Öfke Dansı: Tatmin Edici İlişkiler Kurmak

İlişkilerde içine sıkıştığımız kısır döngüleri değiştirmek mümkün mü? Amerikalı Klinik Psikolog Dr. Harriet Lerner bunun ancak öfkemizle yüzleştiğimizde mümkün olduğunu söylüyor ve bize tatmin eden ilişkilerin anahtarını sunuyor!

Öfke nedir? Öfkemiz hakkında düşünmeyi öğrenmek bize neler katar? Öfke bir işarettir. Peki bu işaret bize ne anlatmak istiyor? Dr. Harriet Lerner Öfke Dansı kitabıyla geniş bir bakış açısı sunuyor!

Hiçbirimiz öfkemiz hakkında düşünmeyi öğrenmedik. Onun kötü bir duygu olduğunu ve ondan kurtulmak gerektiğini düşündük. Hakkında düşünmek bir yana öfke gösterdiğimiz davranışlarımızı kabullenmek istemeyiz. Öfke kurtulmamız gereken bir duygu mu? Yoksa diğer davranışlarımız gibi hakkında düşündüğümüzde bize iyileşmenin en büyük anahtarlarından birini mi sunuyor? Öfke Dansı kitabı “Öfke bir işarettir, hem de önemli bir işaret” cümlesiyle başlar. İncindiğimizi, ihtiyaçlarımızın karşılanmadığını, enerjimizin tükendiğini, çok şey feda ettiğimizi, haklarımızın ihlal edildiğini, hatta bazen başkalarının bizim için çok şey yaptığını ve hayatımızın kontrolünü onlara verdiğimizi işaret eder. Öfkemize kulak verdiğimizde kendimize, ihtiyaçlarımıza, fedakarlıklarımıza, zamanı neye harcamak istediğimize, hayattaki yapmak istediklerimize karar veririz. Kendimiz hakkında bu sorgulamaları yapmak tahmin ettiğimiz gibi bizi mutlu etmez. Aslında bakılırsa son derece huzursuzluk verici bir süreçtir. Derin düşünmeyi ve hayatımızın sorumluluğunu üstlenmeyi gerektirir.

Öfkemizi yönlendirmek öğrenebileceğimiz bir beceridir. Çocukluk yaşantılarımızdan itibaren duygularımızı bastırmayı ya da yanlış bir şekilde ifade etmeyi öğreniriz. Öfke toplumda kabul gören bir duygu değildir. Özellikle kadınlar öfkelerini ifade etmek bir yana öfkeli olmaya dahi kendilerine hak görmezler. Öfkesini gösteren kadınlara “mantıksız, aşırı tepkili, fazla alıngan” gibi sıfatlar yakıştırılır. Oysa yazar “Öfke hissettiğimiz bir şeydir, her zaman bir nedeni vardır ve ilgi görmeyi hak eder. Hepimizin her şeyi hissetmeye hakkı vardır ve öfke de buna istisna değildir” sözleriyle bize bu duygumuzu kucaklamayı öğretmeye çalışır. Diğer bir taraftan öfkelenmeyi kendimize hak görmediğimizde boyun eğici ve kurban rollerinden sıyrılamayız. Kendi hayatımızın sorumluluğunu başkalarına yükleriz ve onları haksızca bunların karşılanmasını talep ettiğimiz bir ilişkiye sürükleriz. Çabamızı kendimizden çok karşımızdakini değiştirmek üzere harcarız. Bu kısır döngülerin içerisinde sıkışıp kalırız.

Dr. Harriet Lerner öfkemizi doğru yere yönelttiğimizde ilişkilerimizin çok daha tatmin edici olacağından bahsediyor. Öfke Dansı kitabı bunları gerçekleştirmemizde, ilişkilerimizde cesur adımlar atmamızda, kurban rolünden sıyrılıp ilişkilerimizin sorumluluğunu üstlenmemizde, gerçek yakınlığı ve tatmin edici deneyimleri tecrübe etmemizde bize kılavuz niteliğinde öneriler sunuyor.