Edvard Munch Neden Çığlık Attı?

Kültür ve Sanat - 15 Mart, 2021 - Okuma Süresi: 3 Dk.

15 Mart, 2021

Edvard Munch Neden Çığlık Attı?

Edvard Munch'un oldukça popüler olan tablosu Çığlık'ın etkilendiği ekspresyonizm akımına dair bilgiler, söz konusu akımın bu meşhur tabloya nasıl yansıdığını anlatan açıklamalar ve Munch'un hayatı hakkında bir takım kısa bilgiler.. Meraklıları için "Çığlık" incelemesi!

Günümüz dünyasında artık hayat ile bütünleşmiş olan tablolar mevcut. Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa'sının gülümsemesi herkesin karşılaştığı bir tebessüm haline geldi, Van Gogh'nun Yıldızlı Gece'si herkesin gökyüzünü aydınlattı, Salvador Dali'nin Eriyen Saatler'i zamanı işaret etti. Peki ya Edvard Munch'un Çığlık'ını işitenler ne duydu? 

Edvard Munch Neden Çığlık Attı?

Norveçli ressam Munch 1863'te başladığı hayatına 1944'te gözlerini yumdu. Ekspresyonizmin yani dışavurumculuğun önemli öncülerinden olan Edvard Munch bu akımın temsil ettiği özellikleri eserlerinde başarıyla taşıyan bir sanatçıydı. Çığlık da bu akımın izlerini derin bir biçimde taşıyan bir eserdir. Ekspresyonizm, 20.yüzyılda ortaya çıkan sanat alınlarından biriydi. Tarihsel avangardın beslediği diğer akımların aksine dışavurumculukta odak noktası insanın kaybolmuş ruhudur, bu ruhun kaybolma sebebi ise mekanikleşen dünyadır. Dünya çok fazla değişim yaşamıştır fakat Sanayi Devrim'i ile başlayan makinelerin hakim olduğu çağ, en vurucu değişikliklere kapı açan bir dönem olmuştur. Çığlık tablosu da Munch'un bu dünyada hissettiği ruhsal sıkıntının bir yansımasıdır. 

Tabloda "çığlık" atmakta olan figür, içinde bulunduğu ortamın, dönemin karmaşası karşısında çaresiz ve şaşkın hisseden birini ve bir noktada da Munch'u temsil eder. Bu dışavurumcu resmin arka planındaki kızıl gökyüzü ve alışagelmişin dışında bir görünüm çizen deniz ise insanın artık doğayı yendiğini gösteren, doğanın bozulduğunu anlatan bir tasvirdir. Çığlık atan figürün bir iskelet kafasını andırması ise bu kişinin ruhunu yitirdiğini göstermektedir. Ekspresyonizmde sanatçı önce kendi ruhunu ve duygularını tartar ve sonrasında eserine başlar. Edvard Munch'un yaptığı da budur. Değişen dünyaya karşı hissettiği korkuyu bir çığlığa sığdırmaya çalışmıştır. Bu özellikten dolayı dışavurumculuğun etki ettiği her sanat eserinde o dönemin psikolojik yansımasını, insanların saplandığı bunalımı incelemek mümkündür. 

Tablonun gerisinde kalan iki gölgeli insan figürü ise dünyaya adapte olmuş, zorlanmadan, bunu pek umursamayan bireyleri anlatmaktadır. Bu bireyler dünyanın geçtiği her dönemde mevcut olan ruhsuz ruhlardır. Değişen dünyaya karşı herhangi bir tepki verme gereği duymayan bu iki normal gölgeli figür ekspresyonizmin kurtarmak istediği ruhlar arasındadır. Farkındalığını yitiren insanları uyandırmak isteyen sanatçılar bu uyanışı kendi sesleri ile gerçekleştirmeye çalışırlar. Ve Munch’un attığı “Çığlık” da bu insanları uyandırmak için çıkan yüksek fakat anlamlı olan gürültülerden biridir.

Edvard Munch fırça darbeleriyle sadece kendi kaybolan ruhunun haykırışını değil, toplumun sesini "Çığlık"a taşımıştır. 

 

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.