The Godfather Serisi Neden Bir Efsane?

Kredi: The Godfather

1969 yılında Mario Puzo'nun yazmış olduğu roman sinemaya uyarlanıyor ve ortaya bir şaheser olan ''The Godfather Serisi'' çıkıyor. Peki bu seriyi diğer serilerden ayıran özellikler neler?

Uzun bir süre çok satanlar listesinde yer alan The Godfather kitabının film hakları Paramount tarafından satın alınıyor ve yönetmenlerle görüşmeler yapılıyor. On iki yönetmen hikayeyi beğenmeyerek teklifleri reddediyor. Filmi çekmeyi reddeden on üçüncü yönetmen ise Francis Ford Coppola oluyor. Coppola o dönemde bir film şirketi kuruyor, bir film çekiyor. Çektiği film ilgi görmeyince ünlü yönetmen maddi anlamda bir çöküntü yaşıyor, ailesi ve dostlarının zoruyla borçlarını ödeyebilmek için ikinci kez gelen teklifi kabul ediyor. Fakat stüdyo çalışanları ile arası sürekli açılıyor. Bu soğukluğun sebeplerinden biri Coppola'nın filmi bir stüdyoda değil gerçek mekanda çekmek istemesi. Stüdyo maliyet artacağı için bu teklifi reddetmek istese de yapılan konuşmalar sonucu anlaşmaya varılıyor. Stüdyodakiler ve Francis Ford arasındaki bir diğer pürüz ise "Al Paçino". Yönetmen, Al Paçino'daki potansiyeli görüyor ve Michael rolünü Al Paçino'nun oynamasını istiyor fakat diğer çalışanlar Al Paçino'nun hem deneyimsiz hem de çok kısa olduğunu söyleyerek Al Paçino'yu kovmak istiyorlar. Bu tartışma üzerine yönetmen Coppola filmin en önemli sahnelerinden biri olan Michael'ın iki adamı öldürdüğü sahneyi çekiyor. Stüdyo çalışanları bu sahneyi beğeniyor ve aralarındaki buzlar eriyor.

Al Paçino'nun başarısını kanıtladığı bu sahnede oyuncu oldukça heyecanlanıyor ve sahnenin tekrarını izledikleri zaman kalp ritminin duyulduğu fark ediliyor. Bu kalp atışı sesleri uzaklardan gelen bir tren sesi ile bastırılıyor ve gereksiz veya abartı gerilim müziklerindense daha doğal bir ses ile bu sahne yayınlanıyor. Müzik demişken The Godfather denince akla ilk gelenlerden biri de kusursuz müzikleri. Filmin müzik, ses ve bestelerinden sorumlu olan Nino Rota, Carmine Coppola ve Walter Murch efsane bir iş çıkarıyor. Filmin ses efektleri, müzik ve besteleri üç çalışanın sayesinde kusursuz bir hal alıyor. Aradan seneler geçmesine rağmen The Godfather denilir denilmez o soundtrack kulaklarımızda çınlıyor.

Karanlık bir temada çekilen bu serinin yönetmeni Gordon Willis'e de oldukça iş düşüyor. Coppola, Willis'in filmin karanlık temada çekilme isteğini kabul ediyor fakat yine stüdyo çalışanları pürüzlük çıkarıyor ve bu teklifi reddediyorlar. Reddetmelerinin sebebi ise film açık hava sinemasında yayınlandığı zaman sahnelerin karanlıkta yeterince belli olamayacağıydı. Bu tartışma üzerine Coppola istifa etmeye karar veriyor, stüdyo da Coppola'yı kovmak için can atıyor. Fimde Don Corleone rolünü canlandıran efsane oyuncu Marlon Brando araya girerek ''Eğer yönetmen giderse ben de giderim.'' diyor ve bu konuşmanın üzerine diğer çalışanlar ikna oluyor ve Coppola ile çalışmaya devam ediyorlar.

Çalışanlar ilk başta Marlon Brando'yu da bu filmde görmek istemiyorlar. Marlon Brando'nun prova çekimlerine katılmayacağını bildiklerinden ve çok para isteyeceğini düşündüklerinden bu seçimi yaparken çekiyorlar. Seçmelerde Marlon Brando yanaklarını pamuklarla dolduruyor ve Don Corleone'nin ikonik çenesinin temellerini kendisi atıyor. Film çekimlerinde Marlon Brando'nun makyajını yapmak her gün en az üç saat sürüyor. Bu efsane makyajı ile birlikte harika oyunculuğunu süsleyen Marlon Brando bu rolüyle Oscar ödülünün de sahibi oluyor.
Bir mafya ailesinin hayatını anlatan bu film serisinde mafya babalarının da aslında bir kalbi olduğunu, aile bağlarına ne kadar önem verdiklerini görüyoruz. (Tabii her mafya babası için aynı durum söz konusu değildir.) Bu seri çekildikten sonra insanlar mafyalara karşı olumlu bir bakış açısı kazanıyor. Hatta bu bakış açısı kimi mafya babalarını kızdırıyor ve yönetmene, oyunculara tehditler yağıyor. 1975-1990 arasında özellikle Amerika'da mafyalar artıyor ve artık siyasetçilerin vaatlerinden biri mafya özentiliğini ortadan kaldırmak oluyor. Üç filmden oluşan bu efsane seri birçok filmin ve dizinin kaynağı oluyor. The Godfather'dan esinlenen Türk dizilerine Ezel, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Çukur, Kurtlar Vadisi Pusu örneklerini verebiliriz.

Yazımı bu serinin birkaç ikonik repliği ile sonlandırmak istiyorum:

Para silahtır ama siyaset, tetiği ne zaman çekeceğini bilmektir.

Ailesiyle vakit geçirmeyen bir adam asla gerçek bir adam olamaz.

İntikam, soğuk yenen bir yemektir. En zengin insan, en güçlü arkadaşlara sahip olan insandır.

Dostlarını kendine yakın tut, düşmanlarını daha da yakın.