İzlemeniz Gereken Harika 5 Abbas Kiyarüstemi Filmi

Abbas Kiyarüstemi İranlı yönetmen, senarist ve yapımcıdır. Uzun yıllar sinema alanında çalışan Kiyarüstemi, 40'tan fazla filmde çalışmıştır. Çoğu filminde karakterlerinin perspektifinden İran'ın doğal güzellikleri görülür. Bu doğal güzellikteki filmleri size de önermek istedim. Keyifli seyirler!

ARKADAŞIMIN EVİ NEREDE?

1987 yapımı filmde Ahmet okula giden küçük bir çocuktur. Bir gün öğretmeninin ödevlerini yapmayan öğrencilere nasıl kızdığını görür ve çok korkar. O gün eve döndüğünde fark eder ki yanlışlıkla arkadaşı Rıza Memetzadeh’in defterini de yanında getirmiştir. Eğer geri götürmezse öğretmeni Rıza’ya sıfır verecektir. Ahmed annesinden izin alamayınca tek başına nereye gittiğini bilmeden yola koyulur. Bir çocuğun çocukluk heyecanına, telaşına ve sadakatli davranışına tanık olunan bu filmde çocukluğunuza dalıp gidebilirsiniz.

YAKIN PLAN

1990 yapımı filmde kendisini ünlü yönetmen olarak tanıtan yoksul bir sinemasever olan Hüseyin Sabzian, otobüsteki yaşlı kadını kendisine inandırır. Ünlü yönetmeni ailesiyle de tanıştırmak isteyen yaşlı kadının arkasından gider Hüseyin. Tek istediği yeni çekeceği film için maddi yardımdır ve aileye çekeceği filmde oynamalarını teklif eder. Zengin aile evlerinin soyulacağını düşünerek polisi arar ve Hüseyin tutuklanır. Bu yarı belgesel filmde normal şartlarda ne kendisini Mohsen Makhmalbaf olarak tanıttığı ünlü yönetmenle ne de Kiyarüstemi ile tanışamayacak olan Hüseyin sesini duyurabilmek için başkası olmaya ihtiyaç duyar. İstediği şey ne hırsızlık ne de dolandırıcılıktır. Yaptığı şey naif bir çaba olsa da kendini pişmanlığın avucundan kurtaramayan Hüseyin, yönetmene olan hayranlığını kendisi gibi insanları göstermesinden kaynaklı olduğunu söyler.

VE YAŞAM SÜRÜYOR

1992 yapımı filmde oğlu ile birlikte bir araba yolculuğu yapan yönetmenin hikayesi anlatılır. O zamanlarda İran’da yıkıcı bir deprem meydana gelmiştir. Yönetmen “Arkadaşımın Evi Nerede?” filminde oynattığı çocuğu, çocuğun yaşadığı ve depremden zarar görmüş kasabada aramaya başlar. Yönetmen yaptığı yolculukta toz, toprak ve büyük yıkımlarla karşılaşır. Kasabada yaşanan yıkıma rağmen insanlar yaşamlarını sürdürmektedirler. Başta çocuklar olmak üzere kasabadaki insanların o döneme denk gelen dünya kupası maçını izlemek için duydukları heyecan, o iyimserlik halini de izleyiciye yansıtır. Filmin adından da anlaşılacağı gibi ne olursa olsun yaşam sürmeye devam eder. Tüm kötülüklere, talihsizliklere rağmen bir maç heyecanı gibi insanın içinde hayata tutunmasını sağlayan yaşam kırıntıları vardır.

ZEYTİN AĞAÇLARI ALTINDA

1994 yapımı film, İran depremi sonrasındaki Kuzey İran’da geçer. Hüseyin evlilik hakkında saf ve heyecanlı düşünceleri olan bir gençtir. Film boyunca sevdiği kadın olan Tahereh’in peşinden umut dolu bir şekilde koşar. Hüseyin tüm iyi niyet ve azmiyle bunu yaparken bağlılığa ve güvene itibar etmeyenlere de mesaj verir adeta. Tahereh’in peşinden zeytin ağaçlarının olduğu zikzaklı patika yollardan bıkmadan giden Hüseyin, sonunda bir cevap alır. Bu cevabın ne olduğu müziğin neşelenmesinden ve yerini yemyeşil bir sahneye bırakmasından anlaşılır.

 KİRAZIN TADI

1997 yapımı film, Tahran’ın kenar mahallelerinde arabasıyla dolaşarak intihar ettikten sonra mezarına toprak atacak birini bulmaya çalışan orta yaşlı Bedi Bey’in yaşamını konu edinir. Filmde Bedi Bey 3 kişiden yardım ister. Biri korkup kaçar, diğeri dini intiharı yasakladığı için teklifini kabul etmez. Son olarak yardım istediği Türk adam ona kendi yaşam deneyimlerini anlatarak intihardan vazgeçirmeye çalışır. Adamın kendisi de böyle bir an yaşamıştır. Tam intihar etmek için dut ağacına çıkarken eline bir dut gelir ve dutun tadına bakar. Art arda yediği dutlar onu o kadar mest eder ki intihar için gittiği yerden elinde dutlarla geri döner. Adam, Bedi Bey'e “Kirazın lezzetini bırakmak mı istiyorsunuz?” diye sorar. Bu soru başrol karakteri suskunlaştırır. Filmin sonunda Bedi Beyin kirazın tadından vazgeçip vazgeçmediğini göremeyiz. Bazen yaşamak için küçük bir tadı kaybetme korkusunun olması bile yeterlidir. Aslolan şey yaşamın güzelliklerinden vazgeçip vazgeçmemektir zaten!