Osmanlı'da Astronominin Son Adımları: Takiyüddin Mehmet

Kültür ve Sanat - 03 Mart, 2024 - Okuma Süresi: 5 Dk.

03 Mart, 2024

Osmanlı'da Astronominin Son Adımları: Takiyüddin Mehmet

Osmanlı Devleti’nin son bilim insanlarından olan Takîyüddîn Mehmet, birçok alanda yaptığı çalışmalarla Türk - İslam dünyasında bilimin hızlanmasına sebep olmuştur. Trigonometri ve teleskobun asıl mucidinin çalışmalarının engellenmesinin nedeni neydi? Gelin birlikte öğrenelim.

16. yüzyıla damgasını vurmuş, Türk - İslam tarihinde çığır açmış ama yeterince tanınmayan bir bilim insanı: Takîyüddîn Mehmet. Bugünkü Kandilli Rasathanesinin temellerini atan, Osmanlı Devleti'nin ilk gözlemevini kurarak özellikle matematik ve astronomide adından söz ettiren bu ismi sizlerle birlikte daha yakından tanıyalım.

Osmanlı'da Astronominin Son Adımları: Takiyüddin Mehmet

İsminden ötürü Arap olduğu iddia edilen Takîyüddîn Mehmet, 1521’de Şam’da dünyaya gelmiştir. Buna rağmen kendisi eserlerinde daha önceden Suriye’ye yerleşmiş olan bir Türk ailenin çocuğu olduğundan bahseder. Eğitiminden sonra kadılığa atanmış ve kadılığı sırasında yaptığı gözlemlerle ün salmıştır.

Takîyüddîn Mehmet; sinüs fonksiyonu, tanjant ve kotanjanttan bahseden ilk bilim insanıdır. Özellikle trigonometri alanında çalışmış, bu konuya dair tüm kavramların tanımlarını verip kanıtlarını yapmakla birlikte cetvellerini de yapmıştır. Ayrıca cebir konuları ile ilgili çalışmalar yapmıştır ve ikinci dereceden denklemleri aritmetik yoluyla çözmüştür.

Takîyüddîn Mehmet, uzun süre kullanılan altmışlık kesirlere karşılık astronomide ilk kez ondalık kesirler kullanmıştır. Batı’da bu konuda çalışan ilk kişinin Simon Stevin (1548-1620) olduğu bilinir fakat Takîyüddîn’in çok daha önceden ondalık kesirleri kullandığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca Stevin’in ondalık kesirleri trigonometri ve astronomiye uyguladığına dair herhangi bir bulgu olmaması, Takîyüddîn’in çalışmalarını matematik ve astronomi tarihi açısından çok daha önemli bir konuma taşımaktadır.

Teleskobun gerçekteki mucidi olan Takîyüddîn, ekliptik ve ekvator arasındaki bilinen açıyı 1 dakika 40 saniyelik bir farkla hesaplayarak bu konuda zamanındaki gerçeğe en yakın bulguyu ortaya koymuştur. Ayrıca mühendislik yeteneği sayesinde güneş saatini ve mekanik saati de icat etmiştir. Bulduğu mekanik saati (Zatü’l Evtar) astronomi alanındaki çalışmalarında kullanmıştır. Yaşamı boyunca 5 matematik, 20 astronomi, 3 fizik ve mekanik, birer tıp ve zooloji kitabı kaleme almıştır. Ayrıca optik alanında da önemli eserler yazmıştır. Otomatik makineler üzerine ilk eseri yazan kişi olmuştur. 

Osmanlı’da “müneccimbaşı”; astroloji, takvim, imsakiye, zayiçe hazırlama işleriyle uğraşan kişilere verilen isimdi. Bu kimseler ilmiye sınıfından seçilen bilgin isimler olurdu. 1570 yılında İstanbul’a yerleşen Takîyüddîn Mehmet de II. Sultan Selim’in emriyle vefat eden müneccimbaşının yerine geçmiştir. Bu görev esnasında Uluğ Bey’in eski yıldız ziclerinde (katalog) eksiklikler fark etmiş ve İstanbul’da bir gözlemevinin gerekliliğine karar vermiştir. Sonunda bu kararı, dönemin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa’dan ve Hoca Saadettin Efendi’den destek görmüştür.

Osmanlı'da Astronominin Son Adımları: Takiyüddin Mehmet

Böylece Takîyüddîn Mehmet, 1570’li yıllarda Osmanlı’nın ilk rasathanesi olan İstanbul Rasathanesini açmıştır. Yüksek bir mevkide, Galata Kulesi ve Galata Sarayı dolaylarında bulunduğu söylenen gözlemevinde 1577 yılının Ramazan ayında bir kuyruklu yıldız görülmüştür ve bu yıldız Takîyüddîn tarafından 40 gün boyunca gözlemlenmiştir. Bu gözlem sonucunda Takîyüddîn Mehmet yıldızın hayra çıkacağını, Osmanlı ordusunun İran’a karşı yaptığı savaşın başarıyla sonuçlanacağını ifade ederek Sultan III. Murat’ın gönlünü kazanmıştır.

Osmanlı'da Astronominin Son Adımları: Takiyüddin Mehmet

Takîyüddîn Mehmet'in yorumunun akabinde savaştan beklenen sonuç gelmemiş ve veba salgını baş göstermiştir. Bu gelişmelerle beraber gözlemevine tepkiler büyümüştür. Takîyüddîn’in yorumladığı kuyruklu yıldız, peş peşe gelen felaketlerin sebebi sayılmıştır.

Dönemin şeyhülislamı Şemseddin Ahmed Efendi, gözlem yapmanın uğursuzluk olduğuna ve ülkeleri felakete sürükleyeceğine dair bir yazdığı fetvayı padişah III. Murad’a göndermiştir. Bu fetva bugünkü Kandilli Rasathanesinden önce Osmanlı tarihindeki tek rasathane olan İstanbul Rasathanesinin, Sultan’ın emriyle 1580’de içinde bulunan aletlerle birlikte yok edilmesine sebep olmuştur.

15 ve 16. yüzyıllarda İslam coğrafyasında rasathane kurmaya büyük önem verilmiştir. Bağdat, Semerkand, Kahire, Suriye, Kurtuba gibi şehirlerde bu çalışmalar hız kazanmıştır. Bunların arasında 1575’de kurulan İstanbul Rasathanesi, İslam dünyasının en büyük çalışmalarından biri olmuştur. İstanbul Rasathanesi, kısa ömrüne rağmen İslam dünyasında astronomi konusundaki çalışmaların en üst seviyede ilerlediği bir kurum olarak faaliyet göstermiştir. Takîyüddîn, bu rasathanenin yıkımına derinden üzüntü duyarak 1585’de vefat etmiştir. Takîyüddîn’e ait el yazmalarının bir kısmı ise günümüzde Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünde yer almaktadır.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.