Feminist Distopyası: Damızlık Kızın Öyküsü

Kitap - 05 Eylül, 2022 - Okuma Süresi: 4 Dk.

05 Eylül, 2022

Feminist Distopyası: Damızlık Kızın Öyküsü

Bu hafta kadınların yalnızca bir araç olarak kullanıldığı, erkek egemenliğini sonuna kadar hissedeceğimiz ve bu gerçeğin de bize çok da yabancı gelmeyeceği bir kitaptan bahsedeceğim: Margaret Atwood tarafından yazılan Damızlık Kızın Öyküsü'den. Gelin, kitapta anlatılanlara daha yakından bakalım!

Kadın, "bunaltıcı düşlerden uyandığı" bir sabah, hiçliğe dönüşmüş olarak buldu kendini. Artık bir adı, düşüncesi, benliği, arzusu yoktu ama bir rahmi vardı. Yaşamını kolonilere sürülmeden, öldürülmeden, Damızlık Kız olarak olarak sürdürmesini sağlayan rahmi. Artık âşık olmayacaktı, sevmeyecekti, onaylanmış, bir dilin ötesine geçmeyecekti. Duvarlara asılmış sıra sıra cesetler, tek gerçeğin savaş ve üreme olduğunu hatırlatıyordu. Özgürlük hatırlanamayacak kadar uzaktaydı.

Feminist Distopyası: Damızlık Kızın Öyküsü

Geçmişte özgürlüğün, barışın, eşitliğin, adeletin olduğu Amerika'da devlete yönelik bir terör saldırısının meydana gelmesi üzerine tüm toplum bundan etkilenir. Yeni bir devlet ve devlet sistemi kurulur. Yeni devlet teokrasi ve askeri bir sistemle yönetilmektedir. Ancak bu devlette en büyük darbeyi yiyen kadınlar olur. Çünkü kurulan bu yeni devlette erkek egemenliği söz konusudur. Bu da kadınların hiçbir konuda (kendi bedenleri hakkındaki konular da dahil) söz sahibi olamamalarına neden olur. Ayrıca birtakım kimyasallardan dolayı kadınların doğurganlığı azalmıştır ve bu da hâlâ doğurganlığa sahip olan kadınların "damızlık kız" olarak adlandırılmasına neden olur. Kitabımızın başkahramanı ayrıca kitabımızın anlatıcısı Offred bu damızlık kızlardan birisidir. Başkahramanımız Offred ismini, biraz polyanacı düşünenlerimiz damızlık kızlarının üzerlerine giydikleri kırmızı kıyafetten dolayı aldığını düşünebilir. Ancak durum bambaşkadır. Offred Türkçeye Fred'inki olarak çevrilmektedir ve başkahramanımız ismini komutanı Fred'den almıştır. Bu da tamamiyle başkahramanımızın tüm duygularını, düşüncelerini ve bedenini tamamiyle komutanı Fred'e verdiğini göstermektedir. Başkahramanımız Offred her sabah işe giderken sigara aldığı dükkandan bir sabah kredi kartıyla sigara alamaz ve daha sonra da işten kovulduğunu anlar. Ülkede bir problemin olduğunu anlayan Offred, kızı ve eşiyle birlikte kaçmaya çalışsa da başarılı olamaz. Bu da artık yeni kurulan devlette hâlâ doğurganlığa sahip olduğu için Teyze dedikleri bir kadın tarafından eğitilip komutanlarının evlerine gönderilen, onlara çocuk vermeye çalışan damızlık kızlardan birisi olmasına sebep olur. Yani kısacası kitabımızın özellikle damızlık kız olarak adlandırılan kahramanları günümüz feminizm teriminin çok uzağında kalan bir düşünce yapısına maruz kalmaktadır. Feminizm'in tanımında da anlatıldığı üzere feminizm, bir teori olduğu gibi aynı zamanda da "hak eşitliği, insanlık şerefi ve kadınlara karar verme özgürlüğü" amaçlarıyla politik bir harekettir. Feminizm, kadınlara cinsiyet hiyerarşisi baskısının sona ermesi ve toplumsal cinsiyet tutumlarının aynı değerde olması için toplumun değişmesini amaçlar. Buraya kadar anlattıklarımızdan yola çıkarak kitabımızda feminizm tanımının tam tersi şeyler mevcuttur. Bu da kitabımızı bir feminist distopyası yapmaktadır. Bildiğimiz üzere distopyaların acı gerçeği çok da uzağımızda olmayan bir geleceği bize önceden göstermeleridir. Distopya örnekleri, mutlaka bir gerçeğin farkına varmamızı sağlar. İşte bu öykümüzde üzerinde düşündüğümüzde aşina olduğumuz bir gerçeği bizlere hatırlatmaktadır: Kadınların hor görüldüğü, erkeklerin egemliğini iliklerimize kadar hissettiğimiz günümüzü. Peki bu gerçek bizim geleceğimiz olmasın diye bir şeyler yapmayacak mıyız? Kesinlikle yapmalıyız ve hatta işe çocukları eğiterek başlamalıyız. Erkek çocuklarını duygularını bastırmayan, kendisini kadınlardan üstün görmeyen, sorumluluk sahibi bireyler olarak yetiştirmeli; kız çocuklarını da duygularını ve düşüncelerini özgürce ifade edebilen, kendisini erkeklerden aşağıda veya yukarıda görmeyen, sorumluluk sahibi bireyler olarak yetiştirmeliyiz. Çocuklarımızı cinsiyetlerine "uygun" olarak değil çocuklarımızı aileye, topluma ve hayata uygun olarak yetiştirmeliyiz. Çocuklarımızın ruhuna en güzel tohumları ekmeliyiz ki her biri büyüdüğünde kuşların konmaktan çekindiği değil konmak için can attığı ağaçlar oluversin.

 

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.