Pixar’dan Kalpleri Isıtan Bir Yapım: Soul

Hepimiz aslında tutkularımızın peşinden gitmeyi isteriz. Hayallerimizin peşinden gitmeyi sağlayan şey hep o kıvılcımdır. Joe Gardner da hayallerinin peşinden gitmeyi isteyen bir karakter. Pixar'dan umutlarınızı yeniden yeşertecek bir yapım. Onun hikayesine ortak olmaya ne dersiniz?

Inside Out, Brave gibi yapımlardan da tanıdığımız yönetmen Pete Docter bu sefer içleri ısıtacak Soul animasyon filmi ile seyircinin karşısında. 2020 yılında çıkan film, hayatını müziğe adamış ortaokul bando takımına öğretmenlik yapan Joe Gardner’ın bir jazz grubunda çalma hayalini konu alıyor.

Hikaye Joe’nun tek ve yegane hayali olan jazz grubunda çalma fırsatı yakalamasıyla başlar fakat annesi okuldan gelen tam zamanlı işi kabul etmesi için baskı yapar. Joe bunu istemez. Çünkü hayali gerçekleştiği takdirde hayatında anlamlı bir şey yapmış olacağını düşünür. Joe hayaline ulaşmaya çalışırken önüne bir sürü engeller çıkar ve amacına ulaşacak mı ulaşamayacak mı esas merak konusu olur. Engellerin kaynağı aslında Dorothea Williams ile tam da çalma fırsatı yakalmışken mutluluktan fark etmediği çukura düşmesiyle başlar. Bundan sonra hikayede Joe’nun ruh biçiminde öteki yaşama geçişi görülür. Bir türlü durumunu kabullenemeyen Joe dünyaya geri dönmeye çalışır ancak bu o kadar da kolay değildir. Boyutlar arası geçiş yaparak önceki yaşama geçer. Önceki yaşam ruhların başlangıç noktasıdır. Ruhların kişilikleri burada oluşur ve her bir ruhun dünyaya gidebilmesi için kıvılcıma sahip olması gerekmektedir. Ancak bu şekilde ruh kendini tamamlar ve dünyaya gitmeye hazır olur.

Ruhların kıvılcımlarını bulmasında yardımcı olan rehberler her hafta olan “Sen” adındaki seminere katılır. Ölümden sonraki boyuta gitmek istemeyen Joe bir yolunu bularak rehber olur ve 22 karakteriyle burada tanışır. 22’nin rehberliğini aslında dünyaya geri dönmek için yapar fakat 22 zor bir karakterdir ve kıvılcımı nasıl bulacağı ise ayrı bir merak konusudur. Joe'nun dünyaya kısa yoldan gidebileceğini düşünen 22 Joe ile dostu Ayrüzgarı ile tanıştırır. Ayrüzgarı’nın yardımıyla Joe kendini bir hastanede görür. Baygun haldedir ve kucağında bir kedi vardır. Aceleyle davranan Joe yanlışlıkla 22’yi de peşinden sürükleyerek ruhların karışmasına neden olur ve Joe kediye, 22 ise Joe’nun bedenine geçer. Asıl macera ise bundan sonra başlar.

Gerek görsel efektler, gerek kullanılan müzikler, gerekse kurgu birbirlerini çok bütünleyici bir şekilde seyirciye sunulmuş. Konusunu jazz müzikten alan yapımın girişindeki Disney’in klasik başlangıç film müziğinin jazz tınılarıyla süslenmesi aslında seyirciye burada ön bilgi olarak veriliyor. Ölümden sonraki yaşam, ölümden önceki yaşam, kişiliklerimiz doğuştan mı var, davranışlarımızı biz mi yönlendiriyoruz, hayatın anlamı aslında nedir, anlamsız hayat, devam etmek için gereken tutku ve insanın nelere önem vermesi gerektiğini baştan sona sorgulatan bir film. Joe çıktığı bu yolda seyirciyle birlikte birçok şeyi yeniden öğreniyor, onunla beraber farkına varıyor ve yeniden sorguluyor.

Umudun yolundan gidenler için enfes bir film. Bir sonraki yazılarda görüşmek dileğiyle.