Pride Parade: Love is Love

Yaşam Tarzı - 28 Ağustos, 2021 - Okuma Süresi: 5 Dk.

28 Ağustos, 2021

Pride Parade: Love is Love

Homofobiye ve transfobiye son vermek insanların hayatını kurtaracak.LGBTİ+ karşıtı tacizler ve nefret suçları kendisini LGBTİ+ olarak tanımlayan insanları fiziksel ve psikolojik zarara uğrama tehlikesi altına sokuyor. Herkesin yaşama hakkı ve kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı vardır.

Onur ayı olarak anılan pride paradenin öncellikle biraz tarihinden bahsetmek istiyorum. Cinsel tercihleri farklı olan bireylerin hak ve özgürlüklerini savunmak üzere başlayan bu yürüyüşler ilk olarak 1969’da New York’ta başladı. Greenwich Village’taki Stonewall Inn isimli gey bara sık sık düzenlenmekte olan polis baskınlarından biri daha gerçekleşti ve bu kez gey topluluk duruma sessiz kalmamasıyla birlikte bir direniş başladı. Bu direniş elbette bir sonuç verdi ve 1970 yılında lk Gay Onur Yürüyüşü New York’ta ve Los Angeles’ta gerçekleştirildi. Birkaç yıl içinde de ABD başta olmak üzere tüm dünyada LGBTİ+ bireylerinin haklarını savunan çeşitli dernekler kuruldu. Böylelikle eşcinsel evlilikler de yasallaşmaya başladı. İlk olarak 2000 yılında Hollanda’da gerçekleşti.Onur ayı olarak anılan pride paradenin öncellikle biraz tarihinden bahsetmek istiyorum. Cinsel tercihleri farklı olan bireylerin hak ve özgürlüklerini savunmak üzere başlayan bu yürüyüşler ilk olarak 1969’da New York’ta başladı. Greenwich Village’taki Stonewall Inn isimli gey bara sık sık düzenlenmekte olan polis baskınlarından biri daha gerçekleşti ve bu kez gey topluluk duruma sessiz kalmamasıyla birlikte bir direniş başladı. Bu direniş elbette bir sonuç verdi ve 1970 yılında lk Gay Onur Yürüyüşü New York’ta ve Los Angeles’ta gerçekleştirildi. Birkaç yıl içinde de ABD başta olmak üzere tüm dünyada LGBTİ+ bireylerinin haklarını savunan çeşitli dernekler kuruldu. Böylelikle eşcinsel evlilikler de yasallaşmaya başladı. İlk olarak 2000 yılında Hollanda’da gerçekleşti. 

Bugüne gelecek olursak da maalesef ki günümüzde başta kendi yaşadığımız ülke olmak üzere nefret suçu işlenmeye devam ediyor. Tercihleri yüzünden cinsel şiddet, ölüm reva görülüyor. Ya da bu kadar baskıya dayanamayıp intihara sürüklenen onlarca birey oldu ve olmaya da devam ediyor.  En doğal hakları olan sağlıktan bile yararlanamayacak düzeye gelen ve evlerinden atılmaya kadar dehşet bir duruma  dönüşen nefret suçu var. Bunun tek nedeni iste kimlikleri. Kimlikleri yüzünden hayatını kaybeden, yok sayılan bütün bireyler için tam da bugün bunları yazmak istedim. 

Herkes eşit ve özgür doğar. Doğduklarından itibaren eşit haklara sahiptir. O yüzden tekrar ve tekrar LGBTİ+ HAKLARI İNSAN HAKLARIDIR demek istiyorum. Herkesin kendine ait bir kimliği vardır, atanan kimliği kabul etmek zorunda da değildir. Hatta bir kimliğide olmak zorunda değildir. İşte bu noktada saygının ortaya çıkması gerekirken nefret ortaya çıkıyor. Bir ırk diğerinden üstün değildir, bir din diğerinin dininden de üstün değildir. Bir beyaz diğeri siyah diye onu öldüremez. Böyle bir hakkı yok. Kimse kimsenin yaşama hakkını elinden alamaz. Özellikle bu nefret suçu işleyen, homofobik yaklaşımları olan bireylere kendilerine şunları sormalarını istiyorum. Ben (türk, kürt, ingiliz, italyan, müslüman, hristiyan vb.) şu an kabul ettiğim kimliğim yüzünden ölmeyi, yok sayılmayı, cinsel şiddeti hak ediyor muyum? Herkes dönüp kendine bunu sorduğunda hayır ben bu bu olduğum için bunu hak etmiyorum diyecektir. İşte tam da burada LGBT+bireyleri için de aynı şeyi düşünmemiz gerekir. Onlar varlar, var olacaklarda. Nasıl sen bunları hak etmiyorsun diye o bireyler de bunu hak etmiyor. Rengarenk bir bayrağın altında özgürce yaşayabilmek varken, neden kine dönüyor bunlar. Burada tam da devletlerin politikaları ve ideolojileri ciddi rol oynuyor. Eşcinselliğin altında yatan ayrımcılık ve şiddet eylemleri, hükümetlerin politikalarını ve ideolojilerini nasıl şekillendirdiğiyle doğrudan bağlantılıdır. Böylece eşcinsellik, cinsiyetçiliğe ve erkeklerin yüceltilmesine bağlı olarak fiziksel ve sözlü şiddet biçiminde kendini gösterir. Herkes bir ideolojiyi savunabilir, savunmayabilir. Ama herkes birbirine saygı duymak zorundadır.Yoksa nasıl nefretle yaşacağız ya da nasıl insan kalacağız ki? Ayrıca LGBTİ kişilerin eşit kabulü, toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının getirdiği birçok kısıtlamayı ortadan kaldırabilir. Stereotipler, insanların yaşama biçimini tanımlar ve buna kısıtlamalar getirir ve bu nedenle topluma zararlıdır. Bu yargıları dışlayarak, insanlar ayrımcı sosyal kısıtlamalardan kurtulur ve gerçek potansiyellerini gerçekleştirebilirler.

İşte bu yüzden belki bunu okuyanlar olur ve bir nebze katkım olur, empati kurmalarını sağlayabilmeleri için kısa bir şekilde anlatmak istedim. Son olarak o korkulan renklerin nereden geldiklerini ve anlam ifade ettiklerini de yazmak istiyorum. Pembe/ cinsellik, kırmızı/ hayat, turuncu/ şifa, sarı/ günışığı, yeşil/ doğa, turkuaz/ sanat, indigo/ sakinlik ve mor/ruh anlamındadır.

Aşk aşktır arkadaşlar. Ve yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek biz her aşkı savunacağız.

Buraya birkaç film ve kitap önerisi de bırakıyorum. 

Filmler;

Brokeback Mountain (2005)

Weekend (2011)

Paris is Burning (1990)

Kitaplar; 

Göğe Kuşak Lazım. Ahmet Güneş

Gey ve Lezbiyen Yazını Hugh Stevens.

Toplumsal Cinsiyet Yanılsaması Cordelia Fine.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.