Pandemi ve Eğitim Sisteminin Merkeziyetçi Yapısı

Eğitim - 12 Temmuz, 2021 - Okuma Süresi: 4 Dk.

12 Temmuz, 2021

Pandemi ve Eğitim Sisteminin Merkeziyetçi Yapısı

Eğitim niçin pandemide bu denli aksadı? Bu aksamanın sebepleri neler ve nasıl düzeltilebilir? Pandemi sonrası eğitimdeki değişiklikler ne yönde olmalı? Bu sorularının cevabını Prof.Dr. İrfan Erdoğan’ın Yeniden Yeni Eğitim Sistemi isimli makalesinden hareketle yazdığım yazıda bulabilirsiniz.

İnsan&İnsan dergisinin Kış 2021 sayısındakini makalesini değerlendireceğimiz Prof. Dr. İrfan Erdoğan, 1985 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümünden mezun olmuştur. ABD Colombia Üniveritesinde Eğitim Ekonomisi alanında yüksek lisansını, Uluslararası Eğitim ve Kalkınma alanında ise doktorasını tamamlamıştır. Türkiye’ye döndüğünde 2006-2008  yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı olarak görevini yapmıştır. Şuan hala İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesinde Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı olarak görevini yapmaktadır.

İrfan Erdoğan Yeniden Yeni Eğitim Sistemi isimli makalesinde 2019 Aralık ayında ortaya çıkan virüs salgınının toplumun her kurumunu etkilediği gibi eğitim sistemini de etkilediğini belirtmiş ve pandemi nedeniyle değişen toplumun eğitimin de değişmesine yol açacağını işaret ederek yeni bir eğitim felsefesi ve idari sistem önermiştir. Eğitim sisteminde eğitim süresini uzatmak, kitap ve ders içeriklerinin değiştirilmesi gibi küçük çapta değişiklikler yapılmıştır ancak bu değişiklikler ile eğitimde hedeflenen kalkınmaya ulaşılamamıştır. Erdoğan; idari sistem hakkındaki eleştiri ve önerilerine Yapısal Adımlar başlığı altında, eğitim felsefesi bağlamındaki eleştiri ve önerilerine Felsefi Açılımlar başlığında yer vermiştir.

Pandemi ve Eğitim Sisteminin Merkeziyetçi Yapısı

Yapısal eleştiriyi merkeziyetçi idari sisteme yöneltmiş, ülkenin bölgelerindeki coğrafi, sosyo-ekonomik düzen, toplum ve toplumun ihtiyaçlarının göz ardı edilerek her bölgede aynı şekilde uygulanan eğitim kararlarının pandemi gibi olağandışı durumlarda faydasız olduğunu ve eğitimin aksadığını belirtmiştir. Eğitimle ilgili idari kararların, öğretmen istihdamının yerel yönetimler aracılığıyla yapılmasını önermiştir. Merkeziyetçi yapısı nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı’nın pandemi süresince fırsat eşitsizliğinden kaynaklanan sorunların önüne geçemediğini ve halkın ihtiyaçlarından daha fazla haberdar olan belediyelerin yardım kampanyalarını gördük ve İrfan Erdoğan’ın eleştirisine hak verdim ancak yerel yönetimlere öğretmen istihdamı sağlama yetkisinin verilmesi ülkemizde tartışmalara konu olan liyakatsiz atamaların artmasına neden olacaktır diye öngörüyorum. İrfan Erdoğan’ın önerilerinden bir diğeri de eğitim ve öğretim yılının başlamasını da bitişini de bölgenin coğrafi ve sosyo-ekonomik yapısına uygun olarak planlanması gerektiğidir. Pandeminin ilerleyen zamanlarında uygulanan şehirlerin risk durumuna göre sınıflandırılması ve eğitimin yüzyüze olmasının da bu risk gruplarına göre belirlenmesi İrfan Erdoğan’ın eleştirdiği merkeziyetçi eğitim sisteminin dışına atılan bir adım olarak değerlendirebiliriz.

İrfan Erdoğan’ın önerdiği yeni eğitim felsefesinin değişen dünyaya uyum sağlayabilen pragmatist insanlar yetiştirme ve ilerlemecilik eğitim yaklaşımıın etkisiyle okulun sadece öğrencilerin eğitim gördüğü yer halinden daha işlevsel atölyelere evrilme ve bölge halkının yararlanması fikrini Samsun’daki Kumköy İlkokulu’nda açılan meslek edindirme atölyeleriyle kadınların ayakkabı üretmeleri şeklinde Dilek Livaneli uygulamıştır ve okul olması gereken toplumsal işlevini yerine getirmiştir, köydeki kadınlar ilk kez kendi paralarını kazanmıştır. Önerinin uygulanabilirliği kanıtlanmıştır ayrıca meslek liselerinin pandemi süesinde maske ve dezenfektan üretimi için çalışmalar yapması da okulların nasıl işlevsel atölyelere dönüşebileceğini bizlere göstermiştir ancak eğitim sistemimizde esasicilik yaklaşımının etkilerini gördüğümüz eleyici ve ezbere dayalı ölçme ve değerlendirme sınavları değişmedikçe istikrarını koruyamayacak bir öneridir.

İrfan Erdoğan her ne kadar etkili önerilerde bulunsa ve bu önerilerin pratikte uygulanabilirliğini görsek de eğitim sisteminin ilk olarak felsefi olarak yenilenmesi ve çağa ayak uydurabilir hale gelmesi gerekmektedir. Felsefi olarak yenilenmeden, idari olarak yenilenmek ya da kitapları, ders içeriklerini değiştirmek gibi çabalar karşılıksız kalacaktır. Pandemi nedeniyle aksayan ve neredeyse iki yıldır kesintisiz bir eğitim alamayan çocukların bu kaybı nasıl giderilecek hala merak konusudur. Dileriz ki Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, öğrencilerin gelecekteki öğrenmelerini de etkileyecek bu kaybın giderilmesi için bir program planlamış ve uygulamayı bekliyordur.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.