Sevmek Bir Sanat Mıdır?

Kültür ve Sanat - 15 Şubat, 2021 - Okuma Süresi: 5 Dk.

15 Şubat, 2021

Sevmek Bir Sanat Mıdır?
Kredi: GyungStudio

Bu yazımızda Erich Fromm’un Sevme Sanatı adlı felsefe ve psikoloji ile harmanladığı kitabının üzerine; sevmek ve sevilmek kavramlarını ele alış ve yaşayış biçimlerimiz, nasıl ele almamız gerektiği hakkında biraz konuşalım istiyorum.

''Hiçbir şey bilmeyen, hiçbir şeyi sevemez.

Hiçbir şey yapamayan, hiçbir şey anlamaz.

Hiçbir şey anlamayan, değersizdir.

Oysa anlayan kişi aynı zamanda sever, farkına varır, görür.

Bir şeyin aslında, ne kadar bilgi varsa daha fazla sevgi vardır.

Tüm yemişlerin böğürtlenlerle aynı zamanda olgunlaştığını düşleyen kişi,

üzümlere ilişkin bir şey bilmiyor demektir.''

PARACELSUS

diye başlıyor Erich Fromm’un Sevme Sanatı adlı kitabı.

Sevmek bir sanat mıdır?

Yeşilçam klasiği olan Selvi Boylum Al Yazmalım’dan da aşina olduğumuz bir soru aslında;

- Sevgi neydi, emek miydi? Emekti.

Şayet öyleyse, sevginin bilgi ve çabaya büyük ölçüde gereksinimi var. Yazar bu konuda iki önermenin olduğunu ve biz insanlar olarak ikinci önermeye inanmakta ısrarcı olduğumuzu vurguluyor. Sevginin kaderin bir lütfu olup sadece aramızdaki şanslı kişilerin yaşadığı tatlı bir duygu olduğu. Oysa kitap, sevginin bilgi ve çaba temeline oturtulduğu konusundaki birinci önerme üzerine yazılmış.Sevmek Bir Sanat Mıdır?

Dünyayı algılayışımızın, yorumlayışımızın ve kabullenişimizin özü hep sevgi. Boşluklu yapımızı, hep alt metni sevgi olan nesnelerle doldurmaya çalışıyoruz. Ama bir yerde çuvallıyoruz. Birçok kişi gibi.

Sevmek Bir Sanat Mıdır?

Açıkçası pek azımız en elzem olan sevgiye dair bir şeyler öğrenmenin gerekli olduğunun farkına varıyor. Fromm, sevme sorununu ilkel bir biçimde ele aldığımızı, kendi sevebilme gücümüzden, sevme ediminden çok sevilme olarak gördüğümüzü söylüyor. Hep bu sevilme ve kabul görme hissiyle yaşamımızı yönlendirip şekillendirdiğimizi, başarı, itibar, para, güç ve hemen hemen tüm enerjimizi bunları nasıl gerçekleştireceğimize kafa yorarken asıl meseleye yani sevmeyi öğrenmeye ise verecek hiçbir şeyimizin kalmadığını söylüyor.

Acaba yazarın da söylediği gibi, para ve ünün getirileri çabamıza layıkken, çağdaş yaşamımızda kar getirmeyen sadece ruhun mutlak kazancı sevgiye zaman ve enerji harcamak biraz lüks mü geliyor bizlere? Yazar bu lüks için bir adım atacaklar için sevgi edimine karşı bir bakış açısı kazandırıyor;

''Atılacak ilk adım sevginin de, yaşamak gibi bir sanat olduğunun farkına varmaktır. Eğer nasıl sevmemiz gerektiğini öğreneceksek, müzik, resim, marangozluk, doktorluk ya da mühendislik sanatlarını, mesleklerini öğrenmek için ne yapıyorsak onun aynını yapmamız gerekecektir. Herhangi bir sanatı öğrenmek için atılacak adımlar nelerdir? Bir sanatı öğrenme süreci iki bölüme ayrılabilir: İlk adım, kuramda ustalaşmak, İkinci adım pratikte ustalaşmak.''

Üçüncü mesele ise; kişinin o sanatta ustalaşmayı en önemli işi olarak kabul etmesidir.

Peki bu ustalaşacağımız sevgi meselesinde karşımıza çıkan ilk handikap ne oluyor dersiniz? Sevgi nesnesi. Bizler sevginin kolay olduğunu fakat sevebileceğimiz doğru nesnenin bulunurluğunun zorlaştığını düşünüyoruz. Bunda çok da suçumuz yok aslında bu ‘’Sevgi nesnesi seçimi‘’ çağlar boyunca toplumsal dinamiklerle beraber değişen ve gelişen bir durum aslında. Tamamen kapitalist bir yaklaşımın ürünü olan; çağdaş insanın tercih edilebilinir bir paket haline gelmesi gerektiği. Çağdaş insanın mutluluğunun alt metninde hep kar sağlama iç güdüsü bulunduğu sürece ve gelecekte de bu alış-veriş düşüncesi ile birbirimize bakmaya devam edersek çok da mutlu olabileceğimizi sanmıyorum. Yazar bu durumu, mağaza vitrinlerine bakıp, peşin ya da taksitli alışveriş yapmaya benzetiyor. Bu cümleyi ilk okuduğunuzda sizinde mi aklınıza ilk Instagram geldi? En azından benim aklıma ilk o geldi.

Erich Fromm

Kitabı okurkenki duraklarımız sırasıyla; anne ve baba arasındaki sevgi bağına ardından kardeşlik, cinsellik, kendini sevme ve tanrı sevgisine uğrayarak sevgi yozlaşması üzerine değinip sevginin uygulanma kısmı konusunda aydınlatıcı bilgilerle son durağa yaklaşıyor.

Aşık olmak konusunda da yaklaşımı gayet can alıcı, açıkçası buna da değinmeden geçemeyeceğim;

'' İki insan kendi değişim değerlerinin sınırlarını da hesaba katarak, piyasadaki en kullanışlı nesneyi bulduklarını hissettikleri an aşık olurlar.''

Son olarak da Fromm’un bir diğer kıymetli sözü ile yazımı sonlandırmak istiyorum.

“Sevmek, kendini karşılıksız olarak adamak, sevgimizin sevilen kişide de sevgi oluşturacağı ümidini taşımak demektir. Sevgi bir inanç eylemidir, inancı az olanın sevgisi de azdır.”

İnancınız bol olsun sevgili okurlar.

 

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.