Film İncelemesi: Oppenheimer

Filme gitmeden önce yorumlara bakan değerli okuyucu, senin için bu yazıda son zamanların sinema dünyasında ses getiren ve 21 Temmuz’da vizyona giren Oppenheimer filmini inceledik!

Nolan’ın Oppenheimer’ı 

Efsane yönetmen Christopher Nolan’ın çok beklenen yeni filmi Oppenheimer, atom bombasının arkasındaki isim olan Robbert Oppenheimer’ın hikayesini anlatıyor.

Filmde normalde izleyicilerin yan yana görmeye alışık olmadığı isimler bulunuyor. Cillian Murphy (J. Robert Oppenheimer), Emily Blunt (Kitty Oppenheimer), Matt Damon (Leslie Groves Jr.), Robert Downey Jr. (Lewis Strauss), Florence Pugh (Jean Tatlock), Josh Hartnett (Ernest Lawrence), Casey Affleck (Boris Pash) ve Rami Malek (David Hill) kadrosu, başarılı şekilde 2. Dünya Savaşı'nın final hamlesinin arka planını bir büyüteçle izleme hissi uyandırıyor.

Inception, Instersteller, Tenet’ten sonra daha gerçekçi bir hikâye anlatmaya karar veren Nolan; Oppenheimer’da diğer filmleri gibi hikâyeyi düz bir şekilde anlatmıyor. Filmin başlarında Nolan, Yunan Tanrıları'ndan alınıp insanlara verilen ateşin kötü şeylere yol açtığını vurguluyor. Oppenheimer’ın lakabının ‘’Atom bombasının babası’’ olarak geçmesi de bunu açıklıyor. Filmde zamanın gerisine ve ilerisine gitmek izleyicinin Oppenheimer’ın duygularını daha iyi anlamasına yol açarken seçimleri yüzünden kötü hisseden ancak yaptığı seçimleri geriye dönüp değiştiremeyeceğini anlayan Oppenheimer, zamanının ve kararlarının içinde sıkıştığına şahit oluyor. Filmin diğer Nolan filmlerinden farkı, ana karaktere daha çok odaklanmasıdır. Normalde senaryolar 3. tekil şahış olarak yazılırken Nolan, bu filmi Oppenheimer’ın bakış açısıyla yazmıştır. Bu sayede izleyici Nolan’ın karaktere ne kadar odaklandığını da anlamış oluyor. İzleyiciler küçük rollerde Oscar ödülü almış diğer oyuncuları da görebilir. 

Pandemiden dolayı insanların daha çok dijitale yöneldiği ve sinemaya ilgisinin azaldığı bu dönemde Nolan, insanları tekrar salonlara çekmek için elinden geldiğini yapmış. Filmin çoğunluğu diyalogtan oluşsa da filmin en önemli anlarından biri atom bombasının ilk defa patlatıldığı, dünyanın kaderini değiştirdiği triniti testiydi. İzleyici bu sahnede gerilim ve hüznü aynı anda yaşayabilir.

Oppenheimer Nolan’ın en politik filmlerinden biri olabilir. Günümüzde silahların ya da bombaların ağırlığını anlamayan ve bu araçların bir şeyleri yok etmek için yapıldığını unutan insan sayısı ne yazık ki çok fazla. Nolan izleyiciye savaşın ve yıkımın bütün ağırlığını veriyor. Ayrıca bilim insanları teknolojiyi ilerletirken nasıl sorumluluklar almalı, tüm araştırmaları devletlerle veya insanlarla paylaşmalı mı sorularını da soruyor. Yapay zekanın dünyayı değiştirme eşiğinde olduğu bu dönemde Oppenheimer’ı izlemek izleyiciye anlamlı gelebilir. Günümüzde sosyal medya şirketlerinin algoritmalarını hazırlayan ve sebep oldukları bağımlılığı fark edip şirketlerinden ayrılıp insanları bu konularda bilinçlendirmeye çalışan bir sürü insan var. Bu insanlar Oppenheimer kadar büyük bir yıkıma yol açmamış olsalar da büyük ihtimalle benzer bir pişmanlık yaşıyorlardır.

Nolan, Oppenheimer’da hiç görsel efekt kullanmadığını ekranda her şeyin gerçek olduğunu söylüyor. Yönetmen filmi özel Imax film kameraları kullanarak çekti. Günümüzde filmlerin %99’u dijital kemaralarla çekiliyor. Eskiden görüntüler filmlere kaydedilerek çekilirdi ve yine filmler kullanılarak sinemaya aktarılırdı. Günümüzde bu yöntem zahmetli ve pahalı olduğu için bunu sadece Tarantino, Nolan ya da Jordan Peele gibi yönetmenler kullanabiliyor. Oppenheimer filmi 70 mm İmax film formatında dünyada sadece 30 sinemada çıkacak. Nolan seyircinin filmin en net halini bu formatla izleyebileceğini söylüyor. Ülkemizde çoğu Imax salounu şimdiden dolmuş görünüyor. İnsanların telefonlarından film izlediği bu dönemde Nolan sinema deneyimini bu tarz yöntemlerle öne çıkarmaya çalışıyor. Oppenheimer dünyada çok az kişi tarafından en iyi formatında izlenecek olsa bile bir yönetmenin bu kadar detaycı olduğunu bilmek güzel bir şey olabiliyor. Tabii bu projeksiyon olayının filmin reklamı için kullandığını unutmayın.  

Filme gideceklere tavsiyeler:

Film hızlı ilerlediği ve zamandan zamana atladığı için bazen her şeyi anlamayabilirsiniz. Nolan her filminde bu şekilde tempolu ilerlemeyi ve bir yerden bir yere atlamayı seviyor. Filmde sonlara doğru her şey net bir çizgiye oturuyor. Nolan’ın anlaşılmamayı sevdiğini unutmayın. Ayrıca filmi izleyenlerin önerisi imkânınız varsa Imax’te yoksa da bulunabilecek en büyük salonda izlemeniz.