Metrodaki Kemancı: Joshua Bell
Kültür ve Sanat - 19 Temmuz, 2021 - Okuma Süresi: 3 Dk.
19 Temmuz, 2021
İnsanlar bakar ama göremez. Duyar ama dinlemez. Özellikle günümüz toplumunda bu durum daha da belirgin hale geldi. Bunu fark eden Washington Post, insanların kendi dışlarında gerçekleşen güzellikleri görmekten mahrum olduğunu kanıtlamak için bir deney yaptı. Ve ne yazık ki kanıtladı da.
METRO DENEYİ VE JOSHUA BELL
Hayat karmaşalarının ve rutinlerinin içerisinde çoğu insan pek çok önemli şeyleri sırf rutini dışında olduğu için göremez duruma geliyor. Hızın dünyasında insanlar karşılarına çıkan muazzam bir olayı bile durup gözlemlemeye fırsat bulamıyor.
Joshua David Bell, 1967 doğumlu Amerikalı piyanist ve orkestra şefi. Dört yaşındayken keman dersleri aldı. Beş yaşındayken ise ailesi ona bir keman satın aldı ve sanat dünyasına ilk adımını bu şekilde attı. Henüz 17 yaşındayken New York’ta bulunan dünyanın en ünlü konserlerinde çalmaya başladı. O zamandan beri dünyanın en büyük orkestraları ve şefleriyle birçok kez sahne almıştır. Dünyaca ünlü keman virtüözü Bell, insanların tepkisini ölçmek için 2007 yılında bir sosyal deney gerçekleştirdi.
İnsana şaka gibi gelse de bu aslında gerçek bir deneydir. Deney dünyaca ünlü keman virtüözünün metro istasyonunun bir köşesinde kemanı eline alması ile başlar. Kimliğini belli etmeden verdiği mini konser, insanların zevk ve önceliklerini kapsayan sosyal araştırmanın bir parçası olarak tertip edilmiştir. Konser boyunca ünlü kemancının önünden 1000’e yakın insan geçmiştir. En az 35-40 kişinin ünlü müzisyeni tanıyacağını, 75-100 kişinin de durup dinleyeceği tahmin edilmiştir. 150 dolar da bahşiş toplayacağı düşünülmüştür. Fakat bu tahminlerin altı boş kalmış, ünlü müzisyen hak ettiği değeri görmemiştir.
Bell, o gün tahmini değeri üç milyon doların üzerinde bir çalgı olan Stradivarius kemanını kullanmaya karar verdi. Deney, 12 Ocak 2007, sabah 7:51’de yapıldı. Bell, metro istasyonunda uzun kollu siyah bir gömlek, kot pantolon ve beysbol şapkası giydi. Johann Sebastian Bach’tan bir parça ile başladı. Ve ardından Shubert’in Ave Maria’sı ile çalmaya devam etti. Ardından ise birbirinden ünlü birçok eser daha çaldı. Fakat onlar için bir hayaletten fazlası değildi. Oysa ki birkaç gün önce verdiği ve yer bile kalmayan konserinde yüz dolardan aşağı bilet satılmamıştı. Ancak burada doğru düzgün durup dinleyen bile olmamıştı. Bu dinletinin insanların o kadar para verip gittiği popüler konserlerden farkı ne olabilirdi ki?
Toplamda sadece 6 kişi durup müziği dinledi. 20 kişi ise para bıraktı. Müzisyen o 1 saatte toplam 32 dolar para kazandı. Fakat müzisyeni tanıyan kimse olmadı. Bu deney güzellik ve sanat algısı konusunda büyük soruları gün yüzüne çıkarmıştır.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.