Anlamlı Bir Yaşam: Minimalizm

Epiktetos'un ''Bizi rahatsız eden, şeyler değil, o şeylere atfettiğimiz önemdir.'' sözü bizlere minimalizmin kapılarını aralıyor. Minimal yaşamı ele almış olduğum yazımı gelin birlikte inceleyelim.

Önemli olan, hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.

Minimalizm, anlamlı bir yaşamı amaçlayanlara ışık olmaktadır demek hiç de fena olmaz. Kural dayatmaz. Öncelikli olanlara odaklanmak ve diğerlerini hayatımızdan çıkarmak. Minimal yaşamda olay bu kadar basittir aslında. Bu yalnızca eşyalar hususunda değil, yaşamın her alanındaki fazlalıklardan kurtulmaktır. Minimalizmi deneyimleyenlerin aktardıklarına göre hayatın akışına epey katkısı olmakla birlikte bunlardan bazılarını sıralayayım:

Zamanı geri almak, o anı yaşamak, yaşamdan zevk almak, özgürlüğü yaşamak, önemli olana odaklanmak, fazlalıklardan kurtulmak, daha fazla yaratıp daha az tüketmek, ideali bulmak.

Peki yaşamlarımızı, bizi maddi açıdan belirlemekte olan eşyalardan nasıl ayrıştıracağız? Kendimize ne gibi sorular sormalıyız ki minimal yaşama kavuşalım? Bu sorular şunlar olabilir:

• Bu sık kullandığım bir şey mi?
• Bunu en son ne zaman kullandım?
• Bunu bir daha kullanır mıyım, kullanırsam ne zaman kullanırım?
• Bu benim için ne kadar gerekli?
• Bunu tekrar kullanmam gerekirse temin edebilir miyim?

Minimalizmin içerisinde aramamız gereken unsurun mutluluk değil, anlam olması gerektiğini fark etmeliyiz. Hayatın anlamlı bir hal alması gerektiğini bilmeli ve ona göre yaşamımızı şekillendirmemiz gerekir. Mutluluk bir yan üründür. Disiplinli, dikkatli, bilinçli ve belli bir amaca yönelik tasarlanmış bir hayat ise bize uzun süren bir hoşnutluk sağlar. Bundan ötürü anlam, önceliğimiz olmalıdır. Bütün bunların sonucunda hayatın bize getireceği hoşnut ise eşyalardan değil, yaşamın içerisinden sağlanan hoşnutluktur. İsveç Sigorta'nın bir reklamında kullanılan söz, eşyalara yüklenen anlamı tam olarak yansıtıyor:

Arabanız mahvolmuş olabilir ama gününüzün mahvolması gerekmez.

Bir diğer önemli husus, hayatımızda bulundurduklarımızdan sonra bedenimizde, midemizde bulundurduklarımız, tükettiğimiz besinler. Yani aslında sağlığımız. Beslenme düzeni oluşturarak önemli besinlere öncelik vermek, gereksiz (içeriğinde değer barındırmayan) besinleri hayatımızdan çıkarmak ve böylece kaliteli bir yaşama zemin hazırlamak mümkündür. Sonuç olarak kaliteli beslenme de anlamlı yaşamın bir diğer anahtarıdır.

Diğer başlığımız ise ilişkilerdir. Mevcut ilişkilerin anlamlandırılması ve gerektiğinde bitirilmesi veyahut mevcut ilişkiye yön verilmesi de minimal yaşamın içerisinde bulunur. İlişkileri anlamlandırmak insanın hem ruhunu hem de yaşam içerisindeki seyrini etkiler. Sağlıksız ilişkiler de kullanılmayan veya fazlalık olarak görülen eşyalar gibi görülmeli ve tercihimize göre bu durumu sonuçlandırmalıyız. İnsan ilişkileri, maddi manevi alışverişi de temele almasından ötürü gerek duygusal anlamda gerekse hayatın seyrinde kültürel anlamda büyük önem arz eder.  Sonuçta ''Başkalarına katkıda bulunmadığınız bir hayat, anlamı olmayan bir hayattır.'' Anlamlı ilişkilerin 8 ana öğesi vardır ki şunlardır: Güven, dürüstlük, sevgi, önem vermek, destek, ilgi, özgünlük ve anlamak. İlişki demek, her anlamda emek demek. Dolayısıyla yaşamımızda emek harcadığımız her bir konuyu değerli kılmalı, ona önem vermeli ve özen göstermeliyiz. 

Minimal yaşamla ilgili söylenmiş birkaç sözü sizlerle paylaşmak isterim:

• Vazgeçmek özgürleştirir.
• Biz, eşyalarımız değiliz. Sahip olduğumuz şeylerden daha fazlasıyız.
• Eşyalarınızı düzenlemenin en iyi yolu çoğundan kurtulmaktır.
• Mutluluğu aramayı bırakmalı ve onun yerine anlamı aramaya başlamalısınız.
• Eğer gelişmiyorsanız ölüyorsunuz demektir.