Sevginin Gücüyle İcat Yapan 5 Mucit

Kredi: Wilhelm Röntgen

Tarih bugüne kadar bir sürü buluşa tanıklık etmiştir. Peki bu buluşların ortaya çıkış hikayesini ve arkasındaki sevgi bağını hiç merak ettiniz mi? Bu yazıda sevgileri ve eşleri için icat yapmış mucitlerin hikayesine odaklanıyoruz.

1-) Wilhelm Röntgen :

 

Alman fizikçi Wilhelm Röntgen, katot ışınlarının elektriksel etkilerini gözlemlemek amacıyla araştırmalar yapmaktaydı. Yine bir gün deney yaptığı sırada odada bulunan fosfor kaplı levha üzerinde bir parlama fark etti.
Bu parlamanın sebebini merak edip katot ışınlarını gözlediği  “Crooks Tüpü” nü siyah bir kartonla kapattı. Gözlemlemeye devam ettiğinde oldukça şaşırmıştı. Çünkü  siyah cismin bu parlamayı emeceğini düşünmüştü. Lakin beklediği gibi olmadı ve o gün tüpün içinde katot ışınlarından daha farklı bir ışının olduğunu keşfetti.

Bu ışının ismi bilinmediği için ona “X” ışını adını verdi.

Daha sonraları Röntgen’in eşi Anna Bertha Ludwig elini bu sistemin arasına yerleştirdiğinde ise sonuçlar inanılmazdı. Anna’nın elinin kemiklerinin görüntüsü karşılarında duruyordu.

Bu keşif ve Anna’nın katkısıyla bilimde bir çığır açtılar.

Aşağıdaki fotoğrafta ise Anna’nın elinin kemiklerni, dünyanın ilk röntgen görüntüsünü, görüyoruz:

 

 

2-) Dr. Jakob Christof Rad :

 

Doktor ve endüstri yöneticisi olan Christof Rad; Moravia, Datschitz’de bir şeker fabrikasında çalışıyordu.

O dönemde şekerin günlük  kullanımı  için bir sürü işlem uygulamak, ufak parçalara ayırabilmek gerekiyordu. Bu da bir sürü yaralanmalara sebep oluyordu. Hatta Christof Rad’ın eşi Juliana da şekeri küçük parçalara ayırmaya çalıştığı sırada elini yaralamıştı.

Bunun üzerine Christof Rad işe koyuldu ve daha öncesinde yaptığı, şekeri küçük parçalara ayırmaya yarayan makinesini daha da geliştirip şekeri ev kullanımı için küp şekli haline getirdi.

Ve 1843’ten sonra küp şekerin evlerde kullanımı oldukça yaygınlaştı.

 

 

3-) Arunachalam Muruganantham :

 

 

Hindistan’da yaşayan Arunachalam Muruganantham, karısının regl dönemlerini hijyenik olmayan yöntemlerle atlatmaya çalıştığını görünce aklına bu dahiyane bir fikir geldi :
Karısına olan sevgisini göstermek ve onun daha sağlıklı bir regl dönemi yaşamasını sağlamak için ‘ucuz ped’ tasarlayacaktı.

Önce pamuktan bir ped tasarladı. Ancak karısı bundan hiç hoşlanmayınca Muruganantham daha başka çözüm yolları aramaya girişti. Yaptığı sistemleri kendi üzerinde bile test etmeye çalıştı. Daha başka yöntemler, sistemler denedikçe çevresindekiler onu ‘sapık’ olarak yaftalamaya başladı. Ve bunun üzerine eşi Shanthi ondan ayrıldı.

Lakin başarısızlıklar ve dedikodular onu yıldırmadı ve dört yılın sonunda ped üreten üç makine yapmayı başardı.

Muruganantham’ın bu ‘ucuz ped’ devrimi  hem kadınlara iş imkanı yarattı hem de onun dünyaya açılmasını sağladı.

Ve tabii ki bu başarıdan sonra Shanthi ile tekrar bir araya geldiler.

 

 

4-) John Hammes :

 

 

Mimar ve mucit olan John Hommes, eşi mutfak çöpleriyle uğraşıp yorulmasın diye 1927’de evinin bodrum katında dünyanın ilk çöp öğütücüsünü icat etti.
Üstelik bunu eşine “Seni Seviyorum” notu ile takdim etti.
1935’te icat ettiği bu ürünün patentini alan John Hammes, 1938’de “ln-Sink-Erator” şirketini kurdu.

Aşağıdaki fotoğrafta Hammes'in aldığı patent yer alıyor:

 

5-) Earle Dickson:

 

 

Günümüzde çantamızdan hiç çıkarmadığımız, yaraların ve  kesiklerin kurtarıcısı olan  yara bantları nasıl bulundu hiç düşündünüz mü? İşin içinde yine bir sevgi meselesi var.

Bundan yaklaşık yüz yıl önce Earle Dickson adında bir adam ABD’de pansuman malzemeleri vs. üreten bir şirkette çalışıyordu. 

Dickson’ın eşi Josephine, yemek yaparken sürekli elini kesiyordu. 

Earle Dickson eşinin kesiklerinin daha sağlıklı iyileşmesi ve onu uğraştırıcı pansumanlardan kurtarmak için hemen kolları sıvadı.  Gazlı bez ve cerrahi bant şeritlerini uygun bir şekilde birleştirerek bugünküne benzer yara bantlarını yapmayı başardı. Onun bu ‘yara bantları’ ilk başlarda pek ilgi görmese de sonradan Dickson’ı şirketinin başkan yardımcılığına bile yükseltti.

Bugün, ufak yaralarla başa çıkabilmemizi Josephine ve Earle’e borçluyuz.