Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Yaban

Kültür ve Sanat - 28 Şubat, 2022 - Okuma Süresi: 6 Dk.

28 Şubat, 2022

Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Yaban

Yakup Kadri bu eserinde, cihan harbi sırasında bir kolunu kaybetmiş Türk aydınının gözünden, Anadolu'daki halkın Kurtuluş Savaşı döneminde içinde bulunduğu vahim durumu ve aydın ile köylü arasındaki uçurumu gözler önüne sermektedir.

Yaban ilk olarak 1932 yılında "Kadro" dergisinde yayınlanmıştır. Ancak kendisinin konu edindiği olaylar 10 yıl öncesine dayanmaktadır. Roman, 1922 yılında ülkemizin bağımsızlık mücadelesi verdiği sırada Türk asker-aydınının gözünden Anadolu köylüsünün durumunu ve aydın ile köylü arasındaki uçurumun ne derece olduğunu gözler önüne sermektedir. 

Romandaki kahramanımız bir Osmanlı Yüzbaşı'sıdır. Birinci Dünya Savaşı'nda bir kolunu kaybetmiş ve İstanbul'a geri döndüğünde ülkenin içinde bulunduğu durumdan ve insanların teslimiyetçi zihniyetinden uzaklaşmak için kendi emrinde olan bir erin (Mehmet Ali) köyünde yaşamaya karar verir. Bu seçtiği yer bugün Ankara'nın bir ilçesi olan Haymana dolaylarında bir köydür.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Yaban

Yüzbaşı burayı seçmesine seçer elbet ancak beklediği gibi bir sonuçla karşılaşmaz. İstanbul'daki havadan uzaklaşmak isterken buradaki insanların ne kadar insanlıktan uzak bir yaşam sürdüğünü gözlemler. Bunları bizzat deneyimler. Anadolu halkının 1922 yılında Orta Çağ'ı yaşadığını görür. Burada insanlar eğitimsizdir. Yaşam koşulları kötüdür. Hala feodal bir düzen devam etmektedir. İnsanlar dini simgeler aracılığı ile suistimal edilmektedir. Kısaca bir örnekleme yapmak gerekirse:

Yüzbaşı entelektüel bir insandır. Sürekli olarak okur ve yazar. Yaban kitabı da aslında yaratılan bu karakterin bize bıraktığı günlüktür. Köye ilk geldiğinde kendisine "Yaban" denilmiştir. Yaban, Anadolu köylüsünün dilinde yabancı anlamına gelmektedir. Halk öyle cahildir ki Yüzbaşı geceleri kitap okuduğu için büyücü sanıldığı dahi olmuştur. Ülkeleri Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmiş olan bu halk artık savaştan bıkmıştır. Köylü savaştan bıktığı gibi savaş için köyden asker göndermekte istememektedirler. Bunun yanında savaşı kazanan sömürgeci devletleri bir kurtarıcı olarak görmektedirler. Yine bağımsızlık mücadelesi verecek olan Mustafa Kemal'i ve onun ardındakileri ise vatan haini ve isyancı olarak görmektedirler. Bunun temel nedeni halkın tüm iletişim araçlarından soyutlanmış bir şekilde yalıtımlı bir ortamda yaşamalarından kaynaklanmaktadır. Yüzbaşı Celal ara ara halka doğru olanı anlatmak istese de köylü bir yabana inanmak istememektedir. 

Bir gün köye Şeyh Yusuf adında dini istismar eden bir insan gelmiştir. Bu insan çok bereketli olarak görülmektedir. Hatta her şeye şifa olduğu söylenmektedir. Köye geldiğinde herkes onu evinde ağırlamak ister. Ona ellerinde ne varsa vermek için adeta sıraya girerler. Ancak Yüzbaşı Celal burada da kendini gösterir. Bunun zırvalık olduğunu bu şahsında onlar gibi insandan başka bir şey olmadığını kanıtlar ancak nafile. Yüzbaşı ne yaparsa yapsın köylüye ne Mustafa Kemal'in hain olmadığını kanıtlayabilir ne de Şeyh'in üstün bir insan olmadığını. Sadece bunlar mı peki? Hayır. 

Halkın hala bir feodal düzen içerisinde yaşadığından da bahsetmiştik. Kısaca bu yazıyı sıfırdan okuyan arkadaşlar için feodalitenin ne olduğunu anlatmak istiyorum. Feodalite, Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra otorite boşluğundan yararlanan silahlı ve nüfuzlu insanların bu boşluğu doldurmasıyla ortaya çıkmış bir yönetim biçimidir. Feodal devletler genellikle geniş topraklara sahip değillerdir. Küçük küçük toprakları elinde silah şiddetine sahip kişiler bir çit çevirir gibi çevirir ve burayı korur. Koruduğu alan tamamen kendine aittir. Kendi altındaki herkes onun malıdır. Toprakları kölelere veya serf adını verdikleri insanlara işletirler. Bu insanlar toprağın sahibi değil kiracısıdır. Toprağı eker-biçerler ve mahsulden sadece yaşamlarını sürecek kadarını alıp gerisini başlarında "Feodal Bey"e bırakırlar. Kısaca bu bilgi yabandaki Salih Ağa karakterini anlamamız için yeterli olacaktır. 

Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Yaban

İşte tam olarak köyde Salih Ağa bütün toprakların sahibidir. Neredeyse hiçbir toprak onun mülkiyetinden hariç değildir. Köylü toprağı işletir hatta toprağı kimi zaman satın aldığını sanır ancak Salih Ağa istediği zaman bu topraktaki mahsüle el koyabilmektedir. Halk öyle sindirilmiştir ki Yüzbaşı Celal'in dahi satın aldığını sandığı toprak bir anda elinden uçup gitmiştir. Yüzbaşı mahkemeye vereceğini Mehmet Ali'nin annesine söylemiştir. Yasal yollardan mücadelesini vermek istemiştir ancak Zeynep Kadın (Mehmet Ali'nin annesi) Yüzbaşı'ya şunları söylemektedir:

Hayır, hayır. Mahkeme olmaz! Onu daha önce mahkemeye veren de oldu. O elindeki olanı da aldı. Görüldüğü üzere Salih Ağa bir feodal bey işlevini yürütmektedir. Köylü sindirilmiş ve benlik duygusundan yoksun bırakılmıştır. Eğitim dediğiniz şeyin adı dahi yoktur. Halk köyün imamından haberleri almaktadır. Köyün imamı da Salih Ağa ile birlikte hareket etmektedir. 

Roman sadece köylünün içinde bulunduğu durumu bize izah etmekle kalmaz. Aynı zamanda Yüzbaşı Celal gibi bir entelektüelin tüm yanlışlar karşısında kimi zamanda yanlışlara ses çıkarmayarak nasıl çaresiz kaldığını bizlere göstermektedir. Yüzbaşı tüm bu olanların sorumlusunu kendisi ve kendi gibi olanlarda görmektedir. O Anadolu köylüsünde bir suç bulamamaktadır. O suçu, kendi gibi entelektüellerin kendi canından kanından saydığı bu aziz halkı nasıl eğitemediğinden yakınmaktadır. Aydın diye tabir edilen bir insanın kendi halkına dahi yardım edememesinden ya da etmemesinden yakınmaktadır. Kendi halkından uzak aydınlara seslenmektedir Yüzbaşı Celal. Tabii ki Yakup Kadri Karaosmanoğlu...

Romanın detaylarını ve sonunu bu yazıda vermedim, vermek istemedim. Böyle bir eseri okumadan geçmeyelim. 

Bir başka yazıda buluşana dek, sağlıkla kalın!

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.