Kimse Hayat Kadar Sert Vuramaz: Sylvester Stallone

Kredi: Pinterest

''Rocky'' efsanesinin nasıl doğduğunu ve bu süreçteki zorlukları gelin birlikte öğrenelim.

Kimimiz onun filmleriyle büyüdü, kimimiz ise her ''Eye of the Tiger'' çaldığında ilk onu hatırlar hâle geldi. Bahsettiğim bu kişiyi tabii ki biliyorsunuz: Sylvester Stallone. Beyaz perdeye âdeta ambargo koyan ve filmlerinin birçoğu klasikleşen bu yıldızın aslında gerçekten de film gibi bir hayat hikayesi var desem ne düşünürsünüz? Ben de öyle tahmin etmiştim, öyleyse hadi gelin ve birlikte öğrenelim!

Stallone'un hafızalarımıza kazınan o ağız ve yüz yapısını biliriz. Peki bunun nedenini merak edeniniz oldu mu? Bu durumun nedeni Stallone'un çocukken geçirdiği kısmi yüz felcidir. Bu rahatsızlık ses tonuna da yansımıştır. Bir aktör için böyle bir durumun elbette pek de iç açıcı olduğu söylenemez.

Kabul edelim ki çoğumuz o ses tonunu son derece karizmatik buluyoruz.

 

Geçirdiği bu rahatsızlık Stallone'un kariyerine başlamasını da zorlaştırır. 1970-75 yılları arasında sadece ufak tefek rollerde yer alabilmiş, birkaç tane de senaryo denemesinde bulunmuş tecrübesiz bir aktör ve senarist olarak yaşamını sürdürür. Bir türlü başarı elde edemeyince maddi durumu da kötüye gider. Hatta durumu o kadar kötüye gider ki, köpeği Butkus ile birlikte haftalarca New Jersey otobüs terminalinde uyumak zorunda kalır. Kısa bir süre sonra ailesi kadar çok sevdiği köpeğini besleyecek parası olmadığı için tanımadığı bir yabancıya 25 dolara satmak zorunda kalır.

 

Stallone deyim yerindeyse dibi görmüştür ve çaresiz bir hâldedir. Bir gün şans eseri Muhammed Ali’nin bir maçını izleme imkanı bulur. Muhammed Ali ve Chuck Wepner kozlarını paylaşır. Bu maç için spor dünyasından kimse Wepner'a şans vermez fakat buna rağmen Ali karşısında ringde 15 round dayanır. Maçın kazananı Ali olsa da gönüllerin kazananı Wepner olur. Tam da Stallone'un tüm ümitlerini yitirmesine yakın bu maçın denk gelmesi, belki de kaderin bir cilvesiydi.

O efsane maçı bir kez daha hatırlayalım.

Bu maçtan çok etkilenen Stallone uykusuz kalarak üç günde ortaya bir senaryo çıkarır. Adı ''Rocky''. Stallone, senaryoyu ilk başta Irwin Winkler ve Robert Chartoff adında iki yapımcıya gösterir. Yapımcılar senaryou beğenir ve tüm hakları için 125 bin dolar eder fakat bir şart vardır: Filmde başkası oynayacaktı. Sylvester Stallone bunu kabul etmeyince yapımcılar bu sefer 325 bin dolar teklif ettiler ancak Stallone yine “Hayır.” der. Aradan bir süre geçer ve yapımcılar bu şartı ortadan kaldırır fakat bütçeyi de 35 bin dolara indirir. Stallone bu teklifi düşünmeden kabul eder. Bu 35 bin doların 15 bin dolarını köpeğini satın alan adamı bulmak için harcar ve köpeğini geri alır. Yani koskoca film için geriye yalnızca 20 bin dolar bütçe kalır.

Belki bütçesi azdı ama hiç kuşkusuz getirisi çok yüksek oldu.

 

1976 yılında vizyona giren bu film yılın en büyük gişe hasılatı yapan filmi olur. Üstelik Robert De Niro'nun oynadığı Taxi Driver filmini de geride bırakarak en iyi film oscar ödülünü de kazanır. Üstelik bu ödülü kazanan ilk spor filmi olarak da tarihe geçer. Stallone, ödül töreninde konuşmasını yaparken sahneye bir anda Muhammed Ali girer ve filmde Rocky'nin rakibi olan boksör Apollo'ya ithafen “Gerçek Apollo Creed benim, senaryomu çaldın” der ve yaptığı bu şakayla karışık sürprizle tüm salonu kahkahalara boğar.

 

Bu arada Stallone'un meşhur köpeği Butkus da filmde oynamıştır.

 

Gel gelelim neticeye. Stallone'un yazdığı ''Rocky'' filmi bir seriye dönüştü ve tam toplamda 6 film çekildi. Bunun dışında ''Rambo'' ve ''Cehennem Melekleri'' gibi seriler de ortaya çıktı fakat Stallone her zaman Rocky ya da nam-ı değer İtalyan Aygırı olarak anıldı. Bu arada Stallone'un sinemaya olan aşkı bitmek bilmiyor. Rocky serisinin spinn-off projesi olarak ''Creed'' isminde yeni bir film serisi daha başladı. Elbette Stallone bu filmde de Rocky karakteriyle yer almaya devam ediyor.

 

Karakter o kadar benimsendi ki heykeli bile yapıldı. Hatta dünyanın farklı bölgelerinde de heykeller mevcut fakat hepimizin filmden de bildiği o heykel şu anda Philadelphia Sanat Müzesi bahçesinde sergilenmeye devam ediyor.

 

BONUS: Filmin ülkemiz tarafından da ne kadar benimsendiğini, bir futbol müsabakası için hazırlanan koreografiye bakarak da anlamamız mümkün.

 

Demek ki neymiş? Zorluklar karşısında ümidimizi tamamen yitirip pes etmemeliymişiz. Hayatın her evresinde zorluklar olacaktır ama unutmamalıyız ki biz mücadelemizi verdiğimiz sürece üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk, başaramayacağımız şey yoktur. Yazımı Rocky'nin şu repliğiyle bitirmek istiyorum:

''Dünya her zaman güllük gülistanlık değildir. Acımasız ve kötü bir yerdir. Ne kadar güçlü olduğun önemli değildir. İzin verirsen seni dizlerinin üstüne çökertir, sonsuza kadar orada kalmana sebep olur. Sen, ben, hiç kimse hayat kadar güçlü darbe vuramayız. Ama önemli olan ne kadar güçlü vurabildiğin değil, önemli olan o darbeyi yedikten sonra ileri doğru gitmeye devam edip edemediğindir. Kaç darbe alıp hayatta yoluna devam edebiliyorsun? İşte kazanmak böyle bir şey!Kendine inanmaya başlayana kadar, kendine ait bir hayatın olmayacak!''