Borussia Dortmund’un Rönesansı

Spor - 28 Mart, 2022 - Okuma Süresi: 5 Dk.

28 Mart, 2022

Borussia Dortmund’un Rönesansı

Yıldız transferlere yönelim, borçlarla batmanın eşiğine gelen kulüp, stadyumun satılması, yeni yönetim ve teknik direktör, genç transferlere yönelim, mali durumun toparlanması, ligde başarı ve 2012-2013 sezonu CL finali... Neredeyse batmak üzere olan bir takımın küllerinden doğuşunu okuyacaksınız.

2012-2013 Şampiyonlar Ligi’nde sürprizler bir hayli fazlaydı. Bunlardan biri 1995-1996 sezonundan bu yana ilk kez çeyrek finalde hiç İngiliz takımı olmamasıydı. Galatasaray’ın çeyrek finale yükselmesi de Türk futbol tarihi açısından büyük bir olaydı. Forvet Burak Yılmaz Galatasaray formasıyla attığı 8 golle, Lionel Messi ve Thomas Müller gibi dünya devleriyle gol krallığında üçüncü sırayı paylaştı. Önemli olan bir diğer sürpriz ise Borussia Dortmund’un yer aldığı D grubundan -ölüm grubundan- namağlup olarak birincilikle çıkması, yarı finalde kendi grubundan Real Madrid ile eşleşmesi, elemesi ve finale kalmasıydı. 5 yıl önce herhangi bir Alman’a ya da bir futbolsevere sorsanız size bütün bunların imkansız olduğunu söylerdi.

Borussia Dortmund’un Rönesansı

BvB’nin yükseliş hikayesini anlatmak için önce biraz geçmişe gidelim. Ballspeil-Verein Borussia 1909 e.V. Dortmund (yani BVB Dortmund), 1909 yılında Almanya'nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde bulunan Dortmund kentinde kuruldu. 1966 yılında UEFA Kupa Galipleri Kupası (şimdinin UEFA  Avrupa Ligi) kazananı olarak Avrupa’da bir şampiyonluk kazanan ilk Alman kulübü oldular. 76’da Almanya’nın en iyi takımı olmaya devam ediyorlardı fakat bu yıllardan sonra yaşadıkları mali zorluklar 1986 yılında neredeyse küme düşmelerine neden oluyordu. 91 sezonunda Ottmar Hitzfeld’in teknik direktör olmasıyla birlikte eski güzel günler geri döndü. 90’lı yıllar ise BvB için “altın çağ” sayılır. 1995 ve 1996 yıllarında üst üste iki şampiyonluk kazandılar. Kulübün en unutulmaz başarılarından biri 97 sezonunda gelen Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu oldu. Finalde karşılaştıkları Juventus da çok güçlüydü. Alessandro Del Piero, Christian Vieri ve genç Zinedine Zidane’ın yer aldığını söylesem bu şampiyonluklarının ne kadar büyük olduğunu kanıtlar.

Zirveden Büyük Düşüşe

97’de taraftarlarına bir peri masalı yaşatan Dortmund, ardından peş peşe yanlış kararlar almaya başladı. Yönetim, Manchester United’ı örnek aldıklarını söyleyerek takımın hisselerini borsaya açtı. Ardından oyunculara ödenen yüksek maaşlar ve çok yüksek meblağlara yıldız oyuncu transferlerini izleyen başarısız süreç BvB hisselerinin borsada değer kaybetmesine sebep oldu. Takım, stadları Westfalen’in haklarının %75’ini sattı, “Biz Borussia’yız” adlı bir yardım kampanyası başlattı, ezeli rakipleri Bayern Münih’ten 2 milyon sterlin borç aldı, yatırımcılarla görüşerek borçların ertelenmesi için toplantılar yaptı, yönetimin tuttuğu finans uzmanları (!) yüksek faizli krediler çekilmesini önerdi ve takımın daha da dibe batmasına neden oldu. Bir süre sonra mevcut yönetim istifa etti. Herkes Borussia Dortmund’a batacak gözüyle bakıyordu. Takımın iflastan kurtulması ancak bir mucizeyle mümkün olabilirdi.

Borussia Dortmund’un Rönesansı

Mucize

Enkazı devralan yönetim “iflas edebiliriz” açıklaması yaptıktan sonra elinden gelen her şeyi yapmaya ve gerekli riskleri almaya başladı. Ellerindeki pahalı oyuncuları satıp nakite çevirerek gecikmiş borçların ve maaşların bir kısmını ödediler. Daha fazla taraftar çekebilmek için bilet fiyatlarını düşürdüler. Sıra, kısıtlı bütçeyle kadroyu kuracak ve takımı mucize başarıya götürecek bir sihirbaz bulmaktaydı. Jürgen Klopp’un diğer takımlar antrenmandayken oyuncularını kamp yapmaya götürdüğü, antrenmanlara kirli sakal ve yırtık kotla geldiği biliniyordu fakat bu bitik takımı ayağa kaldırabilecek tek güç de ancak bir deli-dahide olabilirdi.

Borussia Dortmund 2012-13 Kadrosu

Klopp’un adeta sihirli bir değneği var gibiydi. Nuri Şahin, Mario Götze ve Mats Hummels takıma katıldıklarında yaş ortalamaları yalnızca 20’ydi. Polonyalı gol makinesi forvet Lewandowski 21 yaşında takıma katıldı. Marco Reus ve Mario Götze, Alman efsanesi Franz Beckenbauer tarafından “kendilerinden daha üretken kimse bulunmayan ikili” olarak tanımlanıyordu. Jürgen Klopp zekice genç, nitelikli ve kimyası yüksek bir takım yarattı. 2011-2012 sezonunda Bundesliga şampiyonu olan takım, 2012-2013 sezonunda CL finaline adını yazdırarak insanların peri masallarına inanmalarını sağladı. Kısa süre öncesine kadar batacak gözüyle bakılan Dortmund’un dünya devi Real Madrid’i devirip Şampiyonlar Ligi finaline çıktığında genç kadrosunun yaş ortalaması 22’ydi ve toplam değeri 35 milyon bile değildi.

Borussia Dortmund’un bu inişli çıkışlı öyküsü futbol tarihindeki en sevdiğim hikayelerden biri. Bana en umutsuz anlarda bile bir çıkış olabileceğini hatırlatıyor. Yazımı efsane teknik direktör Klopp’un sözüyle noktalıyorum:

Borussia Dortmund aşık olmaya değer.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.