Kitap İncelemesi: Körlük-Jose Saramago

Kitap - 17 Nisan, 2023 - Okuma Süresi: 3 Dk.

17 Nisan, 2023

Kitap İncelemesi: Körlük-Jose Saramago

Roman körlüğün salgın gibi yayıldığı bir ülkede geçmektedir. Körlük yüzünden topluma korku ve panik hali hakimdir. Bu ülkede sadece bir kişi görmektedir. Bu romanı onun gözünden birlikte inceleyelim.

Bir ülkede körlük salgını başlıyor. İlk körler, hastalık daha fazla yayılmasın diye zorla toplanarak eski ve boş olan akıl hastanesine kapatılıyor ve karantinaya alınıyorlar. Bu hastanede toplumun farklı statü ve katmanlarından, farklı görüş ve düşünceleri olan insanlar bulunuyor. Dikkat etmemiz gereken bir yer var; göz doktorunun karısı, kör olmuyor ama eşini bırakmak istemediği için onunla birlikte bu hastaneye geliyor. Bu ülkede yalnızca göz doktorunun karısı kör olmuyor. Doktorun karısı dışında körlük çok büyük bir hızla her yere yayılıyor. Bunun üzerine ülkedeki insanlar neye uğradıklarını şaşırıyorlar. İlerleyen süreçte bütün sistemin yıkıldığı ortaya çıkıyor. Toplumda yaşanan yozlaşmalarla birrlikte Freud’un sözünü ettiği ilkel benliğin kendisini hissettirdiğini ve dayattığını görmeye başlıyoruz.

Kitap İncelemesi: Körlük-Jose Saramago

Roman boyunca isimleri verilmeyen ama anlatılmak istenen rollerine göre isimlendirilen kişiler karşımıza çıkıyor. Örneğin; göz doktoru, göz doktorunun karısı, ihtiyar adam, gözlüklü kız vs. bu karakterlerin kör olduktan sonra salgından önce bir suç olarak görülebilecek şeyleri suç olarak görmemesi, toplum değerlerine aykırı ve halihazırda zaten suç olan birçok şey yapılıyor. Mesela hırsızlıklar son derece normal oluyor. Tacizlerin sıradan karşılandığı, cinayetlerin olduğu, insanların herkesin önünde tuvalet ihtiyacını giderdiği bir ortama doğru gidiliyor. Peki neden bu suçlar işleniyor? Neden meşru sayılıyor? Veya kaçınılmaz olmasının nedeni nedir? Çünkü hiç kimse görmüyor. Hiç kimse tanıklık, şahitlik yapmıyor. Hiç kimse gözleriyle birbirini denetimi altına almıyor.

 

Kitap İncelemesi: Körlük-Jose Saramago

Bu romanda ilgi çekici olan bazı ayrıntılar var. Mesela Saramago bize, kahramanları aracılığıyla bu körlüğü şöyle tarif ediyor: Körlük, genelde bir karanlık, siyah ve dipsiz bir karanlık olarak tarif edilir. Oysaki romanda ki körlük tarifinde ''süt beyazı bir deniz'' tarifi var. Biz bu süt beyazı denizi farklı şekillerde yorumlayabiliriz. Örneğin, çok güçlü bir ışığın insanı kör etmesi gibi. Bu aslında anlaşılabilir bir durumdur. Peki bu güçlü ışık neyi temsil ediyor?  Bence medeniyetin parıltısıdır. Yani daha doğrusu bize medeniyet olarak dayatılanın parıltısıdır ve o parıltının gerçeklerin birçoğunu görmemizi engellemesidir. Bu perspektiften baktığımız zaman roman farklı bir boyut kazanıyor. İlerleyen safhalarda çok kötü şeyler yaşanıyor. Bir kâbus ülkesine dönüşüyor. Yalnızca doktorun karısı kör olmuyor. Bunun sebebi ise bu olaylara tanık olacak bir şahide veya tanığa ihtiyacımız vardı. Bütün yaşananları görebilecek ve bize anlatacak bir kişiye. Bu yüzden doktorun karısı görüyordu. Bir nokta daha var: Medeniyetin onları nasıl kör ettiği... Birdenbire bu körlükten sonra, her şey kaybolduktan sonra ve her şey kaybedildikten sonra belirli bir ahlak üzerine konulmuş sistemin nasıl çökebileceğidir. 

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.