Mona Lisa'nın Çalınması

Kültür ve Sanat - 30 Ağustos, 2021 - Okuma Süresi: 3 Dk.

30 Ağustos, 2021

Mona Lisa'nın Çalınması

Hepimiz Mona Lisa'yı biliyoruz, peki tablonun tarihindeki trajik hikayeyi biliyor muyuz? Bu yazımda sinemaya konu olacak bu olaya yer verdim.

Her şey ünlü şair Guillaume Apollinaire'in gazeteci Géry Pieret ile tanışmasıyla başlar. Pieret o dönemler Apollinaire'in evinde kalmaktadır. Şair, bu dalgacı ve hayatı ciddiye almayan arkadaşını şöyle anlatır: ''En iğrenç işleri bile yapabilecek biri ama sokağa atamam ya. Öylesine kızdırıyor ki beni, delirmekten korkup bazen ben kendimi sokağa atıyorum.'' 

Pieret bir akşam şairin evine iki Fenike heykeliyle gelir ve heykelleri Picasso'ya satıp ortadan kaybolur. Apollinaire, heykellere bir anlam veremez ancak arkadaşının tuhaf hareketlerine alıştığı için pek üstünde durmaz. Bir gün Apollinaire'in ressam sevgilisi Marie Laurencin onu şu sözlerle uyarır: ''Ciddiye almıyorsun ama arkadaşın o heykelleri Louvre Müzesi'nden çaldı. Bana da 'Louvre'a gidiyorum, bir şey ister misin?' diye şaka yollu sormuştu.'' Endişeli ve uykusuz günler şairi beklemektedir.

İstemeden de olsa içine düştüğü bataklıktan kurtulmak için şair öncelikle heykelleri almak üzere Picasso'nun kapısını çalar. Planı bir gazetede Louvre Müzesi'nin iyi korunmadığını yazıp, bu olayın kanıtı için heykellerin özellikle çalındığını göstermektir. Şair Picasso’nun kapısını çalar fakat Picasso ona ‘’Heykelleri incelemek için kırdım.’’ cevabını verir. Müze yetkilileri de, hatalarını örtbas etmek istemelerinden gerek, hırsızlık olayı duyulmaz. 

Pablo Picasso Mona Lisa tablosunu çalmakla suçlandığında

 

Sessiz geçen birkaç yılın ardından Pieret Paris’e döner. Bu sefer de Mona Lisa çalınır müzeden. Pieret Mona Lisa’yı kendisinin çaldığını itiraf eder, böylece Pieret’in tüm çevresi şüpheliler listesine kaydedilir. Listenin başında da Apollinaire vardır. Aslında Pieret Mona Lisa’yı çalan kişi değildir, her zamanki gibi dalgacı kişiliğine uygun davranarak böyle bir yalan uydurmuştur. Başına gelen felaketten kurtulmak için  Apollinaire soluğu Picasso’nun yanında alır. Picasso şaire heykelleri kırmadığını, geri vermek istemediği için yalan söylediğini itiraf eder.  İkili, heykellerden kurtulmak için heykelleri Seine Nehri’ne atmaya karar verir fakat takip edildiklerini hissettiklerinden bir türlü başaramazlar. Başka bir çare bulmuşlarken polis her şeyi öğrenir ve  Apollinaire tutuklanıp cezaevine konulur. İki gün sonra da Picasso adliye binasına götürülür ve Apollinaire ile yüzleştirilir. Picasso suçu sürekli şaire atar ve polis gözetiminde serbest bırakılır.

Dostlarından birkaçı Apollinaire'in özgür bırakılması için imza kampanyası açar fakat onu özgür bırakan Pieret’in mektubu olur. Şairin suçsuz olduğunun yazıldığı mektup, avukatı Jose Thery’nin güçlü savunmasıyla birleşince, Apollinaire’in tutukluluk hali kaldırılır. 

Ne yazık ki şair bu kabustan ömür boyu kurtulamaz.  Edebiyat çevresi eserlerine saldırır.  Birinci Dünya Savaşı'na Fransa için katılıp ağır yaralansa da ''Légion d'honneur'' madalyasının göğsüne takılmasına izin verilmez. En üzücüsü, imza kampanyasına katılmayıp yazı vermeyi reddedenler arasında şairin sevgilisi Marie Laurencin de vardır...

Okuduğunuz için teşekkürler!

Kaynak: Sunay Akın - Hayal Kahramanları

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.