İstanbul'un Altındaki Saklı Hazine: Yerebatan Sarnıcı

Kültür ve Sanat - 01 Nisan, 2024 - Okuma Süresi: 3 Dk.

01 Nisan, 2024

İstanbul'un Altındaki Saklı Hazine: Yerebatan Sarnıcı

Bir zamanlar İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak için inşa edilen bu sarnıç, zamanla şehrin gizli tarihine tanıklık etmiş ve maceraperest ruhları kendine çekmiştir. Gelin, bu saklı hazineyi birlikte keşfedelim!

İstanbul, tarih boyunca pek çok sırrı barındıran bir şehir olmuştur. Ancak şehrin altındaki gizemli dünya, belki de en büyüleyici sırları saklayan yerdir. Bu sırlardan biri de Yerebatan Sarnıcı'dır. Sessiz sedasız, İstanbul'un kalabalık sokaklarının altında yatan bu muazzam yapı, bir zamanlar şehrin su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiştir. Ancak zamanla, sadece bir su deposu olmaktan öteye geçerek İstanbul'un gizli geçmişinin tanığı haline gelmiştir. 

                                                                          İstanbul'un Altındaki Saklı Hazine: Yerebatan Sarnıcı

Yerebatan Sarnıcı, Bizans İmparatoru I. Justinianus döneminde MS 6. yüzyılda inşa edilmiştir. O dönemde İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak için yapılan bu sarnıç, yaklaşık 80.000 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Ancak sadece işleviyle değil, mimarisi ve süslemeleriyle de dikkat çeker. Sarnıcın içinde bulunan 336 adet granit sütunun her biri, ayrı bir hikayeyi anlatır gibidir.

Medusa Heykelleri: Sarnıcın Gizemli Bekçileri

Yerebatan Sarnıcı'nın en dikkat çeken özelliklerden biri de, sarnıcın sütunlarının bazılarının üzerinde bulunan Medusa başlıklarıdır. Bu başlıkların, sarnıcın inşası sırasında neden ve nasıl buraya yerleştirildiği hala tam olarak bilinememektedir. Ancak bu heykellerin Bizans Dönemi'ndeki inşaatçılar tarafından eski eserlerin parçaları olarak kullanıldığı düşünülmektedir.

                                                                                 İstanbul'un Altındaki Saklı Hazine: Yerebatan Sarnıcı

Medusa heykellerinin sarnıcın içinde bulunmasının nedenlerinden biri, koruyucu bir amulet olarak kullanılmış olabilecekleridir. Efsanelere göre Medusa'nın yüzüne bakanlar taşa dönüşür, bu da sarnıcın korunmasına yardımcı olabilir. Günümüzde ziyaretçiler sarnıcın içinde dolaşırken bu heykelleri görebilir ve bu gizemli yapıyı daha da ilgi çekici hale getirir.

Restorasyon Süreci

1545 yılında Fransız bilim insanı ve tarihçi Pierre Gilles, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u ziyaret eder. Gilles'in bu ziyareti sırasında, şehrin altında bulunan eski bir su deposunu keşfeder. Su sızıntıları nedeniyle su birikintisi olarak tanımladığı bu yapı, aslında İstanbul'un en büyük sarnıcı olan Yerebatan Sarnıcı'dır. Yerebatan Sarnıcı'nın keşfiyle birlikte, bu gizemli yapıya dair merak artar. Ancak sarnıcın tam boyutu ve önemi, o dönemde tam olarak anlaşılamaz. İlerleyen yıllarda, sarnıcın daha detaylı bir şekilde incelenmesi ve restore edilmesi süreci başlar. Uzmanlar, sarnıcın tarihî ve mimarî önemini anlamak için titiz bir çalışma yürütürler. Hasar görmüş alanlar onarılır, sızıntılar giderilir ve yapısal bütünlük sağlanır. Sonuç olarak Yerebatan Sarnıcı tekrar ziyaretçilere açılır ve İstanbul'un tarihî ve kültürel mirası arasında önemli bir yer tutar.

İstanbul'a gelen herkesin mutlaka görmesi gereken Yerebatan Sarnıcı sadece bir yapı değil, aynı zamanda şehrin gizli tarihini ve kültürünü keşfetmenin eşsiz bir yoludur. Sessiz sedasız tanıklık ettiği geçmişiyle ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar ve İstanbul'un altındaki saklı hazineyi keşfetme fırsatı verir.

Yerebatan Sarnıcı'nı keşfetmek için İstanbul'a geldiğinizde bu büyüleyici yapıya adım atmayı unutmayın.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.