Sami Paşazade Sezai: Sergüzeşt

Kitap - 13 Mart, 2023 - Okuma Süresi: 5 Dk.

13 Mart, 2023

Sami Paşazade Sezai: Sergüzeşt

Bu yazımda sizler için Tanzimat Edebiyatı'nın önde gelen yazarlarından bir tanesi olan Sami Paşazade Sezai'nin kaleme aldığı insan hakları ve özgürlük konusunda realist bir bakış açısına sahip "Sergüzeşt" adlı eseri inceleyeceğim. Detaylar için tıklayın!

SERGÜZEŞT

Kitap belirsiz bir zaman içerisinde üç köle kızın vapurdan indirilerek esir tüccarına verilmesiyle başlar. Kızların Çerkez olduğu vurgulanır. Daha sonra bu kızlar diğer esirlerin olduğu bir yere götürülür ve orada beklemeye başlarlar. Bu kızlardan bir tanesi 9 yaşındaki Dilber'dir. Dilber, Hacı Ömer Efendi adındaki esir tüccarı tarafından 40 liraya Harput Mal Müdürü Mustafa Efendi'ye satılır. Mustafa Efendi'nin karısı ve arap hizmetçi Dilber'e insanlık dışı davranışlarda bulunur. Dilber daha fazla dayanamaz ve bohçasını hazırlayıp kaçar. Ancak yolda bitkin düşer ve yere yığılır. Yaşlı bir kadın tarafından bulunarak eve götürülür. Dilber yaşlı kadına Mustafa Efendi'nin kölesi olduğunu söyler. Yaşlı kadın Dilber'i vermek istemez, satın almak ister. Ancak Mustafa Efendi bunu kabul etmez ve Dilber'i geri alır. Daha sonra Mustafa Efendi'nin tayini Erzurum'a çıkar. Mustafa Efendi ve ailesi Dilber'i yanlarında götürmek istemez ve 65 liraya başka bir esir tüccarına satarlar. Dilber bu esir tüccarının yanında ve harabe olmuş yerleşkesinde çeşitli eğitimler alır. Çalgı çalmak, şarkı söylemek, dikiş ve nakış öğrenmek gibi eğitimleri alan Dilber 15 yaşına gelmiştir. Bu eğitimler neticesinde Dilber'in kıymeti artar. Güzelliğinin de etkisiyle 150 liraya Moda'da oturan bir aileye satılır.

Satılıdığı evin evladı olan Celal Bey, Paris'te resim dersi almıştır. Eve gelen Dilber'in kendisine modellik yapmasını ister ve onu çeşitli kılıklara sokarak karşısına alır. Dilber'in güzel elbiseler giydiği ve manzarayı seyrettiği bir günde Celal Bey, Dilber'in yırtık bir dilenci kıyafeti giymesini ve yine kendisine modellik yapmasını ister. Dilber bu duruma çok üzülür ve istemeyerek elbiseyi giyer ve modellik yapmaya başlar. Ancak bu esnada fenalaşır ve ağlamaya başlar. Daha sonra odasına çıkar. Celal Bey yaptığı vicdan muhakemesinde yanlış yaptığını anlar ve Dilber'in odasına gider. Dilber'in uyuduğunu ancak onun yanında kendisinin bir resmi olduğunu görür ve Dilber'in kendisine aşık olduğunu anlar. Bu olaydan sonra Celal Bey uzun günler uyku uyuyamaz. Çeşitli düşüncelere dalar ve aslında kendisinin de Dilber'e aşık olduğunu anlar. Dilber'e aşkını ifade eder ve ikili Celal Bey'in ailesinin haberi olmadan hem ev içerisinde hem de bahçelerde aşklarını yaşamaya başlarlar. Celal Bey bu esnada gerçekleşen akraba ziyaretleri ve aile toplantıları arasında evlilik müessesi hakkında ailesinin fikirlerini gizliden gizliye öğrenir. Ailesi denk insanların birbirleri ile evlenebileceğini ifade ederken Celal Bey ise ahlak ve güzelliğin bir kadınla evlenmek için yeterli iki kriter olduğunu savunur.

Sami Paşazade Sezai: Sergüzeşt

Yine bu sıralarda Celal Bey'in annesi ikilinin aşkını öğrenir ancak evdekileri uyararak bilmemezlikten gelmelerini söyler. Bu işten tek kurtuluş çaresinin Dilber'i tekrardan satmak olduğunu düşünen kadın, oğlunun haberi olmadan Dilber'i satar. Celal Bey bu durumu öğrendikten sonra uzun bir süre umudunu kaybetmez ve Dilber'i arar. Ancak bulamaz ve en sonunda pes ederek beyin humması geçirir ve yatağa düşer. Dilber'i satın alan esirci onu Mısırlı zengin bir tüccara satar. Tüccarın hareminde Dilber dışında kızlar da bulunmaktadır. Dilber bu tüccarın haremine girmek istemez ve onu istemediğini sürekli söyler ve harem ağası vasıtasıyla da söyletir. Bu duruma çok sinirlenen tüccar onu bir yere kapatır. O sırada Dilber'e gizliden gizliye aşık olan harem ağası Dilber'i bulunduğu yerden kurtarmak ve İstanbul'a götürmek için yanına gider. Dilber'i odadan kurtarır, kendisi ise merdivenden aşağı inerken dengesini kaybederek düşer ve ölür. Son sözlerinde cebinde İstanbul'a giden bir bilet olduğunu söyler. Dilber bileti alır, bir süre etrafta dolaşır. Ümitsizlik içerisine düşer ve hayatının bir anlamı olmadığını tekrardan o eve dönemeyeceğini düşünür. Esirlik, hürriyet ve hayat hakkında birtakım düşüncelere girişir. Tam anlamıyla bir buhrana girer ve kendini Nil Nehri'nin sularına bırakır.

Kitap sade bir dile sahiptir. Cümleler uzundur, betimlemeler fazladır. Fikrimce betimlemelerin uzun olması okuyucunun kitaba kendisini tam anlamıyla vermesini zorlaştırmaktadır. Bu minvalde kitap tek seferde okunmalıdır. Aksi takdirde okuyucu kaldığı yerden kitabı okumaya başladığı zaman yazarın yaratmış olduğu betimlemeler dünyasına tam anlamıyla giremez. Kitabın vermek istediği mesaj dönemini yansıtmaktadır. Tanzimat Dönemi'ndeki Osmanlı Devleti'nin içine düşmüş olduğu durum, yanlış batılılaşma gibi kavramların üzerine durulmuştur. 19. yüzyılda dahi insanın sırf insan olmaktan kaynaklı sahip olduğu temel hak ve  hürriyetlere karşı yapılan tecavüzlerin acımasız bir biçimde devam ettiği ve bu yanlışların o dönemki halkın büyük çoğunluğu tarafından doğru karşılandığı yazar tarafından gözler önüne getirilmektedir.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere!

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.