Stockholm Sendromu: Garip Bir Aşk Vakası

Bilim ve Teknoloji - 16 Ağustos, 2021 - Okuma Süresi: 3 Dk.

16 Ağustos, 2021

Stockholm Sendromu: Garip Bir Aşk Vakası
Kredi: 1140 × 502

Hiç birinden hoşlandınız ya da aşık oldunuz mu ? Peki o kişi sizi rehin almış biri olsaydı durumun nasıl olacağını düşündünüz mü? Gelin hep beraber Stockholm sendromunu inceleyelim.

1973 yılında Stockholm'de başarısızlıkla sonuçlanan bir soygun girişimiyle ortaya çıkmıştır. Soyguncular başarısız olunca müşterileri rehin almış ve 6 günlük direniş sonunda tutuklanmışlardır. Aslında buraya kadar her şey normal. Rehineler mahkemede soyguncuların aleyhine konuşmayı reddedip onları savunmaya geçince gelişmeler ilginç bir hâl almaya başlamış. Üstüne üstlük rehinelerden biri soygunculardan biriyle evlenince bu durum bugün Stockholm sendromu olarak ortaya çıkıyor.

Mağdur bireyin kendisini rehin alan, ezen ve güç gösterisinde bulunan kişiye boyun eğmekle kalmayıp sempati duyması sonucu oluşan bu ruh durumu doğrusu bizlere çok da uzak değil. Yeşilçam filmlerinin unutulmaz isimleri Cüneyt Arkın, Kadir İnanır, Tarık Akan, Gülşen Bubikoğlu ve Emel Sayın filmlerinde belki de farkında olmadan işlenmiş olan sendromdur.

Stockholm Sendromu: Garip Bir Aşk Vakası

Bu psikolojik durumun derinlerine inmeye kalkarsak işin içinden çıkamayız fakat kabaca söylemek gerekirse rehinelerin kendisini sanki soyguncuların tarafındanmış gibi hissetmesi ve baskı, şiddet altındayken başkalarının yönlendirmesini, başkalarının vermiş olduğu kararları adeta kendi kararlarıymış gibi özümseyerek kendi isteği ile yaptığını sanarak savunmasıdır. 

Mahsun insanın kendine yapılmış olan zulme sessiz kalıp tahammül etmesidir. Gel gelelim halk arasında bu sendromu yaşayan kardeşlerimize "Ruhunu satmış bu!" da denebilir. Hadi şöyle geniş bir yelpazede düşünelim hep birlikte. Etrafımıza bir göz attığımızda hemen hemen her özel ilişkide görebiliriz bu sendromu. Düşünün ki karşınızda çok sevdiğiniz kız/erkek arkadaşınız var. İşler tıngır mıngır bir şekilde ilerliyor. İlişkiyi belli bir boyuta taşımışsınız fakat her insan ilişkisinde olduğu gibi birtakım hatalar ve farklılıklar var. 

Stockholm Sendromu: Garip Bir Aşk Vakası

Örneğin siz bugün kötü hissediyorsunuzdur ve sahil havası almak istemişsinizdir fakat o akşam ailesiyle çay içmek zorunda bırakmıştır sizi. Partnerinizin bu gibi yanlışlarını heybeye doldura doldura ama bunları sallamaya sallamaya bu ilişkiyi itekleyemezsiniz. Bazı hataları sanki ortada bir hata yokmuş gibi bir denge mekanizmasına oturtarak kendinizi buna inandırarak heybenizi boş tutmak zorundasınız. Bu bir bakıma boyun eğmek ve alttan almaya mazeret uydurmaktan başka bir şey değil.

Baskı altına alınmış olan ve uyuma zorlanan burada baskın/baskıcı tarafın konudan alakasız artı yönlerini o konuyla ilişkilendirir. Bu durum katlanmakla alakalı değil. Acısı varsa tatlısı da var durumudur. Yine şöyle karıştırmamak lazım: "Ağzı kokuyor ama dişleri çok kibar" durumu katlanmaktır. Fakat "Ağzı kokuyor ama dişlerini düzenli fırçalamaya başladı." diye düşünmeye başladıysanız bu durum Stockholm sendromu yolundadır. Ülkemizde birçok insan bunu yanlış tarafa çekmeyi başarmış gibi hissediyorum yine de.

Kendinin ve benliğinin farkına varamamış ve her an kendini teslim etmeye hazır bekleyen güçsüz bireylerin içine düştüğünü iddia ettiği sendromdur. Bu sendromun arkasına saklanarak aslında gayet de bilinçli bir hâlde yaptığı abuk subuk durumlara "Ay ben Stockholm sendromu muydu neydi onu yaşıyorum galiba ya!" diye söylenen insanları çok görüyoruz.

Başka yazılarda görüşmek üzere!

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.