Yu Hua'nın Hayatı Kucaklayan Kitabı
Kültür ve Sanat - 30 Mayıs, 2022 - Okuma Süresi: 4 Dk.
30 Mayıs, 2022
1992 yılında Çinli yazar Yu Hua tarafından kaleme alınan ''Yaşamak'' kitabı yayınlandıktan hemen sonra Çin'in yasaklı kitaplar listesine adını yazdırdı. Gelin hep birlikte Yaşamak kitabına ve kitaptaki bazı alıntılara bakalım.
1992 yılında Çinli yazar Yu Hua tarafından kaleme alınan Yaşamak kitabı Çin'deki 1966-1976 yılları arasında süren Kültür Devrimi'nin getirdiği toplumsal değişimleri konu edinmektedir. Yu Hua kitapta yaşamak denilen o büyük gayretin bir tanımını yapmaya çalışmıştır. Yazar Yu Hua çocukluğunda bizzat bu kültür devrimine tanık olduğu için tıpkı bu kitabında olduğu gibi diğer kitapları da devrime dair izler taşıyor. Türkiye dahil pek çok ülkede yayınlanan kitap Çin'de yayınlanır yayınlanmaz yasaklandı. Şu an bile Çin'de yasaklı kitaplar arasında yer alıyor. Çinli yönetmen Zhang Yimou tarafından sinemaya uyarlanmıştır fakat onun da kaderi kitap gibi olmuş ve ülkede hemen yasaklanmıştır.
Şimdi yasaklanan bu kitabın konusuna bir göz atalım.
Yaşamak Çin'de 1966-1976 yılları arasında süren Kültür Devrimi'nin getirdiği toplumsal değişimleri konu ediniyor. Kitapta okurları diyalog halinde iki farklı anlatıcı karşılıyor. Farklı köy ve kasabaları gezerek insanlarla sohbet ederek hikaye toplayan asıl anlatıcı, günün birinde yine hikayeler toplamak amacıyla yola çıkar ve Fugui adlı köylü yaşlı bir adama denk gelir ve güç bela tarlasını sürmeye çalışan bu ihtiyarın hikayesini dinlemek için onun yanına gider.
Bu köylünün hayat hikayesini anlatmasıyla olaylar gelişiyor. Kitap birden Fugui'nin hayat hikayesine dönüşüyor. Kültür Devrimi'nden önceki hayatında uçarı ve savurgan bir genç olduğunu söyleyen Fugui, yaşamının nasıl ters yüz olduğunu gençlik yıllarında ailesinin servetini kaybetmesine sebep olduktan sonra gezgin ile tanışmasına kadar hayatının çoğu gözler önüne seriliyor kitapta. Babasının kendisine bıraktığı mirası kısa sürede bir hiç eden genç adam, ardından tüm yakınlarını sırasıyla kaybettiği sefil ve acı dolu yaşamına ve Çin'in o dönemki siyasi ve sosyal hayatına tanık oluyoruz. Çin'in kültürünü, gelenek ve göreneklerini az da olsa tanıyoruz. Fugui ve ailesinin yaşadıklarını, kıtlık zamanlarını, biraz yemek ve para için ne kadar çalıştıklarını kısacası tüm o zor zamanlarını okuyoruz.
Fugui tüm bunlara rağmen hayatın ona öğrettikleriyle bambaşka bir insana dönüştüğünü de ispatlıyor. Romanda bir hayatın bir anda nasıl değişebileceğini, hayatta kalmak ve ailesiyle bir arada olmak için nasıl fedakarlıklar gösterebileceğini, sabrın ne kadar önemli olduğunu, yaşamın sonsuz mücadelelerini ve ne kadar beklenmedik gelişimlere açık olduğunu anlıyoruz.
Gelin şimdide kitaptan bir kaç alıntıya göz atalım.
İnsanların unutmaması gereken dört kural vardır: Yanlış söz söyleme, yanlış yatakta uyuma, yanlış eşikten girme, elini yanlış cebe atma.
Yaşamın her şeyi kapsaması gibi, yaşamak da hayatı olduğu gibi kucaklar. Doğumları ve ölümleri, mutsuzlukları ve umutlarıyla.
Düşünmek yüreğimi öyle acıttı ki, ağlayamadım bile.
Geceleri yatağa uzanır ama uyuyamazdım. Nefret edecek bir sürü şey gelirdi aklıma ama sonunda yine kendimden nefret ederdim.
Umudumuzu yitirirsek nasıl yaşardık?
Sıradan bir hayat en iyisi. Onunla savaş, bununla mücadele et derken, sonunda hayatından olursun.
Tüm insanlar aynıdır. Kendileri bir başkasının cebinden alırken yüzleri aydınlanır, gülümserler ama kaybetme sırası onlara geldiğinde yastaymış gibi ağlarlar.
Gençtim, derdim tasam yoktu. Her yeni yüz beni heyecanlandırıyor, neşelendiriyordu. Bilmediğim her şey beni derinden etkiliyordu.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.