Sidney Opera Binası Hakkında Her Şey

Sidney'in sembolü, eşsiz mimarisi ile 20. yüzyılın en görkemli mimari yapılarından biri olan Sidney Opera Binası, sanat dünyasının merkezlerinden biri olarak faaliyet gösteriyor. Sidney Opera Binası hakkında merak edilen tüm detaylara gelin hep birlikte bakalım!

Danimarkalı mimar Jørn Utzon tarafından tasarlanan Sidney Opera Binası, Avusturalya’nın Sidney kentinde yer alan 20. Yüzyılın en ikonik yapılarından biridir. Sidney ile adeta özdeşleşen opera binası, 2007 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesine girmiştir. Sidney Opera Binası hem görüntüsü hem de tasarım öyküsü ile insanları etkileyen bir özelliğe sahiptir. 1956 yılında Avusturalya’daki New South Wales Federal Hükümeti, Sydney’de opera ve senfoni orkestraları için bir opera binası tasarım yarışması başlatır. Yarışmaya birkaç eskiz çizim ile katılan Mimar Jørn Utzon, jüri üyelerinin beğenisini kazanır. Sidney’i hiç görmeden sadece fotoğraflardan bakarak inceleyen Utzon, limanda bulunan yelkenlilerden ilham olarak projesini şekillendirir. Yaratıcı bir çizim ile yarışmaya başvuran Utzon, tasarımı ile dünyanın en büyük binalarından birinin olabileceği potansiyelinin gerçeğe dönüşmesine olanak sağlar.

Sidney Opera Binası’nın İnşa Süreci

Dünya’nın en büyük binalarından birinin inşa sürecinde yaşananlar oldukça merak uyandırıcıdır. Dönemin söz konusu teknolojisi ve imkanları, benzeri olmayan bu özgün projede nasıl kullanılmış sorusunu istemsizce akıllara getiriyor. 1959 yılının Mart ayında başlayan inşa sürecinde ilk olarak proje konumunda yer alan Fort Macquarie Tramvay Deposu yıkılarak başlanmıştır. Opera binası konum olarak şehrin en önemli noktasında yer almaktadır. Proje inşası; Sydney Limanı’na bakan podyumun inşası, yapıyı kaplayan dış kabukların inşası ve iç mimarinin inşası olarak üç bölüme ayrılarak tamamlanmıştır. Ove Arup & Partners inşaat şirketi ile inşaatına başlanan Sidney Opera Binası, proje ilerledikçe teknik bazı çözümlemeleri gerekli kılar. Tasarımda opera binası dışında yer alan kabukların nasıl inşa edileceği sorusu yeni bir strüktürel kabuk sistemi geliştirmeyle sonuçlanır. Yani Sidney Opera Binası inşası kendi teknolojisini de geliştiren bir mimari yapı özelliğini kazanır. Prekast nervürlü beton kullanılarak birçok deneme sonucu bir kürenin kesitlerinden meydana gelen kabuk sistemi oluşturulur. Utzon, bu kabuk sistemini limanda bulunan yelkenlilerden ilham aldığı için onlar gibi görünmesini istemiştir. Yapının çatısında kullanılan 1,056,000 adet seramik fayans ile ikonik bir çatı meydana getirilmiştir. İnşa süreci devam ederken yapının masrafları çok fazla artmaya başladığı için Utzon istifa etmiş ve yerine Avusturalyalı başka mimarlar gelerek projeyi sürdürmüştür. 1973 yılında Kraliçe Elizabeth tarafından açılan Sidney Opera Binası bugün önemli bir değere sahip olarak varlığını sürdürmektedir.

Sidney Opera Binası’nın İç Düzenlemesi Nasıldır?

1,8 hektarlık alanda yer alan 183 metre uzunluğundaki opera binası, yaklaşık olarak 166.000 ton ağırlıktadır. İçerisinde 5 adet tiyatro salonu bulunuyor. Konser salonu 2679 koltuktan, opera tiyatrosu 1547 koltuktan, Drama Theatre 544 koltuktan, Playhouse 398 koltuktan ve Studio Theatre 364 koltuktan oluşuyor. Toplam 1000 odası bulunan opera binasında 5 prova stüdyosu, 4 lokanta, 6 bar, 60 tane soyunma odası ve çok sayıda hatıra dükkânı bulunuyor. Her yıl 3 binden fazla gösteri ile 2 milyon izleyiciye ulaşan bir etkinlik performansına sahip oluyor.

Dünyanın en etkileyici performanslarına ev sahipliği yapan ve milyonlarca turistin gösteri ve sanat mekanı olarak tercih ettiği Sidney Opera Binası aynı zamanda dünyanın önde gelen sanatçılarının da performanslarını sergilemeleri için eşsiz bir mekan olarak nitelendiriliyor. Böyle anlamlı bir referansa sahip olan mimari yapı, günümüz sanat dünyasının kalbinin attığı en önemli noktalardan biri olarak değerlendirilse hatalı olmaz.