Keşke Benim Aklıma Gelseydi Dediğim Filmler ve Diziler

Hikayelerinden çok etkilendiğim dizileri ve filmleri derlediğim yazımdan ulaşabilirsin.

 

Hikayesiyle olsun senaryosuyla olsun oyuncularıyla olsun beni izlerken keyiflendiren, zaman zaman düşündüren ve keşke bu hikaye benim aklıma gelseydi dediğim filmleri ve dizileri sizin için derledim. (Hepsine Netflix’ten kolayca ulaşabilirsiniz)

O zaman başlayalım!

The Good Place. İlk bölümünden itibaren keşke benim aklıma gelseydi dediğim aşırı rafine bir dizi. Kısaca dizi, dünyada pek de iyi bir sicile sahip olmayan Eleanor’un öldükten sonra kendisini iyi yerde (yani cennette) bulmasıyla yaşadığı maceraları konu alıyor. Tüm oyuncuların, tabir-i caizse, döktürdüğü bir dizi. Yakın bir zaman önce final yapan ve bence hak ettiği değeri görmeyen diziyi benim gibi hızla tüketmemenizi tavsiye ederim :))

Unbreakable Kimmy Schmidt. Bir tarikat üyesi olan Kimmy ve üç arkadaşı, kıyametin kopacağına inandırılıp 15 yıl bir sığınakta tutsak edilir. Kimmy ve arkadaşlarının kurtarılıp normal hayata dönmeleriyle Kimmy geride kalan yıllarını telafi etmek ister ve  New York'a yerleşerek yeni bir hayat kurmaya karar verir. Kimmy’nin New York’ta yaşadığı maceraları izlerken çok keyif alacaksınız.

B99. Kime sorsam herkesin beğendiği, 15 sezon da olsa sıkmayacak çok keyifli bir dizi. Aslına bakarsanız B99'un uzun uzun anlatılacak bir konusu yok. Dizi, Brooklyn'in 99 numaralı polis bölgesinde yer alan bir karakolda görev alan bir grup dedektifin ve karakol çalışanlarının yaşadığı komik ve eğlenceli olayları, bölümlük konular eşliğinde anlatıyor. Böyle basit anlatılmasına bakmayın. İzlemeyerek siz kaybedersiniz 😉

The IT Crowd. Bir şirketin bodrum katına terk edilmiş bilgi işlem departmanında çalışan Jen, Roy ve Moss’un başından geçen olayları (aşırılıkları) anlatan 5 sezonluk bir dizi. Sizde benim gibi komedi de aşırılıkları seviyorsanız ve İngiliz aksanına bayılıyorsanız bu diziyi seveceğinize eminim.

La Casa De Papel. Çoğunuzun izlediğine emin olduğum fakat burada yer vermekten kendimi alamadığım bir dizi. O zaman kısaca müthiş bir zekayla planlanmış bir soygun dizisi diyebiliriz.

The Truman Show. Utanarak söylüyorum, çok beğenilmesinden dolayı hep ön yargıyla yaklaştığım uzunca bir zaman izlemeyi reddettiğim bir filmdi. Fakat izledikten sonra çok farklı çıkarımlar elde ettiğim bir film oldu. Kısaca, doğumundan itibaren dünyanın en güzel adalarından birinde, imrenilecek derecede ütopik bir hayat sürmekte olan Truman’ın hayatını anlatmaktadır. Daha fazla ayrıntıya girmiyorum. Çünkü fazlası filmin tüm olayını ifşa etmek olur 😊

Son olarak The Platform. Dikey olarak tasarlanmış bir hapishanenin orta kısmında bir platform bulunuyor. Bu platformdan günde bir kez büyük bir titizle hazırlanan yiyecekler her katta belli bir süre durmak şartıyla aşağı iniyor. Dolayısıyla en yukarıdaki mahkumlar hem bol miktarda yiyeceğe ulaşıyor hem de bunun için daha az mücadele ediyor. Fakat alt kattakiler için durum pek iç açıcı değil.

Film, ana merkezinde kapitalist düzeni, zengin ve fakir arasındaki farkı, birilerinin üzerinden geçinenleri, haksızlıkları ve adaletsizliği anlatmaya çalışıyor. Herkesin kendi dünyasında farklı çıkarımlar elde edebileceği son derece güzel bir film.