Tesla'nın Gizemli El Yazması: Eter Enerji Deneyleri

Bu yazımda zamanının ötesinde bir bilim insanı olan Tesla'nın tesadüfen bulunan el yazması kitabından bahsedeceğim. Bu kitaptaki yazılanlar günümüze uygulansaydı görülenden çok daha yüksek refah seviyesinde olabilecektik. Haydi gelin birlikte kitabın detaylarını inceleyelim.

Öncelikle eterin ne olduğuyla başlayalım. Eterin, ortamın varlığı için gerekli olan boşluk doldurucu ve elektromanyetik kuvvetlerin yayılması için gerekli olan madde olduğu öne sürülmektedir.

El yazması kitap ilk olarak New York'ta bir sokakta kitap satışı etkinliğinde bulunuyor. Kitap ilk bulunduğunda sayfaları tamamen sararmış, mürekkepleri dağılmış ve bazı yerleri okunmaz konumdadır. Kitabı bulan adam, inceledikten sonra el yazması kitabın sahibinin Nikola Tesla olduğunu anlar ve hemen çevirmeye çalışır. Kitabı çevirmek için bilgisayardan ve birçok kaynaktan destek alır ancak eksik birçok kelime olduğunu bulur. Kelime eksiği olsa da elindeki parçaları birleştiren adam, kitabın içerisinde önemli bilgilerin var olduğunu anlar ve şu sözü söyler;

Bu el yazması eğer tamamen çevrilebilirse  tarihin ve evrenin gizemi açığa çıkarabilir.

El yazması şöyle başlar "Yanılıyorsunuz, Bay Einstein, eter var! Einstein'in görelilik kuramından bahsediyorum. Bu adam eter olmadığını ve pek çoğunun onunla aynı düşüncede olduğunu savunuyor. Ama bence bu bir hatadır.".

Tesla el yazmasında her zaman etere güvendiğini ve bu yüzden çeşitli başarılar elde ettiğinden bahseder. Eterin ne olduğunu ve neden zor bulunduğunu düşünür ve bulduğu sonuçları şöyle açıklar. 

1. Eter, elektriksel olarak nötrdür ve bu nedenle dünyamızda çok az bağlantıya sahiptir.

2. Kütle yoğunluğu eter yoğunluğuna kıyasla önem verilmemiş düzeydedir.

Ayrıca Tesla bu kitapta yıldızlar, gezegenler ve tüm dünyamızın eterden yapıldığını savunmuştur.

Tesla eterin ne olduğunu anladıktan sonra su, hava ve eterden ortak noktalar oluşturmaya başlamıştır. Bu konu üzerinde çalışırken pipo içen bir denizcinin ağzından çıkan halka dumanlarının dağılmadan uzun bir mesafe uçması Tesla'da bir şeyleri uyandırmıştır. Ardından bir deney yapmıştır. Deney sonucunda:

Evet, bu enerji transferi!... ağladım. Bir içgörü gibiydi. Aniden bir yıldırım topunun ne olduğunu ve uzun mesafeler boyunca kablosuz enerjinin nasıl iletileceğini anladım. Bu girişimlere dayanarak eterik girdap halkalarını yaratan bir jeneratör ürettim. Bu bir zaferdi. Ben çoşkuluydum. Her şeyi yapabileceğimi düşündüm. Araştırma için para vermemi engellediler ve en kötüsü bana inanmayı bırakmalarıydı.

Bu sözlerin ardından Tesla'nın kafasında beliren çılgın düşüncelerin yerini derin bir bunalıma bırakır. Kafasında beliren düşünceleri uygulamaya karar verir ancak bunu insanlardan gizlemek istediğini şu sözleriyle ifade eder. "Buluşumun gizemi benimle ölsün, söz verdim."

 

• Güç İletimi

Kitabın bu bölümünde Tesla, Ay'a enerji iletimi konusunda yapmış olduğu deneyden bahseder. Bu deneyler sırasında Dünya'nın bir elektrik alanıyla çevrilmiş olduğunu keşfeder. Bu alan, zayıf girdap nesnelerini yok eder. Yüksek enerjili eterik girdap nesneler, Dünya'nın elektrik alanını kırar ve gezegenler arası uzaya gider.

Sonrasında Dünya ile Ay arasında çok yüksek bir enerjinin çıkabileceğini düşünür. Hangi enerjiyi nasıl çıkarabileceğinin hesaplarını yaptığı sırada elde ettiği veriler Tesla'yı çok şaşırtır. Hesaplama bu sistemdeki bir enerjinin büyük bir şehri tamamen yok etmesi için yeterli olduğunu gösterir. Bu farkındalık onu ürkütse de denemek ister. Gizli olarak denemek için hazırlanır. İlk olarak nerede yapması gerektiğini araştırır. "Nerede olursa insanlara zarar vermez?" Aklına ilk olarak Sibirya gelir. Yoğun araştırmalar sonucunda denemesini derin bir gizlilikle bırakması gerektiğini aksi takdirde kendi için ve tüm insanlık için çok kötü sonuçlar doğuracağını açıklamıştır.

Her zaman bir sorum var. Keşiflerim insanların yararına olacak mı? Ne de olsa, insanların neredeyse tüm icatları türlerini yok etmek için kullandıklarını uzun zamandır bilinmektedir.

• Deney Günü

Deney gününü 'Beklenen zaman geliyordu. Dakika çok yavaş gergin ve yıllar gibi görünüyordu. Bu beklentiyle delirdiğimi sandım.' diyerek anlatmaya başlar. Beklenen zaman geldiğinde ise ilk beş dakika hiçbir şey olmadığını söyler. Sistem mekanizmasının işe yaramadığını düşünür. Bekleyiş anını şu şekilde açıklar "Çılgınlığın eşiğindeydim. Aniden... Benim için bir an ışığın kaybolduğuna benziyordu ve tüm vücudumda sanki binlerce iğnenin battığı gibi garip bir his vardı." Bu sözlerinin ardından ağzında metal bir tat ve bütün kaslarının rahatladığını söyler. Laboratuvara döndüğünde neredeyse her şeyin aynı olduğunu görür. Endişelenir çünkü deney sonuçlarını bilmiyordur. Ancak kağıttaki sıradışı olayları okuduktan sonra, yaptığı silahın ne kadar korkunç olacağını anlar. 

Kesinlikle çok güçlü bir patlama bekliyordum. Bu bir patlama değildi. Bir felaket oldu!