Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

Kitap - 21 Ağustos, 2023 - Okuma Süresi: 3 Dk.

21 Ağustos, 2023

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

Bu yazımda İlhami Algör'ün ayrıca beyaz perdeye uyarlanan olağandışı bir anlatım tarzına sahip "Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku" adlı eserini inceleyeceğim. Detaylar yazımda!

FAKAT MÜZEYYEN BU DERİN BİR TUTKU

Hikayeye göre başkarakterimiz Arif, bir kitap yazmak istemektedir. Ancak filme uyarlandığı haliyle bunu söyleyebiliriz. Çünkü kitabın kendisinde başkarakterin adının Arif olduğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Ayrıca kitap yazdığına dair kesin bilgiler de yoktur ancak filme göre Arif, kitabını yazmak amacıyla İstanbul sokaklarına kendini atar. Yer yer argo konuşan yer yer bitirim tavırlar sergileyen karakter kendi ruh dünyasına dair anlamsız söylemlerde bulunur. Fikrimce karakter şizofrenidir. Karakterin düşünüş tarzında başı ve sonu olmayan herhangi bir kalıba sokulmayan anlamsız söylemler bulunmaktadır. Yapıtın ham haline göre başkarakterimiz eve döndüğünde Müzeyyen ile karşılaşır. Aslında evden çıkarken de Müzeyyen oradadır. Başkarakterimiz evde durmak istemez ve sürekli dışarı çıkarak gözlemler yapmaya başlar. Bu gözlemler sonucunda eriştiği her bilgiyi ve girmiş olduğu her durumu Müzeyyen'e bağlar. Adeta yaşamının anlamı Müzeyyen'dir. Hikayeye göre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, eve sığmıyor...

Başkarakterimiz, Müzeyyen'den kopmak istememektedir. Müzeyyen'siz bir hayat düşünemez hale gelir. "Çıt" sesine kafayı takar. "Çıt" sesi ile bir şeylerin değiştiğini ve dönüştüğünü düşünür. Konuştuğu herkeste, yediği her şeyde, gittiği her yerde Müzeyyen'i görür. Müzeyyen ile bir hale gelir. Yavaş yavaş Müzeyyen'in kendisinden koptuğunu fark eder. Bu sefer de evden çıkmamaya başlar. Müzeyyen'in eşyaları ve hatıraları arasında yine şizofrenik gitgeller yaşar. Müzeyyen ve ilişkileri hakkında tahliller yapar ancak bu tahlillerin sonucu ya komik dörtlüklere ya da anlamsız sonlara bağlanır. Sadri Alışık, Orhan Gencebay gibi isimlerden sözler söyler. Gerçek mi yoksa başkarakterin ruh dünyası mı anlamadığımız anlar yaşanır. Fikrimce bu yapıtın anlamı, içindeki sözlerin ve olayların anlamsız olmasıdır. Hiçbir söz hiçbir olay bir yere bağlanmaz. Karakterlerin geçmişi ve geleceği hakkında asla ciddi bilgiler verilmez. Okuyucu bir anda kendini bir olayın içinde anlamsız sözlerin ya da dörtlüklerin içinde bulur.

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

Fikrimce kitap eksiktir, tamamlanmamıştır. Yazar kitabı kurgulamaya dahi ihtiyaç duymamıştır. Sadece içinden gelenleri yazmış kitabın sonunda ise "bitse ne? bitmese ne?" demiştir. Yani yazar kitabın sonunu da çok umursamamaktadır. Kitapta Müzeyyen hakkında çok bilgi verilmemiştir. Başkarakterin Müzeyyen'i neden sevdiğini bilmemekteyiz. Ya da ilişkilerinin dinamiğine dair bilgiler yoktur. Kitaba göre başkarakterimiz evden çıkar Müzeyyen'i özler ve eve geri gelir. Aslında özlemek için çıkar. Çünkü onu o kadar çok sever ki sevgisi eve sığmayacak hale gelir. Ancak Müzeyyen bunu sapıkça bulur. Kitabın sonlarına doğru bir "çıt" sesi daha gelir. Yazar bir şeylerin değişeceğini bize hissettirir. Müzeyyen'in başkarakteri terk edeceği anlaşılır. Kitabın eksik olması ve sadece yazarın içinden gelenleri yazması kitabı şahsına özgü yapan durumdur. Kitap birçok duyguyu okuyucuya geçiren ancak bir roman ya da hikayeden ziyade ruh tahlilleri barındıran ve şizofreni problemi yaşayan bir insanın aklından geçen her şeyi anlamaya yöneliktir.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.