Kakımlı Kadın Tablosu: Cecilia Gallerani

Hepimizin bildiği üzere Leonardo Da Vinci neredeyse en çok Mona Lisa eseriyle ve bu eserinin gizemiyle tanınmaktadır. Sizce tek büyüleyici tablosu bu mu? Elbette hayır! Peki bir o kadar büyülü olan eseri Kakımlı Kadın tablosunu duymuş muydunuz? Gelin hep birlikte bu etkileyici tabloyu inceleyelim.

Leonardo Da Vinci sanatçı kimliğinin yanı sıra, bilimle de uğraşmaktaydı. Makineli tüfek, uçak gibi önemli buluşların çizimlerini yapmış ve viola organista adında bir müzik aleti tasarlamıştır. Dört ayrı kadın tablosundan biri olan Kakımlı Kadın adlı eserini ise 1489-1491 yılları arasında yaptığı düşünülmektedir. Eser günümüzde Polonya, Krakow'daki Czartoryski Müzesi'nde sergilenmektedir. Eser ayrıca Erminli Kadın adıyla da anılmaktadır.

Leonardo Da Vinci'nin Milano Dükü Ludovico Sforza'nın hizmetinde olduğu zaman resmettiği bu eserdeki kadının o zaman henüz 16 yaşında olan Cecilia Gallerani olduğu bilinmektedir, bu genç kız aynı zamanda dükün de metresidir. Kendisi gibi soylu sınıfından olmadığı halde Sforza, Cecilia'dan sevgilisi olmasını istemiş, onu sevmiştir. Cecilia da o dönem nişanlı olmasına rağmen nişanı atmış ve Sforza'ya gitmiş, bir de ondan bir çocuk dünyaya getirmiştir. Fakat Milano Dükü Cecilia ile evlenmemiş, onun yerine soylu bir kadınla evlenmiştir. Da Vinci ise bu resmi, Sforza'nın isteği üzerine çizmiştir. Cecilia'nın resimde elinde bir kakım tuttuğu görülmektedir. Peki bu kakım esasında neyi temsil etmekte?

Öncelikle kakımın kelime kökenine bakalım. Kakım Yunanca'da ''galee'' demek. Bu sebepten dolayı Cecilia Gallerani'nin soyadıyla bir kelime oyunu yapılmış olduğu ve bu yüzden hayvan olarak kakımın seçildiği söylenmektedir. Buna ek olarak, kakım hamilelik ve doğumu sembolize etmektedir. Kakımın soylu kişiler tarafından evcil hayvan olarak beslenildiği, Ludovico Sforza için de kişisel bir sembol olduğu söylenmektedir, Sforza, Kakım Tarikatı isminde bir tarikatın üyesiydi. Ek olarak, resim sanatında ise kakım, saflık ve iyiliği sembolize etmektedir. Bazı yorumcular tablodaki kakımın gerçek olmak için çok büyük olduğunu da savunmaktadır. Ayrıca bazıları, Cecilia'nın kucağındaki kakım'ın bebeğini sembolize ettiğini düşünürken diğerleri Cecilia'nın kakımı boğar gibi tuttuğunu bunun da Milano Dükü'ne olan aşkını yansıttığını öne sürmektedir. Leonardo, kakımın saflığının kirlenmemesi adına günde sadece bir kez beslendiğini, kirli sığınaklarda kalmaktansa esir düşmeyi tercih ettiğini alıntılamıştır. 

Kakımlı Kadın neden bu kadar önemli? 

Layer Amlification Method (Taban Büyütme Metodu) sayesinde resimdeki kakımın en başından beri tabloda yer almadığı anlaşılmıştır. Bahsi geçen metod ile resmin orjinaline zarar vermeden detayları katman katman inceleyerek tablolar hakkındaki gizemlere ulaşmak mümkün hale gelmektedir. Çok güçlü ışıklar ve yüksek megapikselli kameralar kullanılarak yüzeyden yansıyan ışıklar vasıtasıyla resim hakkında bugüne kadar ulaşılamayan bilgilere ulaşmak mümkün. Bu yöntem, farklı boya katmanları arasında gezinme fırsatı tanımaktadır.

Görünüşe göre, Leonardo Da Vinci eserini yaparken birkaç kez fikrini değiştirmiştir. Önce, Cecilia'yı hayvan olmadan resmetmiş, sonra gri kürklü bir kakım eklemiş, en sonunda ise rengini ve şeklini değiştirmiştir. Bzı araştırmacılar Da Vinci'nin kakımı tabloya ekleme sebebinin Dük için çağrışım yapmak olduğu çünkü Dük'ün onun patronu olduğu fikrini de dile getirmektedir. Bu tablo belirli sebeplerden dolayı önemli bir mesele haline gelmiştir:

1- Leonardo Da Vinci'nin yaptığı dört kadın tablosundan biridir.

2-Resim, aradan 500 yıl geçmesine rağmen hala mükemmel durumda.

3-Bazı sanat tarihçilerine göre bu eser, dünyadaki modern çağların ilk portresidir.

4-Portre, Leonardo'nun bireysel resim tarzının, ve onun eşsiz ışık ve gölge geçişinin harika bir örneğidir.

5-Sadece güzelliğini değil, kişiliğini ve aklını da gösteren bir kadının ilk rönesans tablosudur.

6-Modelin dönüşü ve bakışlarını hareket ettirme yanılsaması.

Tablo üzerinde elbette rütuşlar yapılmıştır. Örneğin; Figürün elbisesinde, başındaki transparan tülde ve parmaklarının arasındaki gölgelerde. Figürün vücudunun dörtte üçünü gördüğümüz 'contrapposto'  tarzında bir portre. Gövdesi bizim bakış açımıza göre sola, başı ise sağa bakmaktadır. Biz Cecilia'nın yüzünün sağ kısmını net bir şekilde görebilmekteyiz. Ayrıca, resimde Sfumato Tekniği kullanılmıştır. Aynı teknik Mona Lisa'da da kullanılmıştır. Bu teknik kullanılarak keskin hatlar yumuşak hale getirilmekte ve resimde sisl, puslu, mistik bir hava yakalanmaktadır. Resmin simetrik bir yapıdan çok doğal bir akışı olduğu görülmektedir.

Tabloda Cecilia'yı incelediğimizde, saçlarının ortadan iki yana ayrılıp çenesinde toplandığını görmekteyiz. Saçlarını örten şeffaf bir tülbent takmaktadır. Boynuna taktığı siyah incili kolyesi ise buğday tenini ortaya çıkarmakta, ellerinin, bileklerinin de ince ve kemikli olduğu görülmektedir. Bunlara ek olarak, kakımı nazikçe ve sevecenlikle kucağında tuttuğu da görülmektedir. Son olarak, önceden beri şiire meraklı olan Cecilia Gallerani Sforza'nın evliliğinden sonra saraydan ayrılıp evlenmiş, saygı duyulan bir yazar, müzisyen ve sanatçı haline gelmiştir.