Sanatta Temsilci Yaklaşım ve Dışavurumculuk Nedir?

Kültür ve Sanat - 31 Mayıs, 2021 - Okuma Süresi: 6 Dk.

31 Mayıs, 2021

Sanatta Temsilci Yaklaşım ve Dışavurumculuk Nedir?

Temsilci yaklaşım; sanatın, bizim için sahip olduğu değerlerinin büyük bir kısmının, onun gerçeği temsil veya taklit etme kabiliyetinden geldiğini öne sürer. Dışavurum yaklaşımı, sanata her şeyin üstünde dışavurumsallığından ötürü değer verir. Gelin bu kavramlara bir göz atalım!

Sanat eserlerinin niteliğinin ne olduğu, hangi sanat eserinin diğerinden daha iyi olduğu, sanatın özünün ne olduğu ve nelerin sanat olup neler olmadığı yüzyıllarca tartışılmış konulardır. Bu bağlamda kabul görmüş iki önemli düşünce ise şunlardır: Temsilci yaklaşım ve dışavurum yaklaşımı.

Sanatta Temsilci Yaklaşım ve Dışavurumculuk Nedir?

Temsilci yaklaşım; sanatın, bizim için sahip olduğu değerlerinin büyük bir kısmının, onun gerçeği temsil veya taklit etme kabiliyetinden geldiğini öne sürer. Bu yaklaşıma göre bir sanat eseri, doğanın gerçekliğini etkili bir biçimde taklit ettiği veya temsil ettiği ölçüde iyidir. Bu görüşün temelleri, Platon ve Aristoteles’e kadar uzanmaktadır. Onlara göre görsel sanatların ana amacı doğru temsildir. Ancak onlar bunun için; “temsil, taklit ve kopya” olarak çevirilen “mimesis” terimini kullanmışlardır. Doğru temsil anlamına -dolaylı yoldan- gelebilecek bu üç terim de birbirinden farklı anlamlara gelmektedir. Ve bu üç terimi kavramak, temsil yaklaşımını anlamak için oldukça önemlidir.

Terimin kopya anlamına gelen kısmını açıklamak gerekirse bu görüş: Resimlerin, gerçeğin kopyaları olması gerektiği ve sanatın değerinin bu bağlamda ölçülmesi gerektiğini öne sürer. Amaç doğru kopyalar meydana getirmek olduğu için en başarılı örneklerin seyircide gerçeklik hayali yaratan örnekler olduğunu düşünebiliriz. Bu tür resimler gerçeğe oldukça yakın oldukları için, onlar için kullanılan terim “göz aldatmacısı”dır. Öyle ki uzaktan baktığınızda bu resimlerin gerçek nesneler olduğunu düşünmeniz çok doğaldır. Fakat bu düşünce, sanatın özü olmak için bize oldukça kısıtlı bir alan sunar. Sanatta yaratıcılığı göz ardı eder. Nitekim sanat tarihine baktığımızda resimlerin büyük bir çoğunluğunun amacı gerçeği kopyalamak olmamıştır. Sanatın amacı; basit olarak, şeylerin kusursuz kopyasını meydana getirmek değildir.

Temsilci yaklaşım içeriğinde bulunan bir başka önemli düşünce ise masum göz açıklamasıdır. Masum göz, sırtını kopya düşüncesine dayamış gibi görünmektedir. Bu açıklamaya göre görsel sanat eserleri iki aşamadan meydana gelir: Birinci aşamada sanatçı tasvir etmek istediği şeyin önüne gelir ve onu iyice analiz eder. İkinci aşamada ise gördüğü şeylere mümkün olduğunca benzeyen bir resim çizer. Onu kopyalar.

Masum göz açıklamasının en önemli problemlerinden biri şudur: Bu açıklamaya göre sanatçı dünyayı ona kendisinden herhangi bir yorum eklemeksizin olduğu gibi görür; sonra bu gördüğü şeyi en iyi tekniği kullanarak tuvale yansıtır. Fakat resim yaparken olan şeyin bu olduğuna inanmak oldukça zordur. Tekniği aynı olsa bile, aynı manzarayı resmedip birincininkiyle aynı olan bir başka resmin var olduğunu düşünmeyiz. Aksine farklı sanatçıların, gördükleri şeyi farklı yorumlayacağını düşünürüz. Bu, sağduyumuza daha uygundur. Bunların yanı sıra masum göz açıklaması da sanatta yaratıcılığı göz ardı eder.

Sanatta Temsilci Yaklaşım ve Dışavurumculuk Nedir?

Dışavurum yaklaşımı; sanata, her şeyin üstünde dışavurumsallığından ötürü değer verir. Genellikle “dışavurumsallık” terimi, sanatın duyguları dışavurmadaki kabiliyetine işaret eder. Bu konuda oldukça tipik olan görüş şudur: “Bir sanat eseri; sanatçının dışavurum tarzı, özellikle duyguları ifade ediştir. Bir sanat eserine baktığımızda duyduğumuz ve kendisine tepki verdiğimiz şey budur ve ona değerini veren de budur.” (Felsefe Aracılığıyla Düşünme, s.223). Öyleyse sanatçı, duygusunu resimde dışarı vurur ve seyirci de bu resme bakarak öfkeyi “yakalar”. Buna dışavurum yaklaşımındaki “bulaşma” modeli diyebiliriz.

Bulaşma modelinin birçok eleştirilebilecek noktası vardır. Onlardan bir tanesi ise şöyledir: Sanatçının, eseri meydana getirirken duygularını dışavurması önemlidir fakat bu dışavuracağı duyguyu o an yaşıyor olması gerektiği anlamına gelmez. Mesela Shakespeare kendisinin hissetmemiş olduğu çeşitli duyguları -kıskançlık, tutku, gurur vb.- dışavurmak için kelimeleri çeşitli insanların ağzına yerleştirip onları konuşturabilir. Bu düşünce, sanatçının kişisel samimiyetini önemsiz bir etken olma noktasına getirir. Nitekim bir resimdeki figürler veya bir romandaki kahraman öfkeli, aç gözlü, neşeli, hırslı vb. olarak takdim edilebilir ancak bu, sanat eserinin bu duyguları dışavurduğu anlamına gelmez.

Bulaşma modelinin bir başka önemli problemi ise şudur: Bu düşünce sanat eserinin değerini azaltmaktadır. Çünkü sanat eserinin tek amacı bir duygunun taşıyıcısı olması ise onun değeri yalnızca ne kadar iyi bir şekilde iletildiği ile ilgilidir. Bu ise; duyguyu, aynı ölçüde iyi iletilmesi şartıyla herhangi bir azalmaya yol açmaksızın dışavurmaya yarayan bir eser yerine başka bir eserin konulabileceğini ima eder. Yani duyguyu iyi ilettiği sürece sanat eserleri arasında pek fark yoktur. Dışavuruma ilişkin içerik, dışavurumun formunu önemsiz kılmaktadır. Ayrıca bu kuramın bu kadar çok önemsediği duygular, bu kadar net ve kolay anlaşılabilir şeyler değillerdir. Öyle olsaydı ,hangi sanat türü söz konusu olursa olsun, her seyirci anlatılmak istenileni tamamen anlardı. İlgili duygusunun harekete geçirilmesi için bir resme bakması yeterli olurdu. Bunlara ek olarak sanatta en önemli şey duyguların yansıtılması olsaydı, “doğru” duyguyu yakalayamayan kişinin; sanattan anlamaması, onu değerlendirmemesi gerekirdi.

Böylece bulaşma kuramı birçok problemle karşılaşır ve her şeyin üstünde duyguya önem vermek pek mantıklı görünmez. Yanı sıra bir sanatçının eserinde samimiliğinin yeri doğruluğun anlamayla ilgili problemler yaratır. Duygu hakkında istenilen açıklamayı veremez ve sanat üzerine düşünme tarzımızla uyuşur görünmemektedir.

Sanatta Temsilci Yaklaşım ve Dışavurumculuk Nedir?

Bu iki önemli sanat görüşünü -temsilci yaklaşım ve dışavurum yaklaşımı- karşılaştırmak gerekirse:

Dışavurum yaklaşımında duygular ön plandayken, temsil yaklaşımında duygular bu denli önemli değildir. Temsilci yaklaşımda önemli olan; bir nesneyi olabildiğince iyi tekniklerle ve birebir tuvaline yansıtmakken, dışavurum yaklaşımında önemli olan eserin formu değil içeriğidir.

 

Kaynakça:

Chris Horner-Emrys Westacott, Felsefe Aracılığıyla Düşünme, Phoenix Yayınları, 5. Baskı, 2018

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.