Otomatik Portakal Kitap İncelemesi

Kitap - 14 Ağustos, 2023 - Okuma Süresi: 5 Dk.

14 Ağustos, 2023

Otomatik Portakal Kitap İncelemesi

Anthony Burgess tarafından kaleme alınan ve yayımlandığı günden itibaren kült roman olma özelliğini kaybetmeyen Otomatik Portakal kitabının spoiler içeren bir incelemesini yaptım. Keyifli okumalar!

Otomatik portakal kitabı; her gece sokaklarda gezerek çeşitli suçlar işleyen, kamu düzenini bozan eylemlerde bulunan bir çetenin liderine ve başına gelenlere odaklanıyor. Çeteninin lideri henüz on beş yaşında olan Alex, daha önce ıslahevinde bulunmasına rağmen buradan ayrıldıktan sonra toplum düzenini bozacak eylemlerine devam ediyor. Çetenin diğer üyeleri ise Alex'in kendini lider ve diğer üyelerden üstün olarak görmesinden oldukça rahatsız. Bunun üzerine çete üyeleri bir plan hazırlıyor ve böylece Alex hapis cezasına çarptırılıyor. Alex hapis cezasına çarptırıldıktan ve hayatının bir süresini böyle geçirdikten sonra hükümet suçluların tekrar topluma kazandırılabilmesini sağlamak maksadıyla bir tedavi geliştiriyor ve bu tedavi de ilk olarak Alex üzerinde deneniyor. Söz konusu deney kapsamında ana kahramanımıza düzenli olarak iğneler vuruluyor, çeşitli şiddet eylemleri içeren filmler izletiliyor. Anthony Burgess'ın kitabında bahsettiği bu deney Pavlov deneyi ile benzer nitelikte. Zaten yazarın da kitabı kaleme almada çıkış noktası Pavlov kanunlarının uygulanmasının beraberinde getirebileceği etik sorunlar.

Kitapta iyi ya da kötü nedir, insanın özgür iradesi var mıdır, kötüyü seçme imkanımız elimizden alınmış olsaydı bu bizi iyi bir insan yapmaya yeter miydi gibi felsefi birçok soru tartışılmış. Alex uygulanan deney sonucunda ne zaman bir kötülük yapmaya kalksa fiziksel olarak acı çekiyor ve bu yüzden eylemleri sadece teşebbüs aşamasında kalıyor. Kitabın bir diğer karakteri olan bakan açısından bakıldığında deney başarıya ulaşmış denebilir. Çünkü bakana göre kötülük, tedavi edilmesi gereken bir hastalık; önemli olansa suçlunun topluma kazandırılması. Olayı ahlaki açıdan irdeleyen rahibe göreyse Alex'in elinden alınan sadece iyiliği seçebilme imkanı değil, onun elinden alınan kişiliği. Rahip bu düşüncesini şu sözlerle ifade ediyor: ''İyilik kişinin içinden gelir, kişi iyiliği seçebilmelidir. Kişiye seçme hakkı tanınmazsa, o kişiliğini yitirir''. Bu noktada birbirleriyle çatışan iki görüş var. Bakanın bakış açısından hareketle önemli olan netice, yani artık Alex'in istese de istemese de kötülük yapamayacak olması. Rahip ise kişinin iyiyi ve kötüyü seçebilme şansının elinden alınmasının ahlaki olmadığını ve belki de kötülüğü seçen birinin gerçekte iyiliğe zorlanan birinden daha ahlaklı sayılabileceğini savunuyor.

Tanrı biz kullarından ne istiyor? Tanrının istediği iyilik mi yoksa iyiliği seçebilme şansına sahip olabilmek mi? Kötülüğü seçen biri gerçekte iyiliğe zorlanan birinden daha mı geçerli Tanrı'nın gözünde?

Tedaviden sonra Alex'in hayatı beklenilen gibi olmuyor. Ailesini, kardeşim dediği arkadaşlarını kendisinden umudu kesmiş olarak gören ana kahramanımız dünyada yapayalnız kaldığının bilincine varıyor. Kendisini hükümete karşı bir propaganda aracı gibi gören grubun içerisine düştükten sonra bu grubun planı çerçevesinde hayatına son vermeyi deniyor fakat başarılı olamıyor. Hastaneye kaldırıldığındaysa tekrardan kötüyü seçebilme yeteneğini kazandığını fark ediyor. Kendisine yeni bir çete kuruyor, tıpkı tedaviden önceki hayatı gibi sokaklarda terör estirmeye devam ediyor. Bu noktadan itibaren kitap bir başka felsefi soruyu mercek altına almaya başlıyor: Kötülüğün kaynağı nedir, insan neden kötülük yapar?

Ailesi gayet sıradan ve anlayışlı insanlar olan Alex, herhangi bir psikolojik sorunu da olmamasına rağmen kötülük yapmayı zevk aldığı bir oyun gibi görüyor. Ancak kitabın oldukça eleştirilen son bölümünde ana karakterimiz bir anda yaptığı tüm kötülüklerden, insanlara verdiği tüm zararlardan sıkılıyor. Her gece sokaklara çıkıp insanlara zarar vermek, suç işlemek gözüne eskisi kadar eğlenceli gelmemeye başlıyor. Artık yaşı da ilerlemiş olan Alex, hayatında sıcak bir yuvanın eksikliğini duymaya başladığını ve hayatının geri kalan kısmında bunun için çabalayacağını okura iletiyor ve kitap da böyle sona eriyor. Buradan hareketle Anthony Burgess'ın kötülüğün kaynağını hazlar olarak gördüğü yorumu yapılabilir. Zira sırf hazları için kötülüğü seçen Alex, artık kötülük yapmak haz vermediğinde iyiliği seçer hale gelir.

Otomatik Portakal Kitap İncelemesi

İyilik, kötülük, özgür irade gibi kavramları tekrar sorgulamamızı sağlayan ve kaleme alındığı dönemin değişim sancısını ince ince işleyen Otomatik Portakal eseri kuşkusuz tüm zamanların en sarsıcı romanlarından.

                                                                              

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.