Pencereden Görünen Hayatlar: Trendeki Kız

Kültür ve Sanat - 10 Mayıs, 2021 - Okuma Süresi: 4 Dk.

10 Mayıs, 2021

Pencereden Görünen Hayatlar: Trendeki Kız

Bazı kitaplar vardır ki elinizden düşmez; gözleriniz her geçen saniye o sayfalardaki satırları takip etmediği sürece içiniz rahat etmez, bir şeyler eksikmiş gibi hissedersiniz. Benim için tam da bu anlattıklarımı karşılayan bir kitap olan "Trendeki Kız" kitabını incelediğim içeriğime göz atabilirsiniz!

Bazı kitaplar vardır, uzun bir süreye yayarak okursunuz; çantanızın bir köşesinde durur, aklınıza geldikçe ya da sıkıldığınızda, belki de metroda insanlarla göz göze gelmemek için okursunuz. Fakat bazı kitaplar vardır ki elinizden düşmez; bırakın çantanızın bir kenarında durmasını, gözleriniz her geçen saniye o sayfalardaki satırları takip etmediği sürece içiniz rahat etmez, bir şeyler eksikmiş gibi hissedersiniz. Kitap elinize adeta yapışmıştır, bırakmak isteseniz bile bırakamazsınız. Trendeki Kız benim için tam anlamıyla böyle bir kitaptı. Kurgusu, üslubu olsun, her yönüyle beni sürükleyen ve sayfaları sanki daha hızlı çeviremezmişim gibi hissettiren bir kitaptı. Karakterlerin mükemmel olmayışı, tam tersine belirgin kusurlarının oluşu onları bir o kadar gerçekçi yaptı ve kendimle bağlantı kurmamı kolaylaştırdı.

Özellikle Rachel karakterinde kendimden parçalar buldum. Alkolik değilim elbette ama Rachel’ın trende her gün önünden geçtiği bir evde yaşayanlarla ilgili kurduğu hayaller bana uzun otobüs ve dolmuş yolculuklarımı hatırlattı. Ben de dışarıda sadece uçup giden bir an için gördüğüm insanların nasıl hayatlar sürdüklerini merak eder ve küçük hikâyeler uydururdum. Elinde market poşetleriyle otobüse binen yaşlı bir amcanın torunlarına sürprizler aldığını ve o sıcak aile ortamını, iş kıyafetleriyle dolmuşu son anda yakalayan bir kadının eve gidince karşısında bulacağı, kocası tarafından hazırlanmış olan romantik akşam yemeğini ve o anki mutluluğunu, ya da yan yana oturan iki gencin birlikte ne kadar eğlenceli bir gün geçirdiklerini ve paylaştıkları kahkahaları düşünürüm. Kendi hayatım ile ilgili düşünüp üzülmektense başkalarına tayin ettiğim mükemmel hayatları düşünmek çok daha keyifli benim için. Fakat yabancıların zahiren ve hayali mükemmel hayatlarını düşünmek ne kadar keyifli bir sorunlardan kaçış mekanizması olsa da bunun çoğu zaman gerçeği yansıtmadığı, kitapta da görüldüğü üzere, apaçık bir gerçek.

Rachel’ın kendi başarısız ve acılı evliliğinden sonraki psikolojik durumu, onu her sabah ve öğleden sonra önünden trenle geçtiği evde yaşayan çift ile ilgili hayaller kurmaya itiyor. Bu çiftin ne kadar huzurlu ve aşk dolu bir yaşam sürdüğünü, ne kadar kusursuz hayatlarının olduğunu hayal ederek geçiriyor günlerini. Kendi hayatındaki sorunlara çözüm bulup iyileşmek için adımlar atmak yerine yapıyor bunu çünkü yüzleşmek korkutucu geliyor. Fakat, çiftin durumunun hiç de hayal ettiği gibi olmadığını yavaş yavaş çözülen olaylar sonucunda öğreniyor ve kendini içinden çıkılmaz, sürprizlerle dolu bir gizemde buluyor.

Buradan çıkarmamız gereken ders, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı. Poşet taşıyan amcanın belki de kimsesi yok, kendine yetecek kadar ekmek alıp soğuk ve boş bir eve dönüyor. İş kıyafetli kadın belki de yalnız yaşıyor ve geçim sıkıntısı çekiyor, nefret ettiği bir işte çalışıyor ve yemek için hazır makarna yiyor. Yan yana oturan gençler belki birbirlerini hiç tanımıyorlar bile, kendi dertlerinde öylece yalnız boğuluyorlar.

Başkalarına bakıp onların nasıl muhteşem hayatlar sürdüklerini düşünmek bizi daha da çok üzüyor. Kendi ideallerimizi o anda gördüğümüz insanlara yüklüyoruz, yansıtıyoruz çünkü bakın, ne kadar da mutlu görünüyorlar! Fakat toplum içinde gördüğümüz bu kişilerin kapalı kapılar arkasında, kendi içlerinde, kendi hayatlarında neler yaşadığını asla bilemeyiz. Hiçbirimizin hayatı dört dörtlük değil. Sorunsuz kimse yok. Hayatlarının çok az bir parçasını görüp de geri kalan kısmının da aynı şekilde olduğunu düşündüğümüz insanlar da aynı sıkıntıları yaşıyorlar. Onlar da bizim o anki hâlimize bakıp “ne kadar da mutlu, ne de güzel bir hayatı vardır, kim bilir!” diye düşünüyorlardır belki de.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.