Eski Yapılara Yeni Dokunuşlar

Yaratıcılık - 31 Temmuz, 2023 - Okuma Süresi: 3 Dk.

31 Temmuz, 2023

Eski Yapılara Yeni Dokunuşlar

Mimarlıkta ilginç bir yaklaşım olan “tarihî yapıları yeniden işlevlendirme” günümüzde oldukça revaçtadır. Kentin alışılagelmiş dokusunda, yüzlerce yıldır aynı noktada duran yapılardaki değişiklikler, beğenildiği kadar eleştiriliyor da. Bu yapıları incelemek için yazıma göz atabilirsiniz.

Ontario Kraliyet Müzesi

Mimaride “parazit yapılar” olarak da adlandırılan bu akımın en bilindik örneklerden biri olan Royal Ontario Müzesi (Ontario Kraliyet Müzesi) 1912 yılında kurulmuş ve 1914 yılında açılmıştır. Kanada’nın en büyük müzesidir. Eski ve yeninin bir araya getirilmesiyle alışılmışın dışına çıkılarak oluşturulan bu binaya, 2007 yılında Polonyalı ünlü mimar Daniel Libeskind ve ofisi tarafından dekonstrüktivist bir "eklenti" tasarlanmıştır. Bu eklenti "Kristal" olarak adlandırılmaktadır ve oldukça geniş bir iç alana sahiptir. Bilim kurgu filmlerinden fırlamış bir kristali andıran bu eklenti ziyaretçilerin ilgi odağı hâline gelmiştir. Bu eklentinin bu kadar ilgi çekmesiyle ziyaretçiler için yeni bir giriş tasarlanmış, aynı zamanda cephede geçirgen malzemeler kullanılarak müzenin iç kısmında yer alan galeri ve sergi alanlarının sokakla ilişki kurması sağlanmıştır. Etkileyici ve aykırı mimarisi ile ilgiyi üzerine çeken yapı aynı zamanda iç mekan çözümleri ile tarihî müzede ihtiyaç olan mekânları da üreterek fonksiyonel bir görev de üstlenmiştir.

Eski Yapılara Yeni Dokunuşlar

Queens Park adı verilen cadde üzerine bırakılmış devasa bir kristale benzeyen bina, dünyanın önde gelen 21. yüzyıl kültür kurumlarından biri olma yolunu belirlemektedir. Bu yüzden de müze, sergilerin yanı sıra tarihî ve mimari araştırma projeleri de yürütmektedir. Ülkenin önde gelen araştırma enstitüsü ve yeni keşiflerde dünya çapında bir lider olarak Royal Ontario Müzesi'nin, sanatsal, kültürel etkinlikleriyle dünyaya bakış açımızı geliştirmede önemli bir yeri vardır.

192 Shorem Sokağı

Bahsedeceğim bir diğer örnek ise Londra’daki 192 Shorem Sokağı'nda bulunan bir koruma, yenileme ve mimari tasarım projesi. Endüstriyel koruma alanı içinde kalan bu proje Viktoryan dönemi tuğladan yapılmış eski bir sanayi yapısının dönüşümünü ve yeniden işlevlendirmesini konu alıyor. 192 Shoreham Sokağı'ndaki Viktoryan dönem endüstriyel koruma bölgesinde konumlanan Sheffield Kültür Endüstrileri Mahallesi Koruma Alanı kenarındaki bu tuğla eski depo koruma listesinde önemli bir yer tutmaz, ikinci ya da üçüncü grup tarihi eser sayılır. Bu iki katlı tuğla bina Londralı mimarlar tarafından projelendirilmiş, tuğla depo üzerine bir çatı katı eklenmiş ve böylece yeni mekânlara ulaşılmıştır.

Eski Yapılara Yeni Dokunuşlar

Eski binanın yukarıdaki uzantısında bulunan çelik hacim içinde üç dubleks stüdyo ve ofislerden oluşmaktadır. Planlama aslında bir kırma çatının yerine geçmekte, tuğla yapı ile örtüşmektedir. Bu çalışma endüstriyel mirası canlı yeni bağlamına kavuşturmak, eski hâlini rehabilite etmek, gereksiz masrafını aşarak kent için de yepyeni bir yorumla kazanca dönüşmüştür.

Üst katta dubleks stüdyo ofis üniteleri ile orijinal kabuğun iki kat yüksekliğinde restoran/barın hacmi birleştirmesiyle bütünlük sağlanmıştır. Bu birbirine tamamıyla zıt fakat aynı zamanda birbirini tamamlayan hacimli mevcut bina, orijinal kırma çatı kullanmak yerine yukarı doğru uzanan yapı, koruma projesine yeni bir bakış açısı getirmiştir.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.