Barış Sanatında Yaratıcılık: Aikido

Aikido, 1940 yılında Japon Hükümeti tarafından resmi olarak tanınan Japon Savaş Sanatı'dır. Kendilerini saygı, sevgi, barış ve mutlulukla geliştiren insanların ilgilendiği savunma sanatını gelin birlikte inceleyelim.

Morihei Ueshiba, Japon dövüş sanatçısıydı. Aikido dünyasının O’Sensesi (Büyük Usta) unvanıyla tanınıyordu. Savaş ve savaş yanlısı olan her şeye ve her türlü şiddete karşıydı. Başkalarıyla, kendimizle ve çevreyle savaşmaya devam etmenin eninde sonunda dünyayı mahvedeceğini anladı ve böylece ‘Barış Sanatı’ olarak dilimize tercüme edilen ‘Aikido’yu bulup geliştirdi. Bu, bir savunma biçimini teşvik etmesi dışında, bir savaşçı olmakla çelişiyor gibi görünüyordu.

Aikido, (Ai: uyum, Ki: enerji, ruh, soluk, Do: yol) 1920’lerde, Morihei Ueshiba tarafından yaratılmış, bir Japon Savaş Sanatı’dır. Saldırganlık ve dış saldırılarla başa çıkmanın pratik yolu olarak öğretilen yaratıcı bir zihin ve beden disiplinidir. Yaşamla yaratıcı bir şekilde başa çıkmak için bir felsefe olarak öğretilir. Dolasıyla öğretiler başkalarıyla ve dünyayla nasıl uyum içinde yaşayabileceğine yardımcı olur. Bu yüzden, fiziksel dövüş sanatı sadece insanın kendisine fayda sağlamaz. Aikido, insanları aynı doğrularda ve hedeflerde buluşturur. Böylece insanın çevresiyle olan bağlantılarını da güçlendirir.

Hayatın stresi ve uyumsuzluğu arttıkça, insanlar üzerindeki etki de gittikçe artar. Aikido, tam bu noktada dikkat çekmeye başlıyor, bu yüzden Japon Savaş Sanatları arasında yükselen bir değer olarak yerini alıyor. Sadece Japonya’da değil, bütün dünyada popüler. Bunun nedeni insanların Aikido'nun evrensel felsefesine giderek yaklaşıyor olmasıdır. Aikido, insanın tüm egolarından ve hayatın taşıttığı unvanlardan arınmış olmanın bir saf mutluluğunu yaşatır. Silahsız, kılıçla, sopayla ya da bıçağa, sopaya, kılıca, bir kişiye veya birden fazla saldırgana karşı, otururken veya ayakta, kendinizi savunmayı öğrenirken kendinizi tanımanıza yardımcı olur.

Aikido’nun temel felsefesi, bütün insanlığı “evrensel bir aile” içinde birleştirmektir. Amaç birisini yaralamak değil, aksine her şeyi korumak; kendini, saldırganı, çevrendekileri, çevreyi daha da geneli dünyayı, hatta evreni. Neye zarar verirseniz verin, sonunda en çok zarar verdiğiniz kendinizsinizdir. Aikido'yla, insanların canlarını yakabilirsiniz. Onların kemiklerini kırabilir, bayıltabilir hatta öldürebilirsiniz. Ama, bir düşünün, hedefiniz gerçekten bu mu?

Aikido, çoğumuzun yaşayabileceği, dikkati dağılmış ve stresli hayatlara çok ihtiyaç duyulan bir canlılık ve yaratıcılık getiriyor. Bu sanata ilgi duyan insanların benimsediği düşünceleri özetlemek gerekirse şöyledir:

• Barış sanatını uygulamak için kişinin binalara, paraya, güce veya statüye ihtiyacı yoktur. Cennet tam da durduğunuz yerdir ve orası eğitim alacağınız yerdir.

• Zihninizi her zaman uçsuz bucaksız gökyüzü, en yüksek zirve ve en derin okyanus kadar parlak ve berrak, tüm sınırlayıcı düşüncelerden uzak tutun.

• Eğer içinizde yaşam varsa çağların sırlarına erişiminiz vardır, çünkü evrenin gerçeği her insanın içindedir.

• Kendinizi yer ve göğü giydirerek, bilgelik ve sevgiyle yıkanarak ve kendinizi Doğa Ana'nın kalbine yerleştirerek her gün yeniden yaratın. Bedeniniz ve zihniniz sevinecek, depresyon ve kalp ağrıları dağılacak ve şükranla dolacaksınız

• Barış sanatında asla saldırmayız. Saldırı, birinin kontrolden çıktığının kanıtıdır. Asla herhangi bir meydan okumadan kaçmayın, ancak doğal olmayan bir şekilde rakibinizi bastırmaya veya kontrol etmeye çalışmayın. Saldırganların istedikleri gibi gelmesine izin verin ve sonra onlarla karışın. Asla rakiplerin peşinden koşmayın. Her saldırıyı yeniden yönlendirin ve sıkıca arkasına geçin.

• Yaşam ölümün içindedir; ölüm hayatın içindedir; tam burada, şu anda var olmalısın!