Okuma Alışkanlığımızı Yeniden Kazanıyoruz! 1- Stefan Zweig

Kültür ve Sanat - 07 Haziran, 2021 - Okuma Süresi: 7 Dk.

07 Haziran, 2021

Okuma Alışkanlığımızı Yeniden Kazanıyoruz! 1- Stefan Zweig
Kredi: https://blog.mabel.com.tr/2020/03/12/iste-kitap-kurtlari-icin-en-guzel-kitabevleri-i/

Hayatın yoğunluğundan, yapmamız gereken işlerden ve sorumluluklarımızdan dolayı bazen unutabildiğimiz kitap okuma alışkanlığımızı tekrar kazanmak için her hafta bir kitabın içeriği ve yazarı hakkında konuşacağız. Bu hafta Stefan Zweig ile başlıyoruz!

Hadi gelin bu yıl kendimize bir söz verelim ve 2022’ye geçmeden önce en az 30 kitap okuyalım. Daha fazlası olursa çok daha iyi olur tabii ki!  :)

Biliyorum birçoğumuz üniversitede derslerin yoğunluğundan başını kaldıramıyor. Belki de okurken sevdiğiniz, ilgi duyduğunuz alanla ilgili kendinizi geliştirmeye çalışıyorsunuz. Hayallerinizin peşinden koşuyorsunuz. Belki bir yandan bir yerlerde çalışmaktasınız ya da okul çoktan bitti ve mesleğinizi yaparken vaktiniz kalmıyor. Kısacası evet, hayat çok yoğun ve kitap okumak gibi bir alışkanlığı bazen göz ardı edebiliyoruz. Yalan yok ben de geçen yıllarda kitap okumayı çok sevmeme rağmen biraz savsakladım. Fakat bir insanın hem duygusal hem de zihinsel gelişimi için okumanın şart olduğunu düşünenlerdenim. Bu bir makale de olsa, gezi yazısı ya da bilimsel bir teoriyi okuyup kafa yormak da olsa çok önemli çünkü aslında bir nevi aklımızdakilerle var oluruz biz. Ve okumanın azı çoğu olmaz.

Bunun yanında pandemide olmamızın bize getirdiği bol bol vakit var ve bu vakti benimle kitap okuyarak geçirebilirsiniz. :)

Okuma Alışkanlığımızı Yeniden Kazanıyoruz! 1- Stefan Zweig

BİRBİRİMİZİ MOTİVE EDELİM

Bu okuma alışkanlığı da şöyle olsun istiyorum. Her hafta okuduğum bir ya da iki kitabın incelemesini yaparak sizinle paylaşıyor olacağım. Yazarın hayatı, kitabın içeriği ve teması hakkında konuşup fikir alışverişinde bulunabilir ve kitapların geniş dünyasından birçok tecrübe edinebiliriz. Bu şekilde daha da bilgilenir ve kendimizi de okumaya karşı motive etmiş oluruz. Aynı zamanda, ben tiyatro yazarlığı da yapıyorum. Bu yüzden bol bol tiyatro oyunu da okuyorum. Ek olarak tiyatro oyunlarını da paylaşarak o dünyaya da giriş yapmış oluruz.

Bu platformu daha önce keşfetmiş olsaydım, etkinliği yılın başından itibaren yapmış olurduk fakat olsun. Önemli olan okumuş olmak. Bundan sonraki yıllarda Ocak’tan itibaren başlamış oluruz.

Bu böyle bir giriş yazısı niteliğinde olsun istedim ve bu platformda kendi yazma serüvenimin de bir başlangıcı aynı zamanda. Gelin öncelikle ilk konuşacağım yazarı kısaca tanıyalım. 

NOT: Bu yazıdan sonraki yazılarda kitapların incelemesi olduğundan dolayı içerikle ilgili spoiler alabilirisiniz. Kitaba geçmeden hatırlatayım. Ona göre okuyun :))

STEFAN ZWEIG 

Her zaman her insanın hayatının bir romana sığacak kadar değerli olduğuna inandım. Bana göre herkesin hayatıyla ilgili bir roman yazılmalıydı. Onun duyguları, yaşadıkları, acıları, sevinçleri onunla birlikte hayattan yok olup gitmemeliydi çünkü tüm yaşananlar bana göre önemliydi. Hepimiz bir döngünün parçasıyız. Bazı şeyler deneyimleriz. Kararlar veririz. Bazen istemediğimiz şeylere sabretmek zorunda kalırız.

İşte Zweig’ın hayatı da tam bu bahsettiklerime eşdeğer. Oradan oraya geçen, savaşın insan üzerindeki etkilerini çok iyi gözlemlemiş, baskıdan ve zulümden kaçmış bir hayat… Ve daha fazlası. Psikolojiye ve Freud’a olan ilgisi de ayrıca onu insanın iç dünyası hakkında iyice uzmanlaştırmış bana göre. Ayrıca ilerleyen zamanlarda inceleyeceğimiz Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu ve Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat kitaplarından da anlaşıldığı gibi kadınların iç dünyasını da çok iyi çözümlemiş ve anlamış birisidir.

Her kitabının arkasında yazdığı gibi kısaca hayatından bahsedecek olursak, Viyana'da varlıklı bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi Zweig. Ailenin ikinci çocuğudur. Doktora derecesine kadar Viyana Üniversitesi'nde felsefe okumuştur. Kültür ve edebiyata olan ilgisi net bir şekilde fark edilse de bunun yanında birçok dil de bilir Zweig. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca. Üniversitedeyken "Neue Freie Presse" adlı bir gazetede kültür sayfaları için yazılar yazmıştır. Çeşitli dergilerde şiirleri yayımlanmıştır. Gazetede çalışırken aynı zamanda kendi öykülerini, denemelerini yazmış ve çeviriler yapmıştır. Tahmin edersiniz ki bu süreçlerin hepsinin onun kaleminin gelişmesine büyük katkısı vardır. 

Okuma Alışkanlığımızı Yeniden Kazanıyoruz! 1- Stefan Zweig

I. Dünya Savaşı baş gösterince orduya katılan yazar, başta savaşı destekler haldeydi ki bu beni şaşırtmıştır. Fikrini değiştirten şey ise Galiçya'ya gittiğinde cephedeki acılara tanık olmasıdır. 1917'de kaleme aldığı 'Yeremya' adlı oyununda dönemin sıkıntılarını anlatmıştır.  

Zweig'ın en verimli yılları savaştan sonra Avusturya'ya dönmesiyle olmuştur. Burada Salzburg'a yerleşmiştir. Aynı zamanda burada Frederike adlı iki çocuklu bir hanım onun ilk eşi olacaktır. Fakat ülkede Hitler öncülüğündeki Nasyonal Sosyalizm egemen olmaya başladığında Yahudi bir yazar olan Zweig kara listeye alınmıştır. Kitapları Nazilerin ideolojilerine ters olduğundan dolayı diğer birçok kitapla birlikte yakılır. 1934'te Gestapo, villasını bastıktan sonra ülkeyi terk etmiş ve Londra'ya taşınmıştır. 1937 de ilk eşi Frederike ile ayrılmış ve 1939'da ise Bath'a yerleşmiştir. Olaylar yaşanırken yazmaya hep devam etmiştir. Frederike'le ayrılıklarından bir yıl sonrasında  ikinci bir evlilik daha yapmıştır.

Son olarak Petrópolis'e yerleşen Zweig, burada aşırı doz Veronal alarak eşiyle birlikte intihar etmiştir. 

Ne kadar trajediyle bitse de yazarın hayatındaki güzellikleri görmeyi yeğlerim. Düşünün ki bir kez geldiğiniz dünyada yaşanan iki büyük savaşı da gördünüz. Belki dünyanın en gaddar diktatörünün rejimine maruz kaldınız. Üstelik değeriniz bilinmesi gerekirken yok edilmesi gereken bir hedef sayıldınız. Bunları düşününce Zweig'ın depresif ruh hali de intiharı da anlaşılabilir derecede. Yaşamının ileriki dönemlerinde bunlara maruz kalmıştır. Fakat gençliğinde bir Amerika yolculuğu vardır. Ayrıca 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwalior, Kalküta, Varanasi, Yangon gibi Hint adalarını ve Kuzey Hindistan'ı gezmiştir. Bu yönden ele alacak olursak yazarımız hayata birçok insanın gözünden bakabilmiştir ki bunu öykülerinden de anlayabiliriz.

Maalesef ki kitapları yakılsa da tüm hayatı boyunca öykü, roman, şiir, biyografi, tarihsel yazınlar ve oyunlarıyla dönemini çok iyi yansıtmıştır. Zamanın getirdiği durumlar sebebiyle, insanların okuyup bilinçlenilmesinin istenmediği bu kitaplar şimdi birçok ülkede okunmaktadır ve Zweig'ın anlatmak istediği oldukça açıktır. Savaşların, çeşitli baskı ve gaddarlıkların etkisi uzun yıllarca sürmektedir. Bu, ne bir Nazi topluluğuyla ne de bir toprak kavgasıyla alakalıdır. Bu insanlıkla alakalıdır ve hiçbir insanın, hiçbir politikanın, hiçbir rejimin insanların yaşamına bu denli olumsuzlukları dokunmamalıdır. 

Bu yazı üzücü bitti farkındayım arkadaşlarım ama eminim herkes Zweig'ın hayatından çok şey öğrenmiştir. Herkese sevgilerimi iletiyorum. Okumayı unutmayın! ;)

 

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.