Ölümsüz Tanrıların En Güzeli Eros ve Sevgilisi Psykhe'nin Hikayesi

Kültür ve Sanat - 20 Aralık, 2021 - Okuma Süresi: 10 Dk.

20 Aralık, 2021

Ölümsüz Tanrıların En Güzeli Eros ve Sevgilisi Psykhe'nin Hikayesi

Olympos'un Aşk Tanrısı Eros'un bir ölümlüyle olan aşk, ihanet, pişmanlık ve sabır temalarının oldukça iyi işlendiği hikayesini gelin hep beraber inceleyelim.

Eros, Hesiodos'a göre ölümsüz tanrıların en güzeliydi. Eflatun ise Eros için, "Yuvasını erkeklerin kalbine kurar; her kalbe kurmaz ama, katılığın bulunduğu yerlere girmez. Hiç yanlış yapmaz, yapılmasına da izin vermez, en büyük üstünlüğü de budur zaten. Zor, onun yanına bile yanaşamaz. Çünkü bütün erkekler kendi istekleriyle buyruğuna girerler onun." diyor.

Eros başlarda, yani ilk eserlerde Aphrodite'in arkadaşı olarak anlatılsa da sonrasında Aşk Tanrıçası'nın oğlu olarak yazılmıştır. Eros'un üç yardımcısı vardır. Bunlar: Anteros, Himeros ve Hymenaios'tur. Sizlere anlatacağım hikaye Apuleius tarafından yazılmış, hikayenin asıl versiyonunda Aphrodite Venüs, Eros ise Cupido olarak ifade edilmiştir. Fakat ben bu öyküyü, tanrıların alışılan normal adlarıyla aktaracağım.

Çok eskiden, 3 adet kız çocuğa sahip bir kralın en güzel kızı idi Psykhe. Hatta güzelliğinin Aphrodite'i bile geçtiği söylenirdi. Psykhe'nin güzelliği hem ölümlüler hem de ölümsüzlerin dilinde dolaşıyordu. Babasının sarayına dünyanın her bir yanından ziyaretçiler geliyordu, kızının güzelliğini görüp ona hediyeler sunmak için. Fakat bu durum Aphrodite'i kötü etkiliyor, onu kızdırıyordu. Çünkü Psykhe'nin bu boş güzelliği yüzünden kendi tapınakları boşalıyor ve kentleri ıssızlaşıyordu.

Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite, Psykhe'yi cezalandırmak için düşünmeye başladı. Acımasız biriydi, kendisini gölgede bırakan birine ise verebileceği en kötü cezayı vermek istiyordu. Kararını verdikten sonra oğlu Eros'u çağırarak Psykhe'ye bir ok atmasını ve kızın dünyanın en çirkin yaratığına tutulmasını istediğini söyledi. Fakat güzel tanrıça bir şeyi unutmuş, düşünememişti. Oğlunun da Psykhe'ye aşık olabileceğini... 

Eros, annesinin isteğini yerine getirmek için Psykhe'nin yanına gittiği gibi yüreğini bir ateş sardı. Aşktı bu ateşin adı. Hiçbir şey yapamadı, annesine de hiçbir şey anlatamadı ve haliyle Aphrodite dileğinin yerine getirildiğini sanarak rahata erdi.

Zaman geçti, yıllar birbirini kovaladı. Ablaları evlendi fakat Psykhe gönlünü kimseye vermedi. Onu kimse istemiyor, herkes tarafından övülmesine ve beğenilmesine rağmen bunu söyleyen kişiler gidip başkalarıyla evleniyordu. Ailesi bu durumdan rahatsız olup Apollon'u ziyarete gitmeye karar verdiler, fakat Apollon bu durumdan zaten haberdardı. Zamanında Eros gelip ona aşkını anlatmıştı. Apollon da çözüm olarak Psykhe'nin ailesine, kanatlı çirkin bir yılanın Psykhe'yi kendisine eş olarak alacağını; kıza siyah elbiseler giydirilerek kayalıklı bir tepeye bırakılmasını ve orada yalnız kalması gerektiğini söyledi. Bunu duyan herkes yasa büründü, fakat Apollon'a karşı gelemeyeceklerinden kabul etmek zorunda kaldılar. Bir tek Psykhe ağlamıyor, kendini yıpratmıyordu. Hatta onu bırakırken ağlayan ailesine "Daha önce ağlasaydınız, böyle güzel olduğum için ağlasaydınız. Ölümsüzlerin güzelliğimi çekemeyeceğini zaten biliyordum, gidin artık. Sonumun geldiğine seviniyorum." diyordu.

Psykhe karanlık tepedeyken bir rüzgar başladı, bu tatlı rüzgar ağlayarak titreyen kızı havaya kaldırdı. Onu çimenlerin ve güzel çiçeklerin kapladığı bir çayıra götürdü. Çayır o kadar huzurluydu ki, Psykhe dayanamadı ve orada uyuyakaldı.

Uyandığında ise kendini altın sütunlarla, gümüş duvarlarla yapılmış görkemli bir sarayın yanında buldu. Psykhe içeri girdi, yıkandı, güzelce temizlendi. Daha sonra süslenmiş masaya oturdu, karnını doyurdu. Bu sırada bir ses, "Biz senin uşaklarınız, ne istersen yapacağız." diyordu.

Gece olduğunda yatağına çekildi Psykhe, bir süre sonra yanına birinin uzandığını ve kulağına tatlı tatlı fısıldadığını duydu. Kocasıydı bu! Onu göremedi, fakat biliyordu ki kocası çirkin, kanatlı bir yılan değildi.

Günler aynen bu şekilde geçmeye devam etti, Psykhe kocasını hiç göremedi. Ama yine de çok mutluydu olduğu yerde. Bir gece kocası kulağına fısıldadı, "Kardeşlerin olduğun sarayın tepesine tırmanıyor. Onları görmemen, onlarla konuşmaman gerek. Eğer bunları yapmazsan başımıza büyük kötülükler gelir ve ayrılmak zorunda kalırız." Psykhe bunun üzerine kocasına, kardeşlerini görmeyeceğine dair söz verdi. Ama sonraki günü sabahtan akşama kadar ağlamakla geçirdi. Akşam olunca tekrar gelen eşi, Psykhe'nin bu kadar üzüldüğünü görünce kardeşlerini saraya göndermeyi kabul etti. Ama Psykhe'ye, onların dediği hiçbir şeyi yapmaması gerektiğini hatırlattı.

Ertesi sabah Zephyros (rüzgar kralı Ailos'un batı rüzgarı), iki ablayı saraya getirdi. Psykhe ablaları için şölen verdi, güzel ezgiler dinletti onlara. Onun bu zenginliğini ve mutlu halini gören ablaların içini ise başka bir ateş kapladı, bu ateş de kıskançlıktı. Ona, kocasının kim olduğunu sordular. Psykhe ise yakışıklı bir delikanlı olduğunu söyledi, ablalarına altınlar vererek onları Zephyros ile birlikte yolcu etti. Aynı gece Psykhe kocasına, ablalarını görmek için yine yalvardı. Kocası ise önceki şartı tekrar ileri sürerek kabul etti. Böylece üç kardeş, zaman zaman görüşmeye başladılar. Art niyetli ablaları, Psykhe'yi kocası konusunda dolduruyor, onun koca kanatlı bir yılan olduğunu ve onu bir gün yiyeceğini söyleyip duruyorlardı. Bu kuruntular Pskyhe'nin içine yerleşmeye başladı, kocasını neden hiç göremediğini düşündü ve bir karar verdi: Kocasını görecekti. Ablaları, geceleyin yastığının altına bir lamba ve bıçak saklamasını, ışığı yakarak kocasının yüzünü görmesini ve sonrasında onu öldürmesini söylediler. Psykhe düşündü, kocasını öldürmek istemiyordu. En sonunda öldürmeden yüzünü görmeye karar verdi.

Gece olduğunda kocası yanında yatarken yerinden kalktı, lambasını eşinin yüzüne doğru tuttu. Karşısında, dünya üzerindeki en yakışıklı erkek uyuyordu. Böylesi ölümsüzler arasında bile bulunamazdı, Psykhe çok şaşırdı, elleri titredi. Onu öldüremezdi. Tam o sırada, damladan sıçrayan bir yağ, delikanlının omzuna düştü. Delikanlı yataktan birden fırladı, hiçbir şey söylemeden oradan kaçıverdi. Psykhe de arkasından koştu, fakat sonra onun sesini duydu: "Güvenin olmadığı yerde aşk yaşayamaz." Psykhe o an anladı, kocası Aşk tanrısı Eros'un kendisiydi. Pişman olup kaçan eşini aramak için dünyayı dolaşmaya başladı. Onu nerede bulacağını bilmiyor ama her yeri aramaya devam ediyordu. Ölümlülerde aradığı cevapları bulamayınca tanrılara yalvarmaya başladı ama hiçbir tanrı Aphrodite'in öfkesini çekmek istemiyor ve hiçbiri yardımcı olmuyordu. Böylece Psykhe çaresiz kaldı ve son çare olarak Aşk tanrısı Aphrodite'yi aramaya başladı. Zaten büyük Aşk tanrısı da onu arıyordu.

Ölümsüz Tanrıların En Güzeli Eros ve Sevgilisi Psykhe'nin Hikayesi

Psykhe, Aphrodite'nin karşısına çıkınca Aphrodite ona, Eros'un yanık yarasından neredeye öleceğini, ağır hasta olduğunu söyledi. Psykhe, Aphrodite'ye "Yanınızda çalışmak, sevginizi kazanmak istiyorum." dedi. İçten içe kocasına kavuşmayı diliyordu. Aphrodite'in ise işine geldi bu istek, kızcağıza çok zor bir görev verdi. Kızın önüne buğday, arpa gibi tahıllardan oluşan koca bir yığın koydu ve akşama kadar her çeşidi ayırmasını istedi. Psykhe ağlamaya başladı, nasıl yapacağını bilmemesine rağmen kabul etti. Ağlarken ayaklarının dibindeki karıncanın sesini duydu, karınca arkadaşlarını çağırarak ona yardım edeceğini söylüyordu. Böylece akşama kadar tanrıçanın verdiği görevi bitirdiler, tanrıça çok şaşırdı, ertesi gün Psykhe'yi yanına çağırdı ve ona daha zor bir görev verdi. "Şu gördüğün ırmağın yanına gidip her gün altın postlu koyunların altın tüylerinden biraz koparıp akşam bana getirirsin." dedi. Psykhe kabul etti ama ırmak kıyısına varınca yine ağlamaya başladı. Koyunların çok tehlikeli olduğunu biliyordu ama o sırada kendisine seslenen birini duydu. Kıyıdaki sazlardan biri bu görevi onun için yapabileceğini söylüyordu. Böylece koyunlar ırmağın kıyısından geçerken keskin sazlar, koyunların altın tüylerinden koparıp onları güzel kıza verdiler. Akşam olunca Psykhe bu tüyleri Aşk Tanrıçası'na sundu. Ama sabahleyin Aphrodite, onu yine yanına çağırdı. Psykhe'den, kara ırmak Styks'in kaynağı olan çağlayandan bir tas su getirmesini istedi. Fakat bu çağlayanın yanına yaklaşmak imkansızdı, Psykhe'nin yardımına bu kez bir kartal koştu ve bu görev de yerine getirilmiş oldu.

Aphrodite'nin verdiği görevlerin sonu gelmiyordu, Psykhe'den yeraltına inip Persephone'den bir kutu güzellik getirmesini istedi. Psykhe bu görev için yeraltına indi, yolda rastladığı kule ona ne yapması gerektiğini anlattı. Persephone'nin yanına ulaştığında, hoş kadın güzelliğinin birazını kutuya koyup Psykhe'ye verdi. Geldiği yolu dönerken Psykhe'nin içini bir tutku sardı ve kutuyu açtı, kutu bomboştu. O sırada birden uyku bastırdı ve oracıkta uyumaya başladı.

Tam bu sırada, annesinin kendisini kapattığı odadan kaçan Eros da Psykhe'yi arıyordu. Onu yeraltında uyurken bulunca uykuyu tekrar kutuya koydu ve karısını da alıp Zeus'un yanına çıktı. Ona Psykhe ile evlenmek istediğini söyledi. Zeus ise bu isteği kabul etti, bu evliliğe kimsenin engel olamayacağını söyledi ve tüm tanrıları toplayarak genç çiftin evliliklerini bildirdi. Psykhe'ye ise ambrosia yedirerek onu ölümsüz kıldı. Böylece bu serüven mutlu sonla bitti, Aşk (Eros) ve Ruh (Psykhe) da birbirini bulmuş oldu.

Ve son olarak hikayeyi bir alıntı ile bitirmek istiyorum:

Aşkın dokunduğu insanlar karanlıkta yürümezler.

- Eflatun

Mitologya adlı yapıtı bizlere sunan Ülkü Tamer'i rahmetle anıyorum..

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.