya alınmış davranış, inanç, değer setlerinin aktarım sürecinin bir parçası olarak kimliğimizi inşa ederiz. Bu inşa sürecinin nasıl işlediğine dair pek çok görüş vardır. Bu yazıda öncelikle kendi kimliğimizin nasıl oluştuğuna dair bir açıklıma yaptıktan sonra kimliğimizin, toplumda var olana uyarlanmış hali olan sosyal kimliğe nasıl dönüştüğü ve kimliklerimizin, toplumsal hayattaki eylem alanlarına dair bir açıklama yapmaya çalışacağım.

Bir insanın hayatı boyunca karşılaştığı bütün insanların öz benliğin oluşmasında etkisi olduğu şeklinde görüşlerin aksine George Herbert Mead, bu süreci sınırlandırarak sadece belli insanların, belli süreçlerde öz benliğimizin oluşmasında etkisi olabileceğini söylemektedir. Mead, bu sürecin nasıl işlediğini ele alırken; bebeklerin ve çocukların diğer insanlardan en az şekilde etkilendiğini söylemektedir. Büyüdükçe o etki artmasıyla birlikte kendimizi insanlar arasında belirli kimliklerle var etmeye başlarız. Kimliklerimizin oluşum sürecine dair bebekliğimizden itibaren üç önemli aşama bulunmaktadır. Hazırlık evresi olan ilk aşamada, taklit yoluyla gerçek olmayan bir etkileşim türünün içinde oluruz. Bu evrede yakın çevremizde gördüğümüz insanların davranışlarını taklit ederiz. İkinci aşama olan “Oyun Evresi’nde”, artık sosyal ilişkilerin ve rollerin farkında olduğumuz; en yakınımızdaki bireylerin inançlarını ve düşüncelerini dikkate aldığımız, onlarmış gibi davranarak rol üstlendiğimiz bir oyunun içindeyizdir. Doktormuş, öğretmenmiş, anneymiş, babaymış gibi davranırız. Üçüncü aşama olan “Kurallı Oyun Evresi’nde”, sosyal etkileşimleri, ilişkileri kavrayışımız daha da gelişmiştir ve burada Mead’in, tümüyle toplumun düşünceleri, inançları, davranışları anlamına gelen “genelleştirilmiş başkası” dediği, “sosyal ben’in” inşa edildiği dönemdir. Bu evrede, toplumun bizden beklentileri doğrultusunda hareket etmeyi öğreniriz ve toplumla etkileşimler sonucunda öğrendiğimiz her şey bizim ‘sosyal kimliğimizi’ oluşturmaktadır. Sosyal kimliğimize yanıtımız olan “kişisel benliğimiz” ise, toplumun değerlerine, yargılarına, inancına kişisel yanıtımız olarak ortaya konulur. Bu aynı toplum içerisinde tercih ettiğimiz farklı yolları bize açıklamaktadır. Ancak sosyal kimliğin de inşa ediliş sürecini daha da net hale getirmek için Pierre Bourdieu’nun ‘habitus’ kavramı önemli olacaktır. Toplumsal eylemlerimizin ne şekilde gerçekleştiğini açıklamak için kullanılan habitus kavramını, “içselleştirilmiş eğilimler” olarak tanımlayabiliriz. Bu kavram yaşam deneyimlerimiz nedeniyle sahip olduğumuz alışkanlıklar, beceriler, çevremizdeki sosyal dünyayı algılama ve ona tepki verme biçimlerimiz olarak da açılabilir. Toplumsal eylemimizi biçimlendiren bu kavramın yapılandırılmasında ‘sermaye’ oldukça önemlidir. Bourdieu sermayelerimiz: ekonomik sermaye, kültürel sermaye, sosyal ilişki ağlarımızı içeren sosyal sermaye ve sonuncusu prestij, tanınırlık, unvan gibi katkılarıyla sembolik sermayeden oluşmaktadır. Burada iddiam; ekonomik, kültürel sermayemiz, ilişki içerisinde olduğumuz insanlar da dâhil olmak üzere habitusumuzu oluşturan her sermayenin türü ve miktarı sosyal kimliğimizi inşa ederek; hangi toplumsal konumda yer aldığımızı şekillendirmektedir. Mead burada önemli bir şey söyler: "Kişisel kimliğimizin, sosyal kimliğimizle olan ilişkisinde diğer alternatifleri değerlendirebilme kapasitesi bulunmaktadır." Burada yine Bourdieu’nun habitus ve sermaye kavramlarıyla ilişkilendirerek açıklayacak olursak; değişen ve gelişen özelliği sayesinde toplumsal eylem biçimlerimizi değiştirebilmekteyiz.  Bu da bizim kişisel kimliğimizle, alternatifleri görmemize fayda sağlamaktadır.  Hayatımızda belli bir yaşa gelene kadar sunulan imkânların ya da kısıtlamaların kendiliğimiz, benliğimiz üzerinde büyük etkisi bulunmaktadır. Ailelerimiz tarafından inşa edilen sosyal kimliklerimizin, kişisel kimliklerimizin ufkunu açmada ya da daraltmada oldukça önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum.

Bu yazıyı yazarken fark ettiğim bir şeyi, konuyu çok dağıtmadan eklemek istiyorum. Buraya kadar kendimizi oluşturan benliğimizin, içerisinde bulunduğumuz en küçüğünden en büyüğüne kadar toplumsal yapılar ile inşa edildiğini ve oluşan kimliklerimizin eylem alanımızı, eylem şeklimizi, düşüncelerimizi, inancımızı, yaşam şeklimize kadar belirleyici bir nitelikte olduğunun altını çizdik. Tüm bunları sermaye kavramıyla ilişkilendirerek habituslarımızın oluştuğunu ve ekonomik, kültürel, sosyal ilişkiler anlamında sermayenin gelişmeye ve değişmeye açık olduğunu da vurgulayarak; değişim yönünün de olduğunu vurguladık. Bu değişim temelde toplumsal konumumuzu, yaşam koşullarımızı içine alan bir habitustan başka bir habitusa geçmemizi ifade etmektedir. Kültürel sermayemizi artırmak, ekonomik kaynaklarımızı geliştirmek, sosyal ilişki ağlarımızı nitelikli hale getirmek gerçek anlamda ve gerçek hayatta elbette faydalı olacaktır. Ancak fark ettiğim ve konuyla ilişkilendirdiğim nokta; günümüzde insanların, kendilerine sosyal medya araçları ile farklı bir habitus alanı kurup kendilerini farklı benlik ile gösteriyor olmaları oldu. Mead’in kendiliğimizin inşa edilme aşamalarını ele aldığı ikinci evre olan “oyun evresinde” –mış gibi olma, davranma şekline işaret eden bu durum, insanların aslında olmadıkları kişiler-miş gibi davranarak yeni kimlikler inşa etmeleri oldukça ilginç. Bu da aslında yine toplumsal yapının dayattığı her şeyin, sosyal medya ile görünür hale gelmesinin getirdiği bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumda kabul gören habitusları ve o habituslarda yaşayan kimlikleri, sanal ortamda inşa etmek…

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.