Hüzünlü Art İzlenimci Ressam: Vincent Willem Van Gogh

Kültür ve Sanat - 15 Şubat, 2021 - Okuma Süresi: 8 Dk.

15 Şubat, 2021

Hüzünlü Art İzlenimci Ressam: Vincent Willem Van Gogh

Batı dünyası sanat tarihinin en bilinen kişilerinden biri ve art izlenimci ressam olarak adından söz ettiren Vincent Willem Van Gogh'un tablolarının altında yatan hikayeleri sizler için derledim. Her tablo altında bambaşka bir hikaye barındırırken bizler de Van Gogh'un keder ve hüzün dolu hayatına misafir olalım istedim.

Vincent Willem Van Gogh, Batı dünyası sanat tarihinin en bilinen kişilerinden biri ve art izlenimci ressam olarak biliniyor. Vincent Van Gogh’un yaşama veda ederken son sözleri “Keder sonsuza dek sürecek” olmuştu, o bu dünyada anlaşılamamış ve kalbinde yüzlerce hayal kırıklığı biriktirerek veda etmişti dünyaya. Ben de hüzünlü tabloların ardındaki hikayenin ne olduğunu merak ettim ve başarılı bir ressam olan Van Gogh’un hayatını kaleme aldım. Keyifli okumalar!

"Keder sonsuza dek sürecek..."

1. Çocukluğu ve Hüznün Başlangıcı

Vincent Van Gogh, 30 Mart 1853 tarihinde Hollanda’da başladı yaşamına. Babası yoksul bir köy papazı, annesi ise bir çiftçinin kızıydı. Anne ve babanın Vincent’ten başka beş çocuğu daha vardı. Hüzünlü ressamın okul hayatı maalesef pek parlak değildi ve 12 yaşında her şeyi yavaş anlaması sebebiyle okulu bıraktı. 16 yaşında La Haye’de sonra Brüksel’de Goupil galerisinde satış memurluğu yaptı, 1873’te ise galerinin Londra şubesine gönderildi. Burada yaşadığı evin sahibinin kızına âşık oldu, onunla evlenmek istedi ve reddedildi. Bu ressamın ilk ruhi bunalımıydı ama son değildi. Daha sonra Van Gogh Londra’dan Paris’e kaçtı, orada da yapamayacağını anlayınca evine geri döndü.

2. Çağdaş İsa: Vincent Van Gogh

Bir süre ne yapmak istediğine bir türlü karar veremeyen ressam boşluğa sürüklendi, resim galerilerini ve müzeleri dolaştı, resimler yaptı. Lisan öğretmenliği, rahip yardımcılığı, kitap satıcılığı gibi birçok işlerle uğraştı. İlahiyat dersleri alıp madenlerde papazlık bile yaptı. Tüm bunlar yaşanırken hüzünlü ressam sefalet içinde bir yaşam sürüyordu. Van Gogh Boringe madenindeki işçilere yardım etmek için verdiği savaş ile madencilerin gözünde çağdaş İsa olmuştu, madenciler artık hüzünlü ressama çağdaş İsa gözüyle bakıyorlardı. 

3. Papazlıktan İnançsızlığa Giden Yolda Hüzünlü Bir Ressam

Van Gogh günden güne çöktüğünü hissediyordu, verdiği bu savaş onu fazlasıyla yormuş ve üzmüştü. Hasta olmuş ve parası kalmamıştı, hayatını köylülerin ona verdiği sadakalar ile devam ettirmeye çalışıyordu. Kardeşi Theo ölmek üzere olan Van Gogh’u oradan kurtardı ve Brüksel’e götürdü. Ressamın hayatı kurtulmuş, yoluna girmişti belki ama ruhundaki yaraların izleri o kadar da kolay kapanacak gibi durmuyordu. Yaşadığı aşk acısı, madenciler için verdiği savaş ve bu gerçeklerle yüzleşmek ona Tanrı inancını kaybettirmiş, hüzünlü ressamımızın bir boşluğa düşmesine neden olmuştu.

4. Yeni Hayata Atılan İlk Adımlar

Hüzünlü hayatı sonrası gelecekte tabloları ile sanat dünyasına yön verecek ve adından çokça bahsettirecek olan olan başarılı ressamımız Van Gogh, Brüksel’de yepyeni bir hayata adım atmıştı. Van Gogh, Brüksel’de ressam Ridden van Rappart ile tanışmış ve ondan resim dersleri almaya başlamıştı. Kardeşi Theo, Van Gogh’un resme olan ilgisi ve yeteneğini fark etmişti ve kardeşine bu konuda elinden gelen her türlü maddi olanağı sağlamıştı. Van Gogh ise çoktan anatomi ve perspektif öğrenerek kendini geliştirmeye başlamıştı.

5. Van Gogh’un Bitmek Bilmeyen Hayal Kırıklıkları

Hüzünlü ressamımızın yaşadığı hayal kırıklıklarının ardı arkası gelmiyordu. Van Gogh Ursula’dan sonra dul kuzeni Kate’e âşık olmuş ve Kate ile evlenmek isteyen ressam ona evlenme teklifi etmişti. Sonuç ise ne yazık ki değimemiş ve Van Gogh ikinci kez reddedilmişti. Bu sefer bu konuda tecrübeli olan Van Gogh aynı bunalıma kendini yeniden kaptırmadı ve resimlerine sarılmayı tercih etti. 1883’e kadar La Haye’de kalan ressam, Mauve’dan resim dersleri aldı. Van Gogh için artık hayat boyaları ve fırçalarından ibaretti. İlk yağlı boyasını da bu süre içinde resmetti.

6. Kapıda Bekleyen Yeni Kalp Kırıkları

Hüzünlü ressamımız Van Gogh’un yüzü konu aşk olduğu zaman bir türlü gülmüyordu. Bir süre boyunca Maria Hoornik isminde bir fahişeyle aynı evi paylaşan Van Gogh bu ilişki ile kardeşi Theo’nun onayını maalesef alamadı. Ailesinin yanına dönen Van Gogh, burada da komşusu Margot Begemann isminde bir kadınla görüşmeye başladı. Hayal kırıklıklarına doymuş olan ressamımızın sıradaki engeli ise ailesiydi, ailesi Van Gogh’un Margot ile evlenmesine müsaade etmedi. Margot bu durum karşısında buhrana düştü ve intihar etti. Yaşanan bu durum ressamı oldukça derinden sarsmış ve hüzünlü ressamımız kendini yeniden bir çıkmazda bulmuştu.

7. Hüzünden Doğan ve Sanata Atılan Adımlar

1885’te babasını kaybeden Van Gogh Paris’e kardeşinin yanına taşınmış ve bir resim atölyesine yazılmıştı. Van Gogh, burada emperyonist ressamlar ile tanışma fırsatı da elde etmişti. Kardeşi Theo bu sırada Van Gogh’a resim konusunda her türlü maddi desteği sağlamaya devam ediyordu. Van Gogh Paris’te geçirdiği süre zarfında 200’ü aşkın resim yaptı. Artık hayat Van Gogh için resimlerden ibaretti.

8. Kelimelerden Boyalara Dökülen İç Hesaplaşma

Vincent’in kalbinde türlü türlü hayal kırıklıkları, bitmeyen acılar ve sarılamayan yaralar vardı, bunları kelimeler ile ifade edemeyen hüzünlü ressamımız hislerini kağıda dökmeye karar verdi. Çizdi, çizdi ve çizdi… Resim yapmak Van Gogh için artık hayatın vazgeçilmez bir parçası olmuştu. Fırçayı bir kenara bırakan ressam boyayı tuvalinin üzerine sıkıp parmaklarını kullanıyor, bundan tatmin olmayıp boyalarını yiyor hatta yemeklerine bile katıyordu.

9. Kulağını Kesen Ressam: Vincent Van Gogh

1988’de Lautrec’in tavsiyesine uyan ressam Güney Fransa’da bir kasabaya yerleşti ve en ünlü resimlerini burada çizdi. Hüzünlü ressamımız Gauguin ile beraber yaşamaya başlamıştı. bu kasaba Van Gogh’a iyi geliyordu ancak  yaz aylarında bunalmasına sebep oldu, Gauguin ile yaşamak artık ona eskisi gibi haz vermiyordu. Bir gün Gauguin’e sinirlenen ressam sinirle eline usturasını aldı ve arkadaşının boğazına dayadı. Gauguin kendini korudu fakat hırsını alamayan Van Gogh o sinirle kendi kulağını kesti. Daha sonra kestiği kulağını götürüp bir fahişeye verdi.

10. Hüzünlü Ressamın İntiharı Ve Ölümü

O günden sonra Gauguin evden kaçarak ayrılmış, Theo ise kardeşinin yanına gelerek onu hastaneye yatırmıştı. Van Gogh hastanede tedavi gördüğü sırada hayaller görmeye başlamıştı, daha sonra ise kendi isteğiyle bir akıl hastanesine yattı. Tedavisi biten ressamı kardeşi Paris’e götürdü. Van Gogh 27 Temmuz günü resim yapmak için gittiği tarlada kendini bir silahla karnından vurarak intihar etti. Doktorların elinden geleni yapmasına rağmen yaranın kaptığı iltihap sebebiyle 29 Temmuz günü hayata veda etti ressam. Yaşadığı bu hayatta bir türlü düzlüğe çıkamayan, yürüdüğü yokuşlardan bitap düşen hüzünlü ressamımızın son sözü kardeşine söylediği “Keder sonsuza dek sürecek.” olmuştu. Bu dünyadan göçerken bile kederin bitmeyeceğini biliyordu Van Gogh.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.