Beyaz Önlüklü Kahramanların Fakültesi: Tıp

Kampüsten Haberler - 16 Ağustos, 2021 - Okuma Süresi: 8 Dk.

16 Ağustos, 2021

Beyaz Önlüklü Kahramanların Fakültesi: Tıp
Kredi: marionbrun

Ancak bir doktor, hiç görmeyen birini gökkuşağının renklerine kavuşturur. Bir insanın yüreğine dokunabileceğiniz tıp fakültesini gelin her detayıyla beraber öğrenelim.

Yıllardır süregelen ve insanın yaşamını sürdürebilmesi için temel bir bilim olan tıpın tarihinin ne zaman başladığı tam olarak bilinmemekle beraber ilk çağlardan itibaren insanların yaralarını sarma, ağrılarını azaltma ihtiyacı gelişmiş bir teknoloji olmaması nedeniyle doğanın iyileştirici gücüne inanılarak zamanla da yeni teknikler geliştirerek karşılanmıştır.

 

Hekimlik ilk insanla çıkmaya başlamışsa da ilk Tıp büyüğü Asklepios olarak kabul edilmektedir. Tıbbın sembolü olan yılan da Asklepios’un yılanlı asasından kaynaklanmaktadır. Rivayete göre Asklepios şifa veren bu gücünü asasındaki yılandan almaktadır. Bu güçle insanları iyileştirmeye ve ölüleri diriltmeye çalışmıştır.

“PRİMUM NON NOCERE (ÖNCE ZARAR VERME)”

Bir diğer büyük hekimimiz, Tıbbın babası olarak kabul edilen Hipokrat’ın milattan öncelerde söylediği bu söz şu anki Tıp fakültelerinde ilk zamanlardan itibaren öğretilen temel kurallardan biridir. Hipokrat’ın Tıp dünyasına sunduğu katkılar nedeniyle günümüzde mezun olan her tıp fakültesi öğrencisi “Hipokrat Yemini” etmektedir. Geçmişte bilinen İbn-i Sina gibi birçok başarılı hekim olsa da en çok bilinen ve isimlerini Tıp tarihine altın harflerle kazıyan tabiplerimiz Asklepios ve Hipokrat’tır.

 

Zamanla teknolojinin gelişmesi ve insanların inançlarının değişmesiyle hekimlik olarak ayrı bir bölüm ortaya çıkmaya başlamış ve bunun için tahsil alınması zorunlu hale gelmiştir. Ülkemizde de 14 Mart 1827 tarihinde hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi’nin katkıları ve Sultan II. Mahmut’un kararıyla önemli bir adım atılarak Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire kurulmuştur. Bu yenilikçi hareketle beraber bu tarih ülkemizde modern tıp eğitiminin başlangıcı olarak kayıtlara geçmiştir.

İlk Tıp Bayramı ise 14 Mart 1919’da yılında İstanbul’un işgalini protesto etmek amacıyla kutlanmıştır. O dönemin 3.sınıf tıp fakültesinde okuyan öğrencilerinden biri olan Hikmet Boran’ın önderliğinde toplanan tıbbiyeliler, zamanın birçok ünlü tabibinden de büyük destek görmüşlerdir. Görüyoruz ki ülkemizde 14 Mart tarihi tıp fakültesi öğrencileri için gurur verici birden fazla anlam içermektedir.

 

Günümüzde bu tek modern Tıp fakültemizin sayısı, birçok ilde birden fazla olacak şekilde, neredeyse her ilde bulunacak kadar çoğalmıştır. Ülkemizde bulunan Tıp fakültelerinin 74 tanesi devlet üniversitesi iken 30 tanesi vakıf üniversitesidir.

Ülkemizde bulunan toplam 104 adet üniversitenin içinde başarılarıyla ismini duyuran sıklıkla duyuran üniversitelere de değinelim.

  • Taban puanına göre en iyi ilk 5 tıp fakültesi sıralamamızdaki ilk üniversite Medipol Üniversitesi’dir.

İstanbul’da bulunan Medipol Üniversitesi, 2009 yılında kurulmuş bir vakıf üniversitesidir. Dili ise %30 İngilizce’dir.

  • Sıralamamızdaki ikinci üniversite ise yine İstanbul’da bulunan ve bir vakıf üniversitesi olan Koç Üniversitesi’dir. Fakültenin dili %100 İngilizce’dir.
  • Üçüncü sırada İstanbul’da bulunan bir devlet üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’dir.  Fakültenin İngilizce ve Türkçe dil seçeneği bulunmaktadır.
  • Dördüncü sırada ise İstanbul yine yerini kaybetmiyor ve bir vakıf üniversitesi olan Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi yer alıyor. Birçok fakülte gibi dili %100 İngilizce’dir.
  • Beşinci sırada İstanbul’dan biraz uzaklaşarak Ankara’ ya geliyoruz ve bir devlet üniversitesi olan Hacettepe Üniversitesi’ne burada yer veriyoruz.  Hacettepe de öğrencilerine dil seçeneği sunmaktadır.

 

Bunların dışında tercih yaparken dikkat etmemiz gereken birçok faktör bulunmaktadır. Elbette ki ''illa ismini duyurmuş üniversitelere gitmemiz gerekir'' diye bir kural yok. Peki başka neler önemli?

Tıp fakültesinin en önemli derslerinden biri olan anatomide, insan vücudu detaylı olarak incelenir. Vücudumuzda bulunan bazı yapıları tam olarak göremeyince soyut kalır ve tam olarak konuyu anlayamayız. Bu yüzden üniversitenin maket ve kadavra imkanlarını öğrenmek konuyu daha iyi kavramamız açısından önemli. Bir başka önemli ders olan histoloji dersinde ise yine gözle göremeyeceğimiz mikro boyutta yapılara değinildiği için konuyu daha iyi kavrayabilmek adına üniversitenin mikroskop kapasitesinin yeterli olup olmadığı da öğrenilmelidir.

Dersler dışında yurt dışında çalışmak gibi bir düşünceniz varsa üniversitenizin akredite olması gerekmektedir. Her üniversitemizde akreditasyon bulunmamaktadır. Akredite olmayan üniversitelerden mezun olmuş bir kişinin yurt dışında çalışma imkânı yoktur. Bu yüzden böyle bir planınız varsa buna mutlaka dikkat edin.

Tercihlerinizi yaptınız ve beyaz önlüklü bir kahraman olmak için hayata kocaman bir adım attınız. Bu uzun kahramanlık maratonunda sizi bekleyen engeller elbette olacak. Yolun sonunda güzel bir yere varmak istiyorsak eğer çiçeklerin yanındaki dikenlere de alışmak gerek tabii. Güzel ama yorucu yolumuz 6 yıllık bir serüvenle başlayacak. İlk 3 yılı teorik ağırlıklı derslerle geçecek, pratik dersler ise teorik derslere kıyasla biraz daha az olacak. Tıpkı üniversite sınavı gibi olan tüm derslere tek bir sınavda girdiğimiz komite sınavlarına gireceksiniz. 3 yıllık eğitimden sonra 4.sınıfta “Stajyer Doktor” olarak üniformanızı sırtınızda taşıyacak ve artık isminizin yazılı olduğu o yaka kartını taşıyacaksınız. Bundan sonra dersleriniz artık klinik ağırlıklı olacak yani hastanelerde gördüğümüz poliklinik ve laboratuvar gibi bölümleri belli sürelerde gezip sözlü ve yazılı sınavları verdikten sonra yeni bölümlere geçeceksiniz. 6.sınıfa geldiğinizde ise artık “İntern Doktor” unvanını alacaksınız. Buna yarı doktorluk denebilir aslında. Ve gün geldi bin bir emekle kazanıp bin bir emekle okuduğumuz bu fakültelerden de mezun olduk, geçtiğimiz bu zorlu yollar artık “Tıp Doktoru” unvanıyla taçlandırılır.

 

Mezuniyetten sonra her Tıp Fakültesi öğrencisinin devlet tarafından pratisyen hekim olarak ataması gerçekleştirilir. Kimi hekimlerimiz pratisyen hekim olarak kalabilir kimi ise TUS adı verilen Tıpta Uzmanlık Sınavı’na girerek uzman hekim olma yolunda adım atabilirler. TUS’a hazırlık genel olarak 5. ve 6.sınıfta olmaktadır. Dileyen öğrenciler sınava hazırlık için online veya örgün olarak dershanelerden destek alabilir fakat bu tamamen tercihe bağlıdır. Sınavdan sonra puanlarına göre isteyen kişiler tercih yaparak üniversite hastanelerinde veya eğitim araştırma hastanelerinde seçtikleri branşta araştırma görevlisi olup uzmanlık eğitimi alabilirler. Sınavdan istediği puanı alamayanlar ise pratisyen hekim olarak devam edebilirler veya TUS’a tekrar girebilirler. Uzmanlık sınavını kazanıp tercih yapanların zorunlu hizmet görevleri ertelenir. Seçtikleri branşın eğitim süresini tamamlayıp başarılı olanlar ise “Uzman Tıp Doktoru” unvanını alır.

Ülkemizde Tıp Doktorluğunda başarılı bir sürü isim olmakla beraber son zamanlarda isimlerini sıkça duyduğumuz Mehmet Öz ve Aziz Sancar bizlere en güzel örnekleri vermektedirler. Yalnızca Türkiye’ye değil tüm dünyaya yaptıkları çalışmalarla, mesleğe olan sevgileri ve başarılarıyla çalışmanın ve azmin ne kadar önemli olduğunu göstermişlerdir.

 

Tıp fakültesi zordur, uzundur ama eğer seviyorsanız ve burada olmaktan mutluysanız kendinize, hobilerinize, sevdiklerinize zaman ayıramamaktan da korkmayın. Güzel şeylere ulaşmak bazen fedakarlıklar istese de iyileştirdiğiniz bir insanın hayata yeniden dönüşü, hiç görmeyen birine gökkuşağının renklerini gösterebilmek, annesine kavuşmuş çocuğun gözündeki sevinci görmek dikenli yolun sonundaki vazgeçilmez ve eşsiz bir manzaradır.

 

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.