Bizi Büyüten Bir Hikaye: Frances Ha

Kültür ve Sanat - 14 Aralık, 2020 - Okuma Süresi: 3 Dk.

14 Aralık, 2020

Bizi Büyüten Bir Hikaye: Frances Ha
Kredi: USA TODAY

2013 yılında gösterime girmiş Frances Ha, herkesin bir yerden ortaklık kurabileceği yaşamın içinden bir büyüme hikayesini konu alıyor. Gelin bu filmin detaylarına inelim:

Frances Ha. Noah Baumbach imzalı filmde başrolü Greta Gerwig üstleniyor. Senaryo ise Greta Gerwig ve Noah Baumbach’ın ortak eseri. 2013’te gösterime giren film birçok eleştirmenden tam not almış, birçok ödüle de aday gösterilmiştir. Frances Ha, hepimizin bir yerden ortaklık kurabileceği yalın ama kendisini iyi anlatan bir büyüme hikâyesi ve tüm kayıplara rağmen “ben” olmanın haklı zaferi...

Bu hafta sizler için önermek istediğim film: Frances Ha. Noah Baumbach imzalı filmde başrolü Greta Gerwig üstleniyor. Ona Adam Driver ve Mickey Sumner gibi isimler eşlik ediyor. Senaryo ise Greta Gerwig ve Noah Baumbach’ın ortak eseri.

2013’te gösterime giren film birçok eleştirmenden tam not almış, birçok ödüle de aday gösterilmiştir. Frances Ha, hepimizin bir yerden ortaklık kurabileceği yalın ama kendisini iyi anlatan bir büyüme hikâyesi... Noah Baumbach bizi çok büyük dünyaların büyük dertlerine değil de bizim içinde olduğumuz bazen birebir yaşadığımız sıkıntılarımıza götürüyor. Frances, New York’ta en yakın arkadaşı Sophie ile bir dairede yaşıyor, dans ediyor ve hiç yıkılmayacağını sandığı hayaller kuruyor. Sophie ise onun tersine hayallerdense gerçeklere daha yakın bir hayat sürüyor. Frances, hayallerinde ısrarcı, sakin ve muzip birisi; her nasılsa olaylara bir şekilde gülmeyi başarıyor. Bir dans ekibinde stajyer dansçı olarak çalışır ve en büyük hayallerinden birisi ana ekibe kalıcı olarak dâhil olmaktır. Kendisi olmaya çalıştığı bu süreçte hayallerine ilk darbelerinden birini en yakın arkadaşı vuruyor. Sophie ile hiç ayrılmayacağını, hep beraber yaşayacaklarını sanırken Sophie birden bire başka bir eve taşınıyor.

Ardından Frances, kirayı tek başına ödeyemeyince başka birilerinin yanına taşınıyor. Arkadaşları Frances’i genelde bir çocukmuş gibi görüyor, bazense hayalleri hakkında olur olmadık yorumlarda bulunuyor. Oysa Frances de onların siyah beyazdan grileşmiş o hayatlarını görüyor ve kabullenmiyor sanki. Buna rağmen kırıcılaşmıyor. O “hataya benzeyen şeyleri” seviyor ve belki de “undateable (çıkılamaz)” ilk insan oluveriyor hayatımızda. Hayatta en çok sevdiği şeylerden dansta da işler bir türlü yürümeyince Frances’in göçebe hayatı başlıyor. Ekonomik sıkıntılarla birlikte hiç de iyi olmayan birtakım gerçeklerle yüzleşiyor. Sevmediği işlerde çalışmak zorunda kalıyor.

Sophie’yi sevmeyi hiç bırakmasa, dansı hobi olarak yapması gerektiğini öğrense de tutunuyor gri gerçeklere ve her hareketiyle tekrar tekrar renklendiriyor hayatını. Bir şekilde törpülenmek zorunda kalsa da yolunu buluyor. Çünkü o ne olursa olsun kendisi olmayı biliyor. Kendi evini tuttuğunda ismini bir türlü sığdıramadığı isimlik bizim için belki kendisi olma yolunda ondan gidenlere işaret etse de... Buna rağmen o dağınık, sakar kadının yüzünde üstesinden gelmenin haklı zaferini büyük ve yapayca olmaksızın, içten bir gülüşle görüyoruz işte. Tüm kayıplara rağmen “ben” olmanın haklı zaferi...

Filmin sonunda Frances’in o yıkılmamış ama mağrur gülümsemesiyle biz de bir adım büyüyoruz belki de.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.