Yaşam Standardı Yüksek Bir Avrupa Şehri: İsviçre

Sizlere bu yazımda yaşam standardı bir hayli yüksek olan ve doğal güzellikleriyle bir peri masalının içindeymiş hissi veren bir Avrupa ülkesini anlatacağım. İsviçre'deki farklı gözlemlerimi gelin beraber görelim!

Avrupa'nın göbeğinde bulunan, Alp ve Jura dağlarının ortasında yer alan İsviçre'nin 3 tane ana dili bulunmakta. Bunların ilki Almanca, diğeri Fransızca ve son olarak şimdilerde geçerliliğini yitirmiş olan Romanşça. Bazen bir kantondan diğerine geçiş yaptığınızda dil değiştirmeleri sizi şaşırtabilir. Bu yüzden çoğu çalışan daha iyi hizmet verebilmek için her iki dili de öğrenmiş olmalı. İnanın bu konuda hiç zorluk çekmiyorlar! 

Almanya'da olduğu gibi, geri dönüşüme çok önem verdiklerinden karton, plastik, gıda çöpleri ayrı ayrı poşetlenip geri dönüşüme götürülüyor ve bunlardan enerji elde ediliyor. Ayrıca en doğal kaynağından su geldiği için tüm çeşmelerden filtreye gerek olmadan su içilebiliyor. Hatta çoğu büyük şehirde 200 metrede bir görkemli ve çevresi çiçeklendirilmiş heykelli çeşmeler bulunmakta. Eğer bir gün yolunuz düşerse ve gezide yorulursanız buralardan kana kana su içebilir veya şişenizi doldurabilirsiniz. 

Türkiye'deki güncel durum düşünüldüğünde birçoğumuz yorgunluktan veya sporsal faaliyetlerin yetersizliğinden kaynaklı arkadaşlarımızla cafede görüşüp oturmayı tercih ediyoruz. Çoğu görüşmelerimiz buralarda olurken, İsviçre gençlerinin bizden biraz farklı alternatifleri var. Örneğin; cafelerde kahve içmek yerine yaz aylarında daha çok dondurma yeniyor ve cafe kültürü yerine haftasonları kayak ve snowboard gibi aktivitelerle vakit geçiriyorlar. Birçoğu küçük yaşta (3-4) ebeveynleri vasıtasıyla kayak öğreniyor ve gençken eğer bu hobiyi ilerletirse kayak öğretmenliği bile yapıyorlar. Arkadaşımla şehirde gezerken ellerinde golf sopaları olan çocuklu aileler gördüğümde ise bir kez daha çok şaşırmıştım. Bu gibi sporları Türkiye'de belirli yüksek gelirli ailelerin yapabilmesi ise bu durumda gelir seviyesindeki farkı da ortaya koyuyor. 

İsviçre'de çoğunlukla maaşlar yüksek ve bu yüzden yaşam standartları da oldukça yüksek. Buna rağmen Zürih, Bern ve Cenevre gibi ekonomik merkezler dışında çoğu birey öğle yemeklerini dışarıda restorantta yemek yerine evinden getiriyor. İnsana çok değer verildiği bariz belli olan bu ülkede gelir seviyesi yüksek olduğundan hem insanlar daha rahat yaşıyorlar hem de bu rahatlık gözle görülebilir seviyede belirgin. Mesela cafelerde en küçük bir hizmeti bile alabilmeniz bazen en az yarım saat sürebiliyor. 

3 farklı dil konuşulan bu ülkeye Fransa sınırında bulunan EuroAirport Havalimanı ile ulaşım sağlanabiliyor. Hatta bu havalimanından 3 ayrı ülkeye ulaşım sağlanabiliyor. Nasıl mı? Bu havalimanı, Fransa ve İsviçre ile ortak işletiliyor ve herhangi bir kısıtlama veya gümrük sınırlandırması olmadan Fransa, İsviçre ve Almanya'dan havalimanına giriş ve bu ülkelere çıkış yapılabiliyor. Bu havalimanı Almanya'nın Freiburg, İsviçre'nin Basel ve Fransa'nın ise Mulhouse şehirlerine bağlanmakta. 

Nefes kesen göl ve dağ manzaralarıyla doğa güzelliklerinden oldukça söz ettiren İsviçre'nin tadına doyum olmaz güzellikleri elbette bunlarla sınırlı değil. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle, sağlıcakla kalın!